Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2005/87 E. 2005/261 K. 18.11.2005 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2005/87 E.  ,  2005/261 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2005/87
Karar No: 2005/261

Temyiz Eden: …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: 20.8.1997 tarihinde hibe yoluyla edinilerek, emlak vergisine esas değeri (….-lira) üzerinden veraset ve intikal vergisi beyan edilip ödenen ve 21.8.1997 tarihinde de …- liraya satılan taşınmazın, emlak vergisine, dolayısıyla veraset ve intikal vergisine esas değerinin de …- lira olması gerektiği ve kendisine tanınan 15 günlük süre içerisinde ilave beyanda bulunmadığından bahisle, davacı adına, inceleme raporuna dayanılarak re’sen kusur cezalı veraset ve intikal vergisi salınmıştır.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …; K: … sayılı kararıyla; 20.8.1997 tarihinde hibe yoluyla edinilip 21.8.1997 tarihinde …- liraya satılan taşınmazın 20.8.1997 tarihindeki emlak vergisine esas değerinin de …-lira olacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 10.6.2003 günlü ve E:2002/453, K:2003/3496 sayılı kararıyla; davacıya babasından hibe yoluyla intikal eden taşınmaza ilişkin veraset ve intikal vergisinin taşınmazın 1997 yılına ilişkin … lira tutarındaki emlak vergisine esas değeri üzerinden beyan edilip ödendiği anlaşıldığından, taşınmazın emlak vergisine esas değerinin davacı tarafından beyan edilen değerden daha yüksek olduğu yolunda herhangi bir tespit yapılmadan satış değerinin emlak vergisine esas değer olduğu kabul edilmek suretiyle yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla, davanın reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş, hibe yoluyla edinilen taşınmaza ilişkin veraset ve intikal vergisinin söz konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri üzerinden beyan edilip ödendiği, satış bedelinin veraset ve intikal vergisine esas alınamayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacıya babasından bağış suretiyle 20.8.1997 tarihinde intikal eden ve emlak vergisine esas değer üzerinden veraset ve intikal vergisi beyan edilip ödenen arsanın, emlak vergisine esas değerden yüksek olan satış değeri üzerinden beyanda bulunulması gerektiğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak tarh olunan veraset ve intikal vergisi ile kesilen kusur cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararını bozan Danıştay Yedinci Daire kararına uymayarak ilk kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında, mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları, maddede belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3 üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları belirtildikten sonra, (b) bendinde, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın, mlak vergisine esas olan değerle değerleneceği ve beyan edilen bu değerler üzerinden tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 297 nci maddesinde de, ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği hükmüne yer verilmiş, 268 inci maddesinin olay tarihindeki hükmüne göre de; vergi değerinin, bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.
Olayda, davacıya babasından bağış suretiyle intikal eden ve veraset ve intikal vergisi, bağış tarihindeki emlak vergisine esas değer üzerinden beyan edilerek ödenen taşınmazın, emlak vergisine esas değerinin beyan edilenden daha yüksek olduğuna ilişkin bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından, satış değerinin emlak vergisine esas değer olduğu kabul edilmek suretiyle yapılan cezalı tarhiyatın onanması yolundaki mahkeme kararını bozan Danıtay Yedinci Daire Kararına direnen vergi mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulüyle ilk kararında direnen vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1997 yılı için … Belediye Başkanlığına verilen emlak vergisi beyannamesinde, emlak vergisine tabi rayiç değeri …- lira olarak beyan edilen ve davacıya, babasından 20.8.1997 tarihinde hibe yoluyla intikal eden taşınmazın rayiç değerinin, hibeye ilişkin olarak 3.2.2000 tarihinde verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde de …- lira olarak beyan edildiği, bu değer üzerinden gerekli tahakkukun yapılmasının ardından, söz konusu taşınmazın hibeden bir gün sonra 21.8.1997 tarihinde …- liraya satıldığının tespit edilmesi üzerine, 15 günlük süre verilerek davacının ek beyana çağrıldığı, davacı tarafından eksik beyanın söz konusu olmadığının bildirilmesi üzerine, idarece satış bedeli esas alınarak re’sen salınan kusur cezalı veraset ve intikal vergisine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları, maddede belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları belirtildikten sonra, (b) bendinde, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın, emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği ve beyan edilen bu değerler üzerinden tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili üçüncü bölümünde yer alan 297’nci maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği hükme bağlanmış; olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli ile 268’inci maddesinde de vergi değerinin, bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu, açıklanmıştır.
Olayda, davacıya babasından hibe yoluyla intikal eden taşınmaza ilişkin veraset ve intikal vergisinin, taşınmazın 1997 yılına ilişkin …- lira tutarındaki emlak vergisine esas değeri üzerinden beyan edilip ödendiği anlaşıldığından, taşınmazın emlak vergisine esas değerinin davacı tarafından beyan edilen değerden daha yüksek olduğu yolunda herhangi bir tespit yapılmadan, satış değerinin, emlak vergisine esas değer olduğu kabul edilmek suretiyle tesis edilen işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda hüküm altına alınacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 18.11.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Davaya konu yapılan vergilendirme; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin, ilk tarhiyattan sonra tarh edilen vergilerin intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmalini öngören düzenlemesine dayanmaktadır. 20.8.1997 tarihinde bağışlama yoluyla edinilen ve … TL beyan üzerinden vergilendirilen ancak, intikalden bir gün sonra … milyar liraya satıldığında tartışma bulunmayan taşınmazın, vergilendirilmesi gereken değeri hakkında başkaca bir tespit aranmasına gerek bulunmadığından, yasaya uygun olan vergi mahkemesi ısrar kararına karşı yapılan temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Kurul kararına katılmıyorum.