Vergi Dava Daireleri Kurulu 2007/523 E. , 2010/58 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2007/523
Karar No: 2010/58
Kararın Düzeltilmesini İsteyen: … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …
Vekilleri: …, …
İstemin Özeti: … Anonim Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla haczedilen menkul malların satışına ilişkin ihalenin feshi istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının alacağı nedeniyle haciz koyduğu … Anonim Şirketinin menkul mallarının, vergi borçları nedeniyle davalı idare tarafından haciz konularak ihale yoluyla satıldığını öğrenmesi üzerine ihalenin feshi istemiyle dava açtığı, üçüncü şahıs durumundaki davacının, ihaleye fesat karıştırıldığı yolundaki iddialarının, Borçlar Kanunu ve İcra İflas Kanununun ilgili hükümlerine göre incelenebileceği göz önüne alındığında, ihalenin feshine ilişkin iddiaların da idari yargı mercilerince incelenebilecek hususlardan olmadığı, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 29.9.2005 günlü ve E:2005/490, K:2005/1648 sayılı kararıyla; 2576 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin (b) bendinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaların, vergi mahkemesince çözümleneceğinin hükme bağlandığı, 6183 sayılı Kanunun 99’uncu maddesinde ise gayrimenkullerin satışında ihalenin feshine ilişkin başvuruların icra tetkik mercii tarafından incelenip sonuçlandırılmasının öngörüldüğü, 6183 sayılı Kanunun menkul malların haczi ve satışı başlıklı ikinci bölümünde yer alan 77 ve 87’nci maddelerinde menkul mal satışlarındaki ihalenin feshi konusundaki başvurular için bir merci belirtilmediği, davacı tarafından, vergi idaresinin; usulüne uygun olmayan işlemleriyle ihaleye katılımının engellendiği, hacizli mallar rayicinden çok düşük bedelle satılarak alacaklıların menfaatlerinin ihlal edildiği, menkul mal ihalesinin usulüne uygun yapılmadığı ileri sürülerek ihalenin iptalinin istendiği, 6183 sayılı Kanundan kaynaklanan ve hacze dayalı olarak gerçekleştirilen menkul malların satış işleminin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davanın görev yönünden reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 16.2.2007 günlü ve E:2006/270, K:2007/64 sayılı kararıyla; davanın, vergi idaresinin usulüne uygun olmadığı ileri sürülen satışa çıkarma işlemleriyle ihaleye katılımının engellendiği, hacizli mallar, rayicinden çok düşük bedelle satılarak alacaklıların menfaatlerinin ihlal edildiği, bu şekilde menkul mal ihalesinin usulüne uygun yapılmadığı iddialarıyla açıldığı, 6183 sayılı Kanun Devlete, il özel idarelerine, belediyelere ait kamu alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin hükümleri düzenleyen bir Kanun olduğundan, Kanunun uygulanması sonucu tesis edilen idari işlemlere karşı açılacak davaların, çözümlenmesinin Kanunda belirtilen istisnalar dışında idari yargının görevinde olduğu, Kanunun 99’uncu maddesinde gayrimenkullerin satışında, ihalenin feshine ilişkin başvuruların gayrimenkulün bulunduğu yerin icra tetkik mercii tarafından incelenip sonuçlandırılacağı kurala bağlanmış ise de, aynı Kanunun menkul malların haczi ve satışı başlıklı ikinci bölümünde yer alan 77 ila 87’nci maddelerinde menkul mal satış ihalelerinin feshi konusundaki başvurular için bir merci belirtilmediği, bu durumda, hacze dayalı olarak gerçekleştirilen menkul malların satış işlemine ait ihalenin iptali istemiyle açılan davanın çözümlenmesinde vergi mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle ısrar kararını bozmuştur.
Vergi idaresi tarafından; ihalenin feshi istemiyle açılan davanın adli yargının görevine girdiği ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi: Davacı tarafından, ihaleye fesat karıştırıldığı ve düşük bedelle ihale yapılarak alacağını tahsil olanağından yoksun bırakıldığı ileri sürerek ihalenin feshi talebiyle açılan davada, davacı hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen bir işlem olmadığından, idari yargının görevine girmeyip, adli yargı mercilerince çözümlenecek bir dava olmasından dolayı karar düzeltme isteminin kabul edilerek Kurul kararı kaldırıldıktan sonra ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kamu borçlusu olan …Anonim Şirketinden alacaklı olan davacı tarafından, … İcra Müdürlüğünün E: …, …, … sayılı icra takip dosyalarındaki alacakları için 3.7.2002 ve 30.7.2002 tarihlerinde söz konusu şirkete ait hastanede bulunan menkul malların haczedildiği ve 12.5.2003 günlü yazıyla davalı idareye haczin işlenmesi bildirilmesine karşın, idarece yazıya cevap verilmediği, aynı menkullerin şirketin vergi borçları nedeniyle 12.8.2002 ve 5.5.2003 tarihlerinde haczedilerek 13.5.2003 tarihinde açık artırma ve peşin parayla satılmak üzere satış ilanı yapıldığı, alıcı çıkmaması nedeniyle de 20.5.2003 gününde yapılan ikinci satışta ihalede tek alıcı olan … Anonim Şirketine ihale edilerek satıldığı saptanmaktadır.
Üçüncü kişi konumunda olan ve kamu borçlusu şirketten alacağı için vergi idaresinden önce borçlu şirketin menkul mallarını haczettiren davacı, kamu borçlusu ile ihale alıcısı arasında kendisi tarafından yapılan haczin sonuçsuz bırakılması amacıyla ihaleye fesat karıştırıldığını ve düşük bedelle ihale yapılarak alacağını tahsil olanağından yoksun bırakıldığını ileri sürerek, … Muhakemat Müdürlüğü, …Defterdarlığı … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü ve … Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi husumetiyle ihalenin feshini isteyerek dava açmıştır.
6183 sayılı Yasada artırma yoluyla satış, bir paraya çevirme yöntemi olarak öngörülmüştür. Bu yöntemin bütün hükümleri; satım aktinin bir türü olarak Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Artırmaya çıkarılan malın taliplerden en yüksek pey sürene ihale edilmesiyle tamamlanan muamelenin, kamu alacağının tahsili için vergi idaresince yapılması satışa, idari işlem niteliği kazandırmayan; sadece cebri icra yoluyla malikin mülkiyet hakkının, ihale yapılan kimseye intikalini sağlayan bir muameledir. İhalenin yapılmasından sonra feshi istenerek açılan davanın gerçek muhatabı da ihale olunandır. Zira fesih, kazandığı mülkiyet hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracaktır. Bu yüzden ihalenin feshi veya hükümsüzlüğü istenerek açılan davalarda husumetin, ihale makamı ile birlikte ihale olunana yönetilmesi gerekmektedir. İdari yargıda böyle bir taraf teşekkülüne olanak yoktur.
Diğer yönden, ihalenin feshi ya da hükümsüzlüğüne karar verilse de, bu kararın verilmesine değin ihaleye konu mal üzerinde ihale olunanla üçüncü kişiler arasında yapılan işlemlerden edinilen haklar da saklıdır. İdari yargı düzeni, böyle bir koruma sağlayacak hüküm verememektedir.
İhalenin feshinin istenebileceği durumlar, bu iddiayı ileri sürebilecek olanlar ve ihalenin feshi veya iptaline bağlanacak hukuksal sonuçlar değerlendirildiğinde bu davaların; cebri artırmanın 6183 sayılı Yasaya dayanılarak yapılması nedeniyle ve sözü edilen Yasada menkul malları konu edinen ihalenin feshine ilişkin davaların hangi yargı yerinde görüleceğinin düzenlenmemiş olmasına dayanılarak, idari yargı yerinde çözümleneceği kabul edilemez. Bu yüzden davanın bir idari dava olarak incelenmesine de olanak ve gerek yoktur.
Yargı sistemimizde adli yargı yerleri genel görevli; idari yargı yerleri ise özel görevli yargı yerleri olarak düzenlenmiştir. İdari davaların görüm ve çözümüyle görevlendirilen özel görevli idari yargı yerlerinin, salt 6183 sayılı Yasada menkul mal ihalesinin feshi davalarının adli yargı yerlerinde görülmesini içeren bir düzenleme yapılmamasına dayanarak görevli saymaya imkan yoktur. Yasa yapıcının görevli yargı yerini göstermediği durumlarda özel görevli yargı yerinin görevli sayılması için özel görevinin gerektirdiği bütün ölçütlerin varlığı gerekir. Taşınmaz ihalesinin feshine ilişkin davaların adli yargı yerinde görülmesini düzenleyen yasa yapıcının, menkul artırması yönünden suskunluğuna bakılarak bu davaların, idari yargıda görüleceği yönünde sonuç çıkarılması, yorum yoluyla görevli yargı yeri belirlenmesi anlamı taşıdığından, aksi yöndeki gerekçeyle ısrar kararını bozan Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 16.2.2007 günlü ve E:2006/270, K:2007/64 sayılı kararının, 2577 sayılı Yasanın 54’üncü maddesi uyarınca düzeltilmesi gerekli görülerek kaldırılmasına karar verildikten sonra temyiz istemi incelendi:
Hakkında 6183 sayılı Yasanın hiçbir kuralı uygulanmamış, dolayısıyla idari mercilerce herhangi bir işlem kurulmamış ve hem kamu borçlusu ve ihale olunana, hem de ihale makamına göre üçüncü kişi konumunda olan davacı tarafından vergi idaresince yapılan ihaleye fesat karıştırıldığı ve düşük bedelle ihale yapılarak alacağını tahsil olanağından yoksun bırakıldığı iddia edilerek açılan bu davanın idari yargı yerinde görülemeyeceği yolundaki vergi mahkemesi kararında yukarıda açıklanan nedenlerle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 12.2.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
X – K A R Ş I O Y
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Yasanın 54’üncü maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbirine girmediğinden istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.