Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2008/820 E. 2010/34 K. 22.01.2010 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2008/820 E.  ,  2010/34 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2008/820
Karar No: 2010/34

Temyiz Edenler: 1- …
2- …
3- …
4-…
5- …
6- …
7- …
8- …
9- …
10- …
11- …
12- …
3- …
Karşı Taraf: 1-Maliye Bakanlığı
2-Türkiye Noterler Birliği
Vekili: …

İstemin Özeti: Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, kömür üretimi hizmetinin satın alınması (taşeronluk) sözleşmesinin tabi olacağı damga vergisi ve harç uygulamasına ilişkin görüşünü içeren 26.7.2007 günlü ve 66885 ve 5.10.2007 günlü ve 88411 sayılı yazılarıyla tesis edilen işlemlerinin noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına ilişkin 7.12.2007 günlü ve 63 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davayı birlikte inceleyen Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince verilen 13.3.2008 günlü ve E:2008/940, K:2008/1614 sayılı kararla; Danıştay Kanununun 24’üncü maddesi uyarınca, bir davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülebilmesinin, düzenleyici nitelikte bir işlemin varlığına bağlı olduğu, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarrufların, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturmayacakları ve idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici nitelikte olmadıklarından, idari yargı denetimine tabi tutulamayacağı, iptali istenen 26.7.2007 günlü ve 66885 sayılı işlemin “rödovans sözleşmesi” başlıklı sözleşmelerin damga vergisi ve harç yönünden tabi olacakları uygulamaya dair Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının görüşünü içerdiği, 5.10.2007 günlü ve 88411 sayılı işlemin ise, bu konudaki görüşün yeniden incelenmesi amacıyla Maliye Bakanlığına Türkiye Noterler Birliğince yapılan müracat üzerine adı geçen idarece önceki görüşlerin değiştirilmesini gerektiren bir hususun bulunmadığına dair olduğu, 7.12.2007 günlü ve 63 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin ise, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının değinilen uygulamaya ilişkin görüşünün noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına yönelik olduğu, dolayısıyla bir yasa hükmünün nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği konusunda görüş içeren ve içeriği itibarıyla kural koyucu nitelik taşımayan, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturmasına olanak bulunmayan Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı işlemi ile mevzuata göre vergilendirme ile ilgili hiç bir düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliğinin, belli bir konudaki Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı görüşünün duyurulması amacına yönelik Genelgesinin, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda açılacak bir idari davaya konu edilebilecek nitelikte düzenleyici işlem olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle dava incelenmeksizin reddedilmiştir.
Karar davacılar tarafından temyiz edilmiş; Gelir İdaresi Başkanlığı işlemini duyuran genelgenin kesin ve icrai nitelikte düzenleyici işlem olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi: Uygulamada birliği sağlamak amacıyla dava konusu genelge ile duyurulan ve bu suretle esası incelenecek işlem niteliği taşıyan 26.7.2007 günlü ve 66885 sayılı Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı işlemi, noterlerce uyulması ve uygulanması zorunlu, düzenleyici işlem niteliğinde olup, gerek noterlerin gerekse noterde işlem yaptıranların menfaatini etkilemektedir. Bu nedenle söz konusu işlem incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Yedinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, tebligat işlemleri tamamlandığı anlaşıldığından, davacıların yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, kömür üretimi hizmetinin satın alınması (taşeronluk) sözleşmesinin tabi olacağı damga vergisi ve harç uygulamasına ilişkin görüşünü içeren 26.7.2007 günlü ve 66855 ve 5.10.2007 günlü ve 88411 sayılı yazılarıyla tesis edilen işlemlerin noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına ilişkin Türkiye Noterler Birliğinin 7.12.2007 günlü ve 63 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle Maliye Bakanlığı ve Türkiye Noterler Birliğine karşı açılan davayı incelemeksizin reddeden Danıştay Yedinci Daire kararı temyiz edilmiştir.
Danıştay Kanununun 24 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarına Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı kurala bağlanmıştır.
Bu düzenlemeler karşısında, bağlı odaların üyesi bulunan noterlerin gelecekte sorumlu tutulmalarına da yol açabileceği için kömür üretimi hizmetinin satın alınması sözleşmesinin hangi değer üzerinden harç ve damga vergisine tabi olacağı hususunda tereddüte düşülmesi nedeniyle Gelir İdaresi Başkanlığına yapılan başvuru sonucu, Başkanlık tarafından tesis edilen, 26.7.2007 günlü ve 66885 sayılı işlemde; sözleşmede nispi damga vergisi ve harca konu teşkil edecek parasal bir değerin yer almaması veya teminata ilişkin bir miktarın bulunmaması halinde söz konusu sahanın rezervi de dikkate alınarak, sözleşme süresince üretilmesi tahmin edilen kömürün sözleşmede belirtilen birim değer ile çarpılarak bulunacak değerin belli değer olarak dikkate alınması ve bu değer üzerinden nispi damga vergisi ve harç aranması gerektiği belirtilmiş ancak, yapılan değerlendirmede üretilmesi tahmin edilen kömürün toplam miktarının hesaplanmasının imkan dahilinde olmadığı ve bu sözleşmede sahadaki mevcut rezervden de söz edilmediğinden sözleşme değerinin hesaplanmasına maddeten imkan bulunmadığı belirtilerek bir kez daha Gelir İdaresi Başkanlığına başvurulduğu, Başkanlığın 5.10.2007 günlü ve 88411 sayılı işleminde ise bu hususta Birliğe daha önce gönderilen yazıya ilişkin uygulamanın değiştirilmesini gerektiren bir husus bulunmadığının bildirilmesi üzerine Birliğin, 7.12.2007 günlü ve 63 sayılı Genelgesi ile Gelir İdaresi Başkanlığının söz konusu işlemlerinin noterlere ve noter odası başkanlıklarına duyurulduğu anlaşılmaktadır.
Noterlik Kanununun 163’üncü maddesinde Türkiye Noterler Birliğinin; noterlik mesleğinin, amaçlarına uygun bir şekilde görülmesini, mesleğin gelişmesini ve meslekdaşlar arasında birlik ve yardımlaşmayı sağlamak üzere, kamu kurumu niteliğinde kurulduğu ve tüzel kişiliğe sahip olduğu kurala bağlanmıştır. Yasanın 121’inci maddesinde noterliklerin, Adalet Bakanlığının ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında olduğu;122nci maddesinde noterliklerin, adalet müfettişleri tarafından teftiş edileceği, teftişin, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde gösterilen usul ve esaslara göre yapılacağı; adalet müfettişleri lüzum gördükleri takdirde noterlik dairelerindeki evrak, defter ve cilt bentlerini daire içinde muhafaza altına alabileceği düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğünün 41’inci maddesinde müfettişlerin, teftiş ve denetlemelerde tespit edilmiş olan aksaklıklara ve bunların düzeltilmesine ait olan ve Kurul Başkanlığınca da uygun bulunan görüşlerin, tavsiyeler listesi adı altında ilgililere tebliğ edilmek üzere mahalline gönderileceği, bunların yerine getirilip getirilmediğinin yetkililerce takip edileceği, bir sonraki teftiş ve denetlemede tavsiyelere uyulup uyulmadığına bakılacağı, uyulmamışsa ve bu durum haklı sebeplere dayanıyorsa, durumun raporda belirtileceği; aksi halde sorumlular hakkında soruşturmaya geçileceği, yargı yetkisinin kullanılmasına dair hususların tavsiye konusu edilemeyeceği öngörülmüştür.
Vergilendirme ile ilgili düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliği, değinilen mevzuatta yer alan yönetsel işlevleri uyarınca belli bir konudaki Maliye Bakanlığı işlemini, noter odaları ve oda üyesi noterlere duyurmakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmesinden ibaret işlevi açısından Türkiye Noterler Birliği; kamu kurumu niteliğinde bir tüzel kişi olarak yetkili organlarında alınan herhangi bir kararı değil, bakanlıkların yetki alanında kurulmuş olan idari işlemlerin uygulama birliğinin gereklerinden olmak üzere duyurulmasını sağlamaktadır. Birlik tarafından noter odaları ve noterlere duyurulan ve noterlerce uygulanan işlem, bakanlıkların duyurulması istenen işlemleridir. Bağlı oldukları mevzuat gereği noterlerce, Genelge ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığı görüşüne aykırı işlem yapılması, sorumluluklarını gerektireceğinden noterlerin menfaatini etkilemektedir. 26.7.2007 günlü ve 66885 ve 5.10.2007 günlü ve 88411 sayılı işlemlerin, Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanında kaldığı, düzenleme yapma yetkisine dayanılarak damga vergisi ve harç matrahının belirlenmesi ile ilgili ve etkili olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Dava konusu Genelgenin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı işlemine dayanması; onun duyurulmasına ilişkin olması; davanın Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı da hasım gösterilerek açılması ve bu işlemin ülke çapında uygulanacak düzenleyici bir işlem niteliğinde bulunması nedeniyle Genelge ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığı işleminin hukuka uygunluğu incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki kararın bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Yedinci Dairesinin 13.3.2008 günlü ve E:2008/940, K:2008/1614 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.1.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.