Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2008/129 E. 2009/200 K. 15.05.2009 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2008/129 E.  ,  2009/200 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2008/129
Karar No: 2009/200

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Karşı Taraf: … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : 1997 yılında yapılan inşaat ve onarma işlerine ait hakedişlerinden kesilen ve aynı yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilen ancak mahsup edilemeyen vergi ve fon payının, iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ret ve iadesi istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; dava konusu 16.1.2004 gün ve 1655 sayılı işlemin davacıya 20.1.2004 tarihinde tebliğ edildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesi uyarınca 30 gün içinde ve 19.2.2004 tarihine kadar açılması gerekirken, 20.2.2004 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle aynı Kanunun 15/1-b maddesi gereğince davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 14.3.2006 günlü ve E:2005/1305, K:2006/433 sayılı kararıyla; davacı kurumun 1997 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde, inşaat ve onarma işleri nedeniyle hakedişleri üzerinden kesinti yoluyla ödediği vergi ve fon payını, mahsup edilecek vergi ve fon payı olarak gösterdiği ve 5.11.2001 günlü dilekçe ile bir kısım belgeler ibraz ederek, söz konusu vergi ve fon payının iadesini istediği, davacının 5.11.2001 günlü dilekçesinin, kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilen vergi ve fon payının düzeltme yoluyla iadesine ilişkin olduğu, bu başvurunun, nihai olarak 16.1.2004 tarihli yazıyla reddedildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122’nci maddesi ve devamındaki kurallar uyarınca düzeltme başvurusunun reddi üzerine şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurulması gerekeceğinden ve ancak Bakanlığın olumsuz yanıtı üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açılabileceğinden, şikayet mercii olan Maliye Bakanlığına müracat edilmeden açılan davada, idari mercii tecavüzü bulunduğu, bu yüzden dilekçe ve eklerinin Maliye Bakanlığına tevdiine karar verilmesi gerekirken, vergi dairesi müdürlüğü işlemine karşı açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş; vergi idaresinin karar düzeltme istemini 30.4.2007 günlü ve E:2006/3671, K:2007/1436 sayılı kararıyla reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:…sayılı kararıyla; ilk kararındaki hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, taraflar arasında iadesi gereken vergide hesap veya vergilendirme hatasının varlığı konusunda bir ihtilaf bulunmadığı ve davacının bu amaçla düzeltme başvurusu yapmadığı, iade istemleriyle yapılan başvuruların 213 sayılı Yasanın öngördüğü düzeltme başvurusu olarak değerlendirilemeyeceği, ret ve iadenin düzeltme fişiyle yapılması gereken bir işlem olmasının da hukuki durumu değiştirmeyeceği, gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davacı tarafından temyiz edilmiş ve davaya düzeltme isteminin reddine ilişkin işlemin konu yapıldığını, mahsubun yapılmamasının vergi hatası olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: İsteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi:İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1997 yılındaki inşaat ve onarma işleri nedeniyle hakedişlerinden kesildiği aynı yıl için verilen kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilen gelir(stopaj) vergisi ve fon payının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile mahsup edilemeyen söz konusu vergi ve fon payının kendisine ret ve iadesi istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 44’üncü maddesinde, beyannamede gösterilen kazançlardan bu Kanuna ve Gelir Vergisi Kanununa göre kesilmiş olan vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu istenen miktar beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden fazla olduğu takdirde, keyfiyetin vergi dairesince mükellefe yazı ile bildirileceği, mükellefin yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracatı halinde aradaki farkın kendisine iade olunacağı, bir yıl içinde müracaat etmeyen mükelleflerin bu farktan doğan alacaklarının düşeceği hükme bağlanmıştır.
Tevkif yoluyla ödenen verginin kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde hesaplanan kurumlar vergisinden fazla olması nedeniyle mahsup edilemeyen tevkifatın ilgilisine ret ve iadesi, vergi idaresinin bu durumu tespit ve yükümlüye bildirmesiyle başlayan bir sürece bağlanmıştır. Olayda bu süreç, vergi dairesi müdürlüğünün 30.10.2001 tarihli yazısıyla yapılan bildirimle başlatılmış ve davacı tarafından beş gün sonra ve 5.11.2001 günlü dilekçeyle tevkif yoluyla ödenen ve mahsup edilemeyen gelir (stopaj) vergisi ve fon payının, kendisine ret ve iadesi istenmiştir. İade istemli bu başvuru, Kurumlar Vergisi Kanununun 44’üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süre dolmadan yapılmıştır.
Davaya konu yapılan işlem; başlayan sürecin devamı sırasında vergi idaresinin, iade için yeminli mali müşavir tasdik raporu ibrazını isteyen 2.12.2002 tarihli yazısı üzerine 21.1.2003 tarihinde ibrazından sonra davacıya iki milyar liranın iadesini müteakip, yeminli mali müşavir tasdik raporunun beş yıl olan düzeltme zamanaşımı süresi dolduktan sonra ibraz edilmesi nedeniyle başka bir iade yapılamayacağı yolunda kurulan işlem olup, davacıya 20.1.2004 tarihinde tebliğ edildiğinde de bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Vergi yükümlüleri, tevkif yoluyla ödenen ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun 44’üncü maddesinde de açıklandığı gibi mahsup edilecek vergi doğmaması yahut yetersiz olması nedeniyle oluşan fazladan tevkifatın, tahakkuk etmiş veya edecek diğer vergi borçlarına mahsubunu isteyebilecekleri gibi iadesini de isteyebileceklerinden, idarenin bildirimi üzerine ilgililer, iadenin mahsuben veya nakten yapılması konusundaki iradelerini açıklamak durumundadır. Bu seçimin yapılmasına ilişkin başvurular; Vergi Usul Kanununun, hesap ve vergilendirme hatalarından dolayı fazla veya yersiz alınan vergilerin iadesi için yapılan başvurulardan değildir. Bu nedenle, yargılama sürecinin düzeltme hükümlerine göre değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
İadenin şekli konusundaki iradesini ilk kez vergi idaresinin 30.10.2001 tarihli yazısı üzerine verdiği 5.11.2001 tarihli dilekçesinde açıklayan ve istenen yeminli mali müşavir tasdik raporunu da ibraz etmesinden sonra kurulan davaya konu işlemin tabi olacağı dava açma süresi, 2577 sayılı Yasanın 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen süre olacağından, tebliğ edildiği 20.1.2004 tarihine göre vergi mahkemelerinde dava açılabilmesi için geçerli olan otuz gün geçtikten sonra açıldığı belirlenen davanın, süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 15.5.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.