Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2007/813 E. 2009/333 K. 03.07.2009 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2007/813 E.  ,  2009/333 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2007/813
Karar No: 2009/333

Temyiz Eden: … Limited Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: Mart 2004 dönemine ait katma değer vergisi üzerinden gecikme faizi eklenerek hesaplanan üç kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması isteminin reddi yolundaki vergi dairesi müdürlüğü işlemine karşı yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin Maliye Bakanlığı işlemi davaya konu yapılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; vergilendirmede 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, “Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat” başlıklı 3’üncü bölümünde yer alan, 116’ıncı, 117’nci ve 118’inci maddelerinde tanımlanan bir hata bulunması halinde, Kanunun 122 ila 124’üncü maddelerinde yer alan düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabileceği, hukuki yorum gerektiren nedenlerden dolayı bu yola başvurulamayacağından, hukuki yorum gerektiren davacı iddiaları ile yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi yolundaki işlemde hukuka aykırılık görmeyerek davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 10.4.2007 günlü ve E:2007/443, E:2007/1153 sayılı kararıyla; vergi ziyaı cezasına karşı ceza ihbarnamesinin 13.10.2005 tarihinde tebliği üzerine dava açılmayıp kesinleşmesinden sonra, 213 sayılı Yasanın 344’üncü maddesinde 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yapılan değişikliğe istinaden vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle vergi dairesi müdürlüğüne yapılan düzeltme başvurusunun, Anayasanın 153’üncü maddesi ve konu ile ilgili 358 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3.1.1. bölümü gereğince cezanın 1.1.2006 tarihinden önce kesinleşmesi nedeniyle, 16.5.2006 tarihinde reddi üzerine Maliye Bakanlığına şikayet yoluyla başvurulduğu, davanın; bu başvurunun Bakanlıkça aynı nedenle reddi yolunda kurulan işleme karşı açıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, “Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat” başlıklı 3’üncü bölümünde yer alan, 116’ıncı, 117’nci,118’inci, 120’nci ve 124’üncü maddelerine göre vergi hatası içeren vergilendirmeye karşı beş yıllık zamanaşımı süresi içinde kalmak koşuluyla, bu hatanın, vergi dairesince re’sen ya da yükümlünün başvurusu üzerine düzeltilebileceği, düzeltme başvurusu vergi dairesince reddedilen yükümlünün ise şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına başvurubileceği, bu başvuruların, vergilendirme işlemlerindeki belli sakatlıkların giderilmesini sağladığı, bu yolun, uyuşmazlıkların yargı yoluna başvurulmadan önce idari merciler önünde çözümlenmesine olanak sağlayan, hukuk devleti ilkesinin işlerlik kazanmasında etkili olan idari başvurulardan olduğu, dava açma süresi geçtikten sonra, vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle vergi dairesine ve Maliye Bakanlığına yapılan düzeltme ve şikayet başvurularının belirtilen niteliğinin, … Mahkemesince vergi ziyaı cezasına ilişkin iptal kararı ve bu karar üzerine yapılan yasal düzenlemeler ile ortaya çıkan hukuki durumun vergi hatası kapsamında değerlendirilmesini gerektirdiği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 153’üncü maddesinin 5’inci fıkrasında, … Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceğinin kurala bağlandığı, bu nedenle, dava konusu işlemin dayanağı olup, … Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla iptal edilen 213 sayılı Kanunun 344’üncü maddesinin 2’nci fıkrası işlem tarihinde yürürlükte bulunduğundan, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu, …Mahkemesinin iptal kararının, kesinleşmiş hukuki durumların ortadan kaldırılmasına ve bu hususların yeniden ele alınıp incelenmesine olanak sağlamayacağı, kanun hükmünün sonradan … Mahkemesince iptal edilmesinin, açık olarak vergi ziyaı cezası gerektirmeyen bir fiile vergi ziyaı cezası uygulanması anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davacı tarafından temyiz edilmiş, vergi ziyaı cezasının dayanağı olan Yasa hükmünün … Mahkemesi tarafından iptal edildiği, iptal hükmü uyarınca yürürlüğe konulan 5479 sayılı Yasa geriye yürümeyeceğinden, vergilemede hata bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Mart 2004 dönemine ait katma değer vergisi üzerinden gecikme faizi eklenerek hesaplanan ve kesilen üç kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması isteminin reddi yolundaki vergi dairesi müdürlüğü işlemine karşı yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin Maliye Bakanlığı işlemine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 122’nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124’üncü maddesinde de vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddedilenlerin, şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri ve bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenebilecek vergi hatasının tanımı ise aynı Kanunun 116’ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak yapıldıktan sonra vergi hataları 117’nci ve 118’inci maddelerde hesap hataları ve vergilendirme hataları şeklinde ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Yasa, düzeltme istemine konu yapılabilecek hesap hatalarının; matrah hataları, vergi miktarında hatalar, verginin mükerrer olması şeklinde, vergilendirme hatalarının ise mükellefin şahsında, mükellefiyette, mevzuda, vergilendirme ve muafiyet döneminde yapılan hatalar olabileceğini düzenlemiştir. Bu düzenleme nedeniyle, Vergi Usul Kanununun 122’nci ve 124’üncü maddelerine göre idareden düzeltilmesi talep edilebilecek hesap ve vergilendirme hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makam veya uyuşmazlık halinde yargı yerince Kanunun 3’üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurulmadan, ilk bakışta tespit edilebilecek açıklıktaki hatalar olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Davacının, adına düzenlenen ve 13.10.2005 tarihinde tebliğ edilen, dava konusu yapılmaksızın 12.11.2005 tarihinde kesinleşen vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar nedeniyle 5.5.2006 gününde vergi dairesi müdürlüğüne yaptığı düzeltme başvurusunda, 5479 sayılı Yasanın 13’üncü maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununa eklenen geçici 27’nci madde de 1.1.2006 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bu tarihten sonra ortaya çıkan ve vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren fiiller için idarece tesis edilecek işlemler yönünden, ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği yolunda getirilen hüküm ve 213 sayılı Yasanın 344’üncü maddesinin 2’nci fıkrasını iptal eden … Mahkemesi kararının varlığına dayanarak vergilendirmede hata bulunduğunu ileri sürdüğü, vergi dairesi müdürlüğü tarafından ise istemin, … Mahkemesi iptal kararının geriye yürümeyeceği; iptal kararından önce kesinleşen vergilendirmelerin iptal kararı ve işlem tarihinden sonra yürürlüğe giren 5479 sayılı Yasa uyarınca düzeltilemeyeceği neden gösterilerek reddi üzerine aynı istemle Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusunun, vergi dairesi müdürlüğünce tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından reddedildiği anlaşılmaktadır.
Düzeltme isteminin konusunu oluşturan, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilendirmenin vergi ziyaı cezasına ilişkin kısmının 5479 sayılı Yasanın kapsamı dışında kalması ve … Mahkemesinin verdiği iptal kararından etkilenmemesi nedeniyle düzeltilemeyeceğine ilişkin dava konusu işlem, istemin düzeltme konusuna girmeyeceğine dayanmaktadır. Davacı tarafından ileri sürülen iddia, 213 sayılı Yasanın 117 ve 118’inci maddelerinde düzeltme istemine konu yapılabileceği öngörülen hesap ve vergilendirme hatalarından hiçbirinin varlığına dayanmadığı gibi … Mahkemesi iptal kararlarının yürürlüğe girdiği tarihte ihtilaflı olmayıp, kesinleşmiş hukuksal işlemlerin kaldırılması veya değiştirilmesine olanak bulunup bulunmadığı noktasında doğan hukuksal sorunun çözümüne bağlıdır. Bu nedenle, hukuki bir sorun teşkil eden ve yasaların yorumu sonunda çözümlenebilecek nitelikte olan davaya konu yapılan işlem hakkında, Vergi Usul Kanununun yukarıda değinilen, 122 ve 124’üncü maddeleri hükümleri uygulanamayacağından, davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 3.7.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.