Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2007/272 E. 2008/166 K. 22.02.2008 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2007/272 E.  ,  2008/166 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2007/272
Karar No: 2008/166

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi
Vekili: …

İstemin Özeti: 2003 yılının 2-4, 5-7 ve 11,12 nci aylarına ilişkin muhtasar beyannamelerini süresinden sonra veren davacı adına re’sen gelir (stopaj) vergisi salınmış, vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; düzeltme fişleriyle terkin edilmiş olan gelir (stopaj) vergileri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, vergi ziyaı cezaları yönünden ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde, vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini, kendiliğinden haber veren yükümlüler hakkında maddede yazılı kayıt ve şartlarla ceza uygulanamayacağının kurala bağlandığı, olayda, noksan beyanda bulunma hususunun, kendiliğinden dilekçeler ekinde verilen beyannamelerle vergi dairesine bildirildiği ve cezanın bu beyannameye göre tahakkuk ettirilen vergiler üzerinden kesildiği, ilgili dilekçelerde pişmanlık ibaresinin yazılı olmamasının davacının bu hükümlerden yararlanmasına engel teşkil etmeyeceği, kaldı ki, ek beyannameler üzerine pişmanlık zammı uygulanmasının 371 inci madde hükmü gereği olduğu gerekçesiyle, vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına karar vermiştir.
Davalı idarenin temyiz istemini reddeden Danıştay Dördüncü Dairesi, kararın düzeltilmesi istemini kabul ederek 12.10.2006 günlü ve E:2006/2089, K:2006/1900 sayılı kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341 inci maddesinde vergi ziyaının 344 üncü maddesinde de vergi ziyaı suçunun tanımlandığı ve vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek cezanın yüzde elli oranında uygulanacağının belirtildiği, aynı Kanunun 371 inci maddesinde ise vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmeyeceği hükmüne yer verildiği, bu düzenlemelere göre, 213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan özel koşullar gerçekleşmedikçe beyannamenin süresinden sonra verilmesi halinde verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle vergi ziyaının doğduğunun kabulü gerektiği; dosyanın incelenmesinden, pişmanlık ve ıslah kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte bir başvurusu bulunmadığı anlaşılan davacı adına tarh edilen, ancak süresinden sonra verilen beyanname üzerine tahakkuk ettiği için düzeltme fişi ile terkin edilen vergilere bağlı olarak 213 sayılı Kanunun 344 üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası kesilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı; öte yandan, uygulanacak vergi ziyaı cezası hakkında 20.10.2005 günlü ve 25972 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6.1.2005 günlü ve E:2001/3, K:2005/4 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkeme kararını bozmuştur.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; cezaların kaldırılması yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davalı idarece temyiz edilmiş, kesilen cezada yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Israr kararının Danıştay Dördüncü Dairesince verilen bozma kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile ısrar edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2003 yılının 2-4, 5-7 ve 11,12 nci aylarına ilişkin muhtasar beyannamelerini süresinden sonra veren davacı adına re’sen salınan ve daha sonra idarece düzeltme fişiyle terkin edilen gelir (stopaj) vergileri üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341 inci maddesinde yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle yüzde elli oranında kesilen vergi ziyaı cezalarını kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341 inci maddesinde, vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği belirtilmiş, bu hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanmasının veyahut haksız iadenin geri alınmasının ceza uygulamasına mani teşkil etmeyeceği düzenlemesi yer almıştır.
Vergi Usul Kanununun vergi ziyaı suçunu düzenleyen 344 üncü maddesinde, vergi ziyaı suçunun, mükellef veya sorumlu tarafından 341 inci maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi olduğu hükme bağlanmış, maddenin son fıkrasında, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek cezanın yüzde elli oranında uygulanacağı öngörülmüştür.
Aynı Kanunun “Pişmanlık ve Islah” başlıklı 371 inci maddesinde, beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere, maddede belirtilen koşullara uyulması halinde vergi ziyaı cezası kesilmeyeceği belirtilmiş, aynı maddenin 5 inci fıkrasında da, mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilere ödemenin geciktiği her ay ve kesri için 6183 sayılı Yasanın 51 inci maddesinde belirtilen nispette bir zam uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Tüm bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, beyannamelerin süresinden sonra verilmesi nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmediği hallerde vergi ziyaının doğduğunun kabulü zorunlu olup, vergi ziyaı cezası kesilmemesi için Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş bulunması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı şirketin bağlı olduğu şirketler grubu hakkında 3.9.2003 tarihi itibarıyla doğmuş ve doğacak tüm amme alacakları için 6183 sayılı Kanun uyarınca gerekli tedbirlerin alınması gerektiği ve davacının da içinde yer aldığı şirketler grubunun 1.1.1998 ilâ 31.12.2003 tarihleri arasındaki tüm kamu alacaklarına ilişkin olarak incelemelere başlanıldığı dosyada mevcut belgelerden anlaşılmakta olup, davacı tarafından süresinde beyan edilmeyen vergiler nedeniyle 20.5.2004 tarihli dilekçeler ile “eksik bildirimlerine ait beyannamelerin kabulü” istemiyle, vergi idaresine 2003 yılının belirtilen dönemlerine ilişkin beyannameler verilerek vergiler tahakkuk ettirilmiş ise de, bu bildirimin pişmanlık ve ıslaha ilişkin düzenlemeleri içeren 371 inci maddede öngörülen koşulların gerçekleşmemiş olması nedeniyle, bu kapsamda değerlendirilebilecek bir başvuru olarak kabulü mümkün bulunmadığından, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.2.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.