Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2007/495 E. 2008/159 K. 22.02.2008 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2007/495 E.  ,  2008/159 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2007/495
Karar No: 2008/159

Temyiz Eden: … Sağlık Yardım Sandığı
Vekili : …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti : Davacının başvurusu üzerine, elde ettiği banka mevduat faizlerinden ve repo gelirlerinden vergi tevkifatı yapılması gerektiğinin bildirilmesine ilişkin 19.4.2006 günlü ve 28877 sayılı işlemin ve bu işleme dayanak gösterilen 45 No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin iptali için dava açılmıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesi 28.3.2007 günlü ve E:2006/3015, K:2007/1057 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 5281 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle 1.1.2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere eklenen ve 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe giren geçici 67 nci maddede sayılan kişi ve kurumlar dışında kalan tüm gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet durumuna bakılmaksızın, Kanunun 75 inci maddesinin 2 nci fıkrasının (7),(12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları üzerinden vergi tevkifatı uygulaması getirilmiş olup, bu iratların ticari kazanç kapsamı dışında elde edilmiş olması halinde ise bu tevkifatın nihai vergi sayılacağının belirtildiği, dava konusu sirkülerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413’üncü maddesinin 4962 sayılı Kanunun 17’nci maddesi ile değişik ikinci fıkrasının Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetki uyarınca yayımlandığı ve bu maddenin ilk fıkrasında, mükelleflerin, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilecekleri; Maliye Bakanlığına yetki veren ikinci fıkrasında da, yetkili makamların izahat isteğini, yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetinde oldukları düzenlemesini içerdiği, bu iki fıkra hükmünün birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere; Maliye Bakanlığına sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacının, mükelleflerin, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın (açıklamanın), her mükellefe ayrı ayrı yazı ile verilmesi yerine; aynı durumda bulunan tüm mükelleflere, aynı anda ve tek işlemle duyurulmasının sağlanması olduğu, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67nci maddesinin uygulamasına yönelik açıklamaların 257 seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde ve dava konusu edilen 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapıldığı, dava konusu sirkülerde, mevduat faizleri, kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığında ödenen kar payları ve repo gelirleri üzerinden yapılması gereken vergi tevkifatı ile ilgili olarak gerekli açıklamalara yer verildiği, davacı Yardım Sandığının, 3.4.2006 günlü dilekçe ile Sandığın belirtilen kesintiden muaf tutulması gerektiği görüşüyle davalı idareye başvurduğu, dava konusu edilen işlemle, davacıya anılan gelirleri üzerinden vergi tevkifatı yapılması gereğinin bildirilmesi üzerine bu işlemin ve 45 nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin iptali istemiyle dava açıldığı, ancak Kanunda açıkça sayılan kişi ve kurumların dışında kalan davacı Yardım Sandığının anılan gelirlerinden vergi tevkifatı yapılması zorunluluğu açıklanan Kanun maddesinin amir hükmü gereği olup, bu açık hüküm karşısında dava konusu edilen işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davayı reddetmiştir.
Davacı Sandık tarafından, davaya konu edilen sirkülerle Kanunun geçici 67 nci maddesinin kapsamının genişletildiği sirkülerin ve 19.4.2006 tarihli işlemin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden temyiz isteminin reddi ile Danıştay Dördüncü Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının başvurusu üzerine, elde ettiği banka mevduat faizlerinden ve repo gelirlerinden vergi tevkifatı yapılması gerektiğine ilişkin 19.4.2006 günlü ve 28877 sayılı Maliye Bakanlığı işlemi ile bu işleme dayanak gösterilen 45 No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Danıştay Dördüncü Dairesi kararı davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığa konu edilen sirküler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinin 4962 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile değişik ikinci fıkrasının Maliye Bakanlığına vermiş olduğu yetki uyarınca yayımlanmış olup, anılan maddenin 1 inci fıkrasında; mükelleflerin, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kaldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddütü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilecekleri belirtilmiş, maddenin 2 nci fıkrasında da, yetkili makamların izahat isteğini yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetinde olduğu düzenlemesi yer almıştır.
Bu düzenlemelerden, Maliye Bakanlığına sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacının, mükelleflerin vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın, her mükellefe ayrı ayrı verilmesi yerine, aynı durumda bulunan tüm mükelleflere aynı anda ve tek işlemle duyurulmasının sağlanması olduğu anlaşılmaktadır.
45 sayılı Gelir Vergisi Sirküleri ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi uyarınca mevduat faizleri, repo gelirleri ve kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığında ödenen kâr payları üzerinden yapılacak tevkifata ilişkin açıklama yapıldığı belirtilerek, konuya ilişkin yasal düzenlemeler tekrar edildikten sonra, tevkifat uygulanması yönünden kanuna uygun açıklamalar getirilmiş olup, Vergi Usul Kanununun yukarıda anılan 413 üncü maddesi uyarınca yayımlanan ve bilgilendirme mahiyetinde bulunan dava konusu sirkülerin hukuki sonuçlar doğurmak üzere yayımlanan, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken genel bir düzenleyici işlem niteliğinde olduğunu kabule olanak bulunmadığından, İdari Yargılama Usulü Kanununun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi gereğince davanın sirkülerin iptali istemine ilişkin kısmının reddi gerekirken esasın incelenmesi suretiyle verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Sirkülerle birlikte davaya konu edilen ve davacı Kurumun 3.4.2006 tarihli başvurusu üzerine tesis edilen 19.4.2006 tarih ve 28877 sayılı işlemin ise 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24 üncü maddesinde öngörülen ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar kapsamına girmediği açık olup, uyuşmazlığın bu kısmının incelenmesi görevi vergi mahkemesine aittir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle, Danıştay Dördüncü Dairesinin 28.3.2007 günlü ve E:2006/3015, K:2007/1057 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.2.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.