Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2004/79 E. 2004/61 K. 25.06.2004 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2004/79 E.  ,  2004/61 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2004/79
Karar No: 2004/61

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İstemin Özeti :Davacının satın aldığı otomobil nedeniyle borç senetleri verdiği … Limited Şirketince, vergi borçları nedeniyle teminat olarak gösterilen senetlerin bedellerinin vergi dairesine ödenmesi gerektiğine ilişkin haciz bildirisine yapılan itirazın reddi yolundaki idari işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; hamiline yazılı olan veya cirosu kabil bir senede dayanan alacakların, senedin zaptolunması ile haczedilebileceği, senet fiilen ele geçirilmeden haciz bildirisi ile haciz yapılamayacağı, zira bu tür alacaklarda asıl senet borçlusunun, senet alacaklısını önceden tespit edemeyeceği, devir beyanı ve teslim ile senet alacaklısının her zaman değişmesinin mümkün olduğu; olayda, hamiline yazılı senetler söz konusu olduğundan, haczin ancak senedin fiilen zaptolunması ile tamamlanabileceği, borçlu şirketin senetleri davalı idareye teminat olarak göstermiş olmasının haczin tamamlanması için yeterli olmadığı, davalı idarece ele geçirilmemiş ve ciro edilmiş olan senetlerin alacaklısı anılan şirket olmadığından, davacının bu şirkete böyle bir borcu olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; öte yandan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 79 uncu maddesinde, haciz bildirisi tebliği yoluyla haczedilebilecek alacaklar arasında, hamiline yazılı olmayan ve cirosu kabil senede dayanmayan alacakların sayıldığı, bu durumda, söz konusu alacağın hamiline yazılı ve cirosu mümkün bir senede dayanması nedeniyle, haciz bildirisi ile haczinin mümkün olmadığı; kaldı ki, davacının haciz bildirisine itiraz etmesi üzerine, davalı idarece itirazın aksi kanıtlanmadığından, borcun davacının zimmetinde sayılamayacağı, gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 16.10.2003 günlü ve E:2003/30, K:2003/2424 sayılı kararıyla; davacı tarafından verilen borç senetlerinin vergi borçlusu olan şirket tarafından davalı idareye teminat olarak gösterilmesi nedeniyle … İcra Müdürlüğünce haciz tatbik edildiğinin anlaşıldığı, 6183 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin “karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerde cebren tahsile devam olunacağı borçluya bildirilir. 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde, teminat bu Kanunun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilir” şeklindeki hükmü karşısında, haciz tarihinden sonraki borç senetlerinin bedellerinin davalı idareye ödenmesi gerektiği, öte yandan davacı tarafından, senetlerin ciro edildiği belirtilerek mükerrer ödeme yapılabileceği ileri sürülmesine karşın, senetlerin teminat olarak gösterilmesi nedeniyle, sadece davalı idarenin elinde teminat olarak bulunan senet bedelleri ödeneceğinden, mükerrer ödemeden de söz edilemeyeceği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; ortada usulüne uygun olarak yapılmış bir haciz bulunmadığı, … İcra Müdürlüğü dosyasının, davalı idarenin teminatın paraya çevrilmesine ilişkin bir işlemiyle ilgili olmadığı, davalı idarece söz konusu dosyada limited şirketin alacağına konulan haciz üzerine, bu şirketin alacağının icra müdürlüğünce davalı idareye ödeneceği, borçlunun doğrudan davalı idareye ödeme yapma yükümlülüğünün bulunmadığı, alacağın teminat olarak gösterildiğinin belirtilmesiyle teminat gösterme işleminin hukuken tamamlanmış sayılmayacağı, fiilen zaptın da gerekli olduğu, idarenin elinde teminat olarak menkul mal bulunmadığından, 6183 sayılı Kanunun 56 ncı maddesine göre işlem yapmadığı, uyuşmazlığın; davacı itirazında, idarenin elinde mevcut senetleri ödeyeceğini belirttiği halde, idarenin elinde senet olmamasına rağmen kendisine ödeme yapılmasını istemesinden kaynaklandığı gerekçesiyle işlemin iptali yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davalı idare tarafından temyiz edilmiş, söz konusu senetlerin teminat olarak gösterildiği, uygulanan işlemde yasal düzenlemeye aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden vergi dairesi temyiz isteminin reddi ile temyiz konusu Vergi Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi kararın özet bölümünde yazılı … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 25.6.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, aksi yolda verilen karara katılmıyoruz.

XX – K A R Ş I O Y
Kamu alacağının tahsili amacıyla, borçlunun üçüncü şahıslardaki hamiline yazılı olmayan veya ciro edilemeyen bir senede dayanan alacaklarının bunları ödemesi gereken üçüncü şahıslara; borçluya ait alacağın vergi idaresince haczedildiğinin yazılı olarak bildirilmesi 6183 sayılı Yasanın 79 uncu maddesinde öngörülmüştür. Maddenin ikinci fıkrası, üçüncü şahsın; borcunun olmadığı veya haciz bildirisinin tebliğinden önce ödendiği yahut tevdi edildiği hallerde bu durumu yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmemesi halinde borcun zimmetinde sayılacağı ve 6183 sayılı Yasaya göre takip edileceği kurala bağlanmıştır.
Bu düzenleme, haciz bildirilerine karşı yedi gün içinde borcun doğmadığı veya sona erdiği yönünde tahsil dairesine yapılacak yazılı bildirim ile üçüncü kişilere borcun zimmetinde sayılmasını önleyebilme olanağı tanımıştır. Bu süreden sonra yapılan bildirimlerin tahsil dairesince değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Zira 79 uncu maddenin ikinci fıkrası tahsil dairesine bu konuda yetki tanımamıştır.
Borç zimmetinde sayılarak kamu borçlusu olarak takip edilmedikçe kendisine haciz bildirisi duyurulan ve yedi gün içinde bildirimde bulunmayan üçüncü kişilerin bu süreyi geçirdikten sonra yaptığı başvuruya yazılı olarak veya zımnen verilen olumsuz yanıt dava hakkı doğurmayacağı gibi, gelecekte böyle bir takibe muhatap olunabileceği yaklaşımı da henüz tahsil dairesince 6183 Yasaya göre takibine başlanmamış üçüncü kişinin idari dava açmasına yeterli kabul edilemez.
Kendisine haciz bildirisi duyurulan davacının borçluya, satın aldığı taşıt bedelinden ibaret kısım için emre muharrer senetler verdiği tartışmasızdır. Emre muharrer senetler ise ciro edilebilir. Ciro edilebilen senetlerin borçlularına 6183 sayılı Yasanın 79 uncu maddesinin ilk fıkrasındaki açık düzenleme nedeniyle haciz bildirisi gönderilmesine gerek ve olanak yoktur. Bu konudaki iddiaların da, yedi günlük sürenin geçirilmesi nedeniyle ancak, davacı hakkında 79 uncu maddenin ikinci fıkrasının son cümlesi uyarınca takibe başlanması halinde açılacak davada incelenmesi mümkündür.
İncelenemeyecek bir davada esas incelenerek verilen ısrar kararının, Daire kararındaki nedenlerle değil, yukarıdaki nedenlerle bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.