Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2008/786 E. 2009/216 K. 15.05.2009 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2008/786 E.  ,  2009/216 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2008/786
Karar No: 2009/216

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Davacı adına Eylül 2002 dönemi için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davaya ait dilekçenin reddinden sonra verilen yenileme dilekçesi üzerine … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (d) bendinde, 14’üncü maddenin 3/g bendinde yazılı halde otuz gün içinde 3’üncü ve 5’inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği düzenlemesine yer verildiği, davacı adına yapılan vergilendirmeyi duyuran ihbarnamelerin tebliği üzerine açılan davada, Mahkemelerince dilekçenin reddi yolundaki kararın 22.9.2006 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, 26.10.2006 günü çalışma süresi sonuna kadar dilekçenin yenilenmesi gerekirken, otuz gün dolduktan sonra 27.10.2006 tarihinde yenilenmesi nedeniyle ve esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 19.6.2007 günlü E:2006/5358, K:2007/2331 sayılı kararıyla; dilekçe ret kararının tebliğ edildiği …’ın … faaliyet gösteren …, …, … Hukuk Bürosunun değil, …’ta faaliyet gösteren … Anonim Şirketinin sigortalı çalışanı olduğu, bu kişinin hukuk bürosu ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, danışmanlık ve hukuk bürolarının farklı binalarda yer aldığı, aynı bina içinde herhangi bir komşuluk ilişkisinin bulunmadığı, dilekçe ret kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, usulsüz tebligattan yurt dışında olunması nedeniyle 29.9.2006 tarihinde haberdar olunduğundan, bu tarihten itibaren 30 gün içinde yenilenen davanın geç yenilendiğinden söz edilemeyeceğinin ileri sürüldüğü, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 17’nci maddesinde, belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenlerin, o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğin aynı yerdeki daimi memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağının belirtildiği, Mahkeme tarafından dava, dilekçenin süresinde yenilenmediği gerekçesiyle reddedilmişse de, dosyada mevcut davacı şirket vekilince sunulan Sosyal Sigortalar Kurumu sigorta bildirgesi ile Ticaret Sicil Memurluğunun … Danışmanlık A. Ş. ‘nin …’ta faaliyette bulunduğunu belirten yazısının incelenmesinden; dilekçe ret kararının tebliğine ilişkin tebligatın, davacı şirketin vekilinin bilinen adresi olan … adresinde kanuni temsilcisine veya bu adreste bulunanlardan veya işyerinde memur ya da müstahdemlerinden birisine yapılmadığı, davacı şirket vekilinin bilinen adresinin dışında, şirket vekilinin işyeri adresi ile yanyana olan, ancak aynı binada komşuluk ilişkisi bulunmayan diğer binada yer alan … Danışmanlık A. Ş. ‘nin … sigorta sicil numaralı çalışanı olan …’a tebliğ edildiği, …, …, …Hukuk Bürosunun … adında herhangi bir çalışanının bulunmadığı, dolayısıyla, dilekçe ret kararının tebliğine ilişkin tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, Mahkemece bu hususun dikkate alınması ve ıttıla tarihine göre davanın süresinde yenilendiği kabul edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; yapılan vergilendirmeyi duyuran ihbarnamelerin tebliği üzerine açılan davada mahkemelerince verilen dilekçe ret kararının davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu adreste “daimi işçisi olduğunu beyan eden …’a tebliğ ettim” şerhi ile imza karşılığı 22.9.2006 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihine göre dilekçenin 26.10.2006 günü mesai bitimine kadar yenilenmesi gerekirken otuz gün olan süre dolduktan sonra 27.10.2006 tarihinde yenilenmesi üzerine davanın reddedildiği, davacı vekili temyiz dilekçesinde … adlı şahsın, aynı adreste çalışanı olmadığını, … Danışmanlık Anonim Şirketinin çalışanı olduğunu iddia etmiş ise de, dilekçe ret kararı gibi süre ret kararının da 23.11.2006 tarihinde “daimi işçisi olduğunu beyan eden …’a tebliğ ettim” şerhi ile aynı şahsa dava dilekçesinde belirtilen “…” adresinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin faaliyette bulunduğu “…, …, … Hukuk Bürosu” ile …’ın sigortalı olarak çalıştığı “… Danışmanlık Anonim Şirketinin isim benzerliği ve aynı şahsın her iki tebligatı da …, … Hukuk Bürosunun faaliyet gösterdiği adreste çekince ileri sürmeden alması sebebiyle tebligatı alan kişinin … Danışmanlık Anonim Şirketinin çalışanı olmasına rağmen aynı zamanda …, …, … Hukuk Bürosunda hizmet verdiği sonucuna ulaşıldığı, ayrıca, davacı vekili tarafından ileri sürülen söz konusu dilekçe ret kararının kendilerine değil, … Danışmanlık Anonim Şirketi adresine tebliğ edildiği iddiası ilk bakışta …, …, … Hukuk Bürosu ile olan isim benzerliği sebebi ile böyle bir durumun var olabileceğini akla getirmekle birlikte, dilekçe ret kararının tebliğ edildiği alındıda bu iki unvanın da yer almadığı, alındıda muhatabın adı “… Anonim Şirketi vekili Av. …” olarak belirtildiği ve yine yukarıda belirtildiği üzere süre ret kararına ilişkin tebliğ alındısında da söz konusu unvan yer almadan muhatap “… Anonim Şirketi vekili Av. …” şeklinde belirtildiğinden isim benzerliği sebebiyle yanlış tebligat yapılmasının söz konusu olmadığı, kaldı ki davacının açmış olduğu diğer davalarda Mahkemelerince verilen … günlü ve E:…, K:…; E:…, K:… ve E:…, K:… sayılı aynı mahiyetteki süre ret kararlarına karşı yapılan temyiz istemlerinin Danıştay Üçüncü Dairesince reddedildiği, söz konusu kararlarda ek gerekçe olarak; süre ret kararlarının da anılan hukuk bürosunun faaliyette bulunduğu adrese tebliğe çıkarılarak, dilekçe ret kararında olduğu gibi daimi işçi ibaresiyle yine … imzasına tebliğ edilmesi karşısında, her iki tebligatı herhangi bir çekince ileri sürmeksizin alan adı geçenin …, …, … Hukuk Bürosu ile … Danışmanlık Anonim Şirketine birlikte hizmet verdiği sonucuna ulaşıldığının belirtildiği, öte yandan posta memurunun tebliğ yapacağı kimselerin kimliğini sorma ve kimin yanında sigortalı olarak çalıştığını araştırma görevinin de bulunmadığı, davacı vekili tarafından, 16.9.2006-27.9.2006 tarihinde yurtdışında bulunduğu, 27.9.2006 tarihinde yurda döndüğü, bu hususun pasaport kayıtları ile sabit bulunduğu, yurt dışından dönme tarihi olan aynı gün tebligatı öğrendiği kabul edilse dahi 30 gün olan yenileme süresinin yine korunmuş olacağı iddia edilmiş ise de İdari Yargılama Usulü Kanununda dava açma sürelerini mücbir sebeplerin uzattığı yönünde bir hüküm bulunmaması karşısında bu iddianın da yerinde görülmediği gerekçesiyle, reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı, dilekçe ret kararına konu olan davanın, şirketi temsilen Av. …tarafından açıldığını, dosyada mevcut …’la birlikte diğer bazı avukatlar adına düzenlenmiş vekaletnamede Av. …’in adına yer verilmediğini, ancak davayı açan Av. …’ın dava dilekçesinde kendisi ile birlikte birinci sırada Av. …’in adına yer verdiğini, bu durumun tebliğ evrakını düzenleyen memuru yanıltması sonucu, dosyada vekaletnamesi olmadığı halde tebliğ evrakına Av. …’in adının yazılmasına sebep olduğunu, oysa Av. …adına düzenlenen vekaletnamenin dilekçe ret kararından sonra verilen süre ret kararının temyizi aşamasında dosyaya sunulduğunu, dolayısıyla dilekçe ret kararının tebliğ edildiğine ilişkin işlemin yok hükmünde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararındaki gerekçede belirtilen nedenler doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu mahkeme ısrara kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Eylül 2002 dönemi için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davaya ait dilekçenin reddinden sonra yenileme dilekçesinin otuz gün dolduktan sonra kayda geçmesi nedeniyle verilen davanın reddi yolundaki ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Av. … adına düzenlenen vekaletnamenin dilekçe ret kararından sonra verilen kararın temyizen incelenmesi istemiyle yapılan başvuru sırasında dosyaya sunulduğunu, dilekçe ret kararının Av. …’e tebliğine ilişkin işlemin yok hükmünde olduğunu ve dolayısıyla ıttıla tarihine göre süresinde yenilenen davanın reddine ilişkin kararda hukuka uygunluk bulunmadığını ileri sürmüşse de; davacı tarafından Av. …’in vekil olarak atanmasına ilişkin … Noterliğince düzenlenen 27.2.2004 gün ve … yevmiye sayılı vekaletnamenin, davanın açılması sırasında dava dilekçesiyle birlikte dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Vekaletnamede davacının, aralarında Av. …’in de bulunduğu Av. …, Av. …, Av. …, Av. …, Av. …, Av. …’ u birlikte ve ayrı ayrı hareket etmek ve başkalarını da tevkil, teşrik ve azle yetkili olmak üzere vekil tayin etmesi karşısında, bu konudaki iddialar, ısrar kararının bozulmasını gerektirecek durumda bulunmadığı gibi diğer temyiz iddiaları da dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kurulumuzca hukuka uygun bulunan karara karşı yapılan temyiz isteminin kabulünü gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, 15.5.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.