Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2008/124 E. 2008/372 K. 20.06.2008 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2008/124 E.  ,  2008/372 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2008/124
Karar No: 2008/372

Temyiz Eden: …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Ekim ila Aralık 1996 dönemleri için salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasının ve hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla … ve Ortağı adına düzenlenen ödeme emrinin ve dayanağı takip ve vergi işlemlerinin iptali istemiyle açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla davayı; yedi gün olan dava açma süresi geçirildiğinden, 2577 sayılı Yasanın 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendi uyarınca reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 15.3.2007 günlü ve E:2005/3576, K:2007/837 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116 ila 126’ncı maddelerinde yer alan vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin düzeltme yolunun kamu alacaklarının tahsili aşamasında da izlenebileceği, istemin reddedilmesi halinde yine dava açma süresine bağlı kalınarak yargı yerlerine başvurulabileceği; davacının, yedi gün olan dava açma süresi içinde düzeltme istemiyle vergi dairesi müdürlüğüne başvurduğu ve bu istemin zımnen reddi üzerine otuz gün içinde açılan bu davada, düzeltme yoluna başvurulabilmesinin koşullarının bulunup bulunmadığı incelendikten sonra karar verilmek üzere kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğunun; bu sürenin, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda tebliğ yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağının düzenlendiği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58’inci maddesinde ise kendisine ödeme emri tebliğ olunanların ödeme emriyle istenebilecek borçlarının olmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceklerinin öngörüldüğü; dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, 10.6.2005 tarihli ödeme emri 13.6.2005 tarihinde davacıya tebliğ edildiği halde, 7 gün olan dava açma süresi geçirildikten sonra 5.7.2005 tarihinde kayda giren dilekçe ile ödeme emrine karşı açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiş ve 20.6.2005 tarihinde ödeme emriyle istenen vergi ve cezalara ait tarh ve tahakkuk belgelerinin verilmesi istemiyle vergi dairesine yapılan başvurunun dava açma süresini kesen başvuru niteliğinde olduğu, ödeme emrinin usulüne uygun düzenlenmediği ileri sürülerek, bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi: Davacı tarafından 20.6.2005 tarihinde davalı idareye yapılan başvuruya ilişkin dilekçenin incelenmesinden, ödeme emri ile istenilen borcun dayanağı tarh ve tahakkuk evraklarının verilmesinin talep edildiği anlaşılmakta olup, bu başvurunun vergi hatasının düzeltilmesi istemi olarak değerlendirilemeyeceği ve ödeme emrinin tebliği üzerine yedi günlük dava açma süresi geçtikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmadığından istemin reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin E:;2005/3576, K:2007/837 sayılı ve 15.3.2007 tarihli bozma kararındaki gerekçede belirtilen nedenler doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu mahkeme ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, tebligat işlemlerinin tamamlanması nedeniyle yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmediği gibi dava dilekçesine (Ek-3) işaretiyle eklenerek davacı tarafından dosyaya sunulan ödeme emrinde; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55, 60, 111 ve 114’üncü maddelerine ilişkin açıklamalara yer verilen bölümünün 5’inci maddesinde, ödeme emrine karşı vergi mahkemesinde dava açılabileceği ve yargılama sonunda tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan aynı Yasanın 58’inci maddesine göre alacağın %10 zamla tahsil edileceğinin duyurulduğu da saptanmaktadır.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 20.6.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Davacılar adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasa’nın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40’ıncı maddesinin 2’nci fıkrasında; “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almaktadır. Ancak, Anayasa hükümleri kural olarak doğrudan uygulanacak hükümler olmadığından, uygulama ile ilgili kanunların çıkarılması gerekmekte ise de Anayasa’nın ayrıntılı biçimde düzenlediği konularda doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre; kamu kurum ve kuruluşlarının tesis edecekleri işlemlerinde, bundan etkilenen ilgili kişilerin bu işlemlere karşı başvuracakları idari mercileri ve kanun yolları ile sürelerini de belirtmeleri zorunludur. Son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama hürriyetinin kullanımı, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiş, bu hususlar anılan ikinci fıkranın eklenmesine ilişkin 4706 sayılı Kanunun 16’ncı madde gerekçesinde de ayrıca belirtilerek maddenin amacına açıklık getirilmiştir.
İncelenen uyuşmazlıkta; davacı ve ortağı adına düzenlenip tebliğ edilen dava konusu ödeme emrinde Vergi Mahkemesi nezdinde dava açılabileceğinin belirtilmemesi ve dava açma süresine ilişkin bir bilgiye yer verilmemesi Anayasa’nın 36’ncı maddesinde öngörülen hak arama hürriyetini sınırlayıcı bir sonuç doğurduğundan, belirtilen Anayasa hükümleri karşısında dava açma süresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Buna göre davanın süresinde açıldığının kabulüyle işin esasının incelenmesi gerekirken süre aşımı nedeniyle davayı reddeden mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığından kararın bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.

Ö Z E T
Ödeme emrine karşı dava açma süresinin son gününde, ödeme emrinin dayanağı tarh ve tahakkuk evraklarının verilmesi istemiyle yapılan başvurunun dava süresine etkili olmadığı hk.