Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2008/23 E. 2009/455 K. 23.10.2009 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2008/23 E.  ,  2009/455 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2008/23
Karar No: 2009/455

Temyiz Edenler: 1- Maliye Bakanlığı
2- … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İstemin Özeti: İhtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisinin iadesi istemiyle Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile fazladan ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından satın alınan gayrimenkul üzerinde üç konut bulunması nedeniyle konut alımı olarak indirimli orana tabi tutulması Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu tarafından düzeltme istenmişse de bu başvurunun, davacı adına yapılması ve düzeltme isteminin reddi üzerine doğrudan davacı tarafından şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurulması nedeniyle usule ilişkin bir sorun bulunmadığı sonucuna ulaşılarak; görülmekte olan davanın şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına yapılan başvurunun reddi üzerine açıldığı, kanun koyucunun konut alımını kolaylaştırmak maksadı ile net alanı 150m²’ye kadar olan konut alımlarına %1 vergi oranını uygulama imkanı getirdiği, satın alınan taşınmazın 150m²’den küçük konut olması halinde indirimli orana, büyük ya da konut dışında bir gayrimenkul olması halinde ise genel orana tabi olacağı, 5.4.2002 tarihli yoklama fişinde satın alınan taşınmaz üzerinde bulunan üç konutun büyüklüklerinin, kanunun aradığı büyüklüğe ulaşmadığı, konutlardan birinin boş ve atıl olduğu, diğer ikisinde ikamet edenler bulunduğunun belirlendiği, bu durumun davacının satın aldığı gayrimenkulün indirimli orandan yararlanmasını gerektirdiği, 7 numaralı konutun boş olduğu belirtilmişse de, bir konutun boş olmasının bu durumu etkilemeyeceği, satın alınan taşınmaz yüzölçümünün 1861m² olduğu, bu taşınmaz üzerinde 60,65 ve 80 m² büyüklüğünde üç konut bulunduğu, mevcut arsanın 1.4.2002 tarihli Defterdarlık yazısında belirtildiği üzere konutların mütemmimi sayılabilecek olması dikkate alındığında, %1 oranında vergilendirilmesi gerekirken %18 oranı uygulanmasının mevzuata uygun olmadığı, bu nedenle davacıya fazladan ödediği verginin ret ve iadesine, mevzuatta bu gibi hallerde faize hükmedileceğine dair hüküm bulunmadığından faiz isteminin reddine karar vermiştir.
Maliye Bakanlığı ve … Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 27.3.2007 günlü ve E:2005/5002, K:2007/988 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanununun 122’nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124’üncü madesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebileceklerinin düzenlendiği, bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenilebilecek vergi hatasının, aynı Kanunun 116’ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandığı, 117 ‘nci ve 118 ‘nci maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının gösterildiği, davacı tarafından satın alınan gayrimenkul üzerinde 150m²’den küçük üç konut bulunduğu, dolayısıyla %1 oranı üzerinden katma değer vergisi tahsil edilmesi gerektiği, ihtirazi kayıtla ödenen verginin %17 oranına ilişkin kısmının iadesi yönünde yaptığı şikayet başvurusunun zımmen reddi üzerine, bu işlemin iptali ve ödenen tutarın iadesi istemiyle açılan davada vergi mahkemesince de 5.4.2002 günlü yoklama fişlerinde satın alınan arsa üzerinde biri boş üç adet 150 m²’den küçük konut bulunduğundan %1 oranı üzerinden vergilendirilmesi gerektiğine karar verildiği, olağan vergi davası açma süresi içinde bu hakkını kullanmayan mükelleflerin düzeltme ve şikayet yolunu izleyerek uyuşmazlığın özünü bir hukuki uyuşmazlık boyutuyla yargı önüne getirmeleri mümkün olmadığından, vergilendirmede hata bulunduğu iddiasıyla yapılan düzeltme ve şikayet taleplerinin reddi üzerine açılan davalarda yasada tarifi ve kapsamı belirtilen vergi hatalarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 122’nci ve 124’üncü maddelerine göre idareden düzeltilmesini isteme hakkı doğuran vergi hatalarının, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerince anılan Kanunun 3’üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlaşılabilecek açıklıktaki vergilendirme yanlışlıkları olduğu, vergi mahkemesince her ne kadar yazılı gerekçe ile %18 üzerinden tahsil edilen katma değer vergisinin %1 oranını aşan kısmının iadesine karar verilmiş ise de; davanın çözümünün, tapuda arsa olarak kayıtlı olan taşınmazın üzerinde mesken bulunmasının, bu gayrimenkulün vasfını ve dolayısıyla tabi olacağı vergi oranını değiştirip değiştirmeyeceğinin araştırılması, incelenmesi ve yasa hükümlerinin yorumunu gerektirdiğinden, davada ileri sürülen hatanın açıklanan yasa hükümlerinin aradığı anlamda bir vergi hatası olmadığı, bu durumda, davacı iddiaları ve bu iddialar çerçevesinde ortaya çıkan uyuşmazlık herhangi bir kuşku ya da hukuki tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde nitelendirilebilecek açık bir vergi hatası kapsamında olmayıp, hukuki bir sorun niteliğinde olduğundan, diğer bir ifadeyle, ihtilafın çözümü maddi olayların değerlendirilmesi ve yorumunu gerektirdiğinden, davanın düzeltme ve şikayet yolu kapsamında görülemeyeceği için reddi gerekirken, mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı Maliye Bakanlığı ve … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, davacının verdiği dilekçenin düzeltme ve şikayet başvurusuna konu olabilecek nitelikte ve vergi hatası kapsamında değerlendirilemeyeceği, gayrimenkulün tapuda arsa olarak tescil edildiği göz önüne alındığında, satın alınan taşınmazın konut değil, arsa olduğunun anlaşıldığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti:Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi: İhale yoluyla satın alınan gayrimenkule uygulanacak katma değer vergisi oranın belirlenmesi maddi şartlardaki uyuşmazlığın çözümüne bağlıdır. Tapuda arsa olarak kayıtlı olan taşınmaz üzerinde bulunan gecekonduların niteliğinin taşınmazın arsa vasfını değiştirip değiştirmeyeceği ve arsa ile üzerindeki yapının mülkiyet ilişkisinin tespiti hukuki ihtilaf niteliği taşıdığından, yapılan başvurunun vergi hatası kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Buna göre vergilendirme işlemine karşı süresinde açılacak idari davada incelenebilecek iddiaların idari başvuru yolu izlenerek tesis ettirilen zımnen ret işlemine karşı açılan davada incelenmesinin hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle vergi mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Satın alınan taşınmaz bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin %17’sinin fazladan alındığı ihtirazi kaydıyla ödenen kısmının iadesi istemiyle Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile fazladan ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davada verilen, fazladan ödenen verginin davacıya ret ve iadesine, faiz isteminin reddine ilişkin hükümde ısrar eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde vergi hatasının, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olduğu, 122’nci maddesinde mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124’üncü maddesinde ise vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme başvurusu reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebileceği kurala bağlanmıştır.
Davacı, ihale yoluyla satın aldığı taşınmaz tapu kaydında arsa olarak gösterilmişse de vergilendirmeye fiili durum esas teşkil edeceğinden, taşınmaz üzerindeki gecekonduların her birinin 150 m²’den küçük olması ve konutları çevreleyen arsanın mahalli örfe göre konutların mütemmimi sayılması nedeniyle %1 oranında katma değer vergisine tabi tutulması gerekirken %18 oranında vergi alınmasının hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, vergilendirmenin düzeltilmesini istemiştir.
İdareden düzeltilmesi istenebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, aynı Kanunun 3’üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan belirlenebilen ve 117 ile 118’nci maddelerde tanımı yapılan açıklıktaki hesap ve vergilendirme hatalarıdır. İhale yoluyla satın alınan 1861 m² yüzölçümündeki taşınmaz üzerinde ruhsatsız üç yapı bulunmasının, satın alınan taşınmazın vasfını değiştirip değiştirmeyeceği noktasında taraflar arasında beliren anlaşmazlık, Türk Medeni Kanununun aynî hakları düzenleyen kurallarına göre çözümlenebilecek hukuksal bir uyuşmazlık içermektedir. Bir hukuksal uyuşmazlığın çözümüne bağlı kalan durumların, hata iddiasına dayanılarak düzeltme yapılabilecek vergi hatası oluşturmayacağı göz ardı edilerek verilen şikayet başvurusunun zımnen reddi yolunda kurulan olumsuz işlemin iptali yolundaki hüküm hukuka uygun bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 23.10.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 3’üncü fıkrasının (d) bendinde, Hazinece yapılan mal satışları hariç, müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiş; 8’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde de, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, bu işleri yapanların mükellef olduğu hükmüne yer verilmiş olup; bu hükümlere göre, dolaylı bir vergi türü olan katma değer vergisinin mükellefi vergiye nihai olarak katlanmak durumunda olan kişi ya da kişiler değil, onlara mal teslim eden veya hizmet ifasında bulunan kişilerdir. Böyle olunca, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açabilecekleri hükmü uyarınca, vergi mahkemesinde nihai tüketiciler değil, mükellefler dava açabilecektir. Vergiye nihai olarak katlanan kişinin kendisinden haksız olarak alındığını ileri sürdüğü vergiyi, verginin mükellefine karşı adli yargıda açacağı dava sonucuna göre geri alması olanaklıdır.
Olayda, müzayede mahallinde ihale yoluyla satın alınan gayrimenkul nedeniyle ödenen katma değer vergisinin mükellefi, mal tesliminin … Sulh Hukuk Mahkemesi Satış memurluğu tarafından yapılması nedeniyle Satış Memurluğudur. Dolayısıyla, katma değer vergisinin nihai tüketicisi olan davacı, ödediği vergiyi Satış Memurluğuna karşı adli yargıda açacağı davanın sonucuna göre alabilecektir. Bu itibarla, dava açma hakkı bulunmayan nihai tüketici olan davacının açtığı davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, işin esasının incelenmesinde isabet görülmediğinden, ısrar kararının belirtilen hukuksal nedenlerle bozulması gerektiği oyu ile Kurul kararına katılmıyoruz.