Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2003/274 E. 2004/10 K. 30.01.2004 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2003/274 E.  ,  2004/10 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2003/274
Karar No: 2004/10

Temyiz Eden: …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacının, … Belediyesinden ihale yoluyla satın aldığı taşınmaz henüz adına tapuda tescil edilmeden, adı geçen belediyenin vergi borçları nedeniyle taşınmaza uygulanan 19.12.1997 tarihli haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 18.2.2003 günlü ve E:2001/2813, K:2003/821 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, belediye encümeninin 3.9.1996 tarihli kararıyla hacizli taşınmazın davacıya satışı kesinleştiği halde, taşınmazın tapuda devir işleminin yapılmaması üzerine açılan davada; … Asliye Hukuk Mahkemesinin … gün ve K: … sayılı kararıyla taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiği ve kararın 21.6.2000 tarihi itibarıyla kesinleşmesi üzerine, gayrimenkulün haciz şerhli olarak davacı adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, tapuda adına yapılan tescil ile haciz işlemine muttali olan davacı, haczin kaldırılması istemiyle, 21.8.2000 tarihinde görülmekte olan davayı açtığından, dava açma tarihinde hacizli taşınmazın davacıya ait olduğu, bu durumda, 19.12.1997 tarihinde belediyenin vergi boçlarından dolayı tapuya şerh edilen haczin, davacı adına ne gibi hukuki sonuçlar doğuracağı, haczin davacının aleyhine devam edip etmeyeceği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiği, bu konuları incelemekle adli yargı değil, idari yargı mahkemeleri görevli olduğundan, uyuşmazlığı istihkak iddiası olarak değenlendirip davayı görev yönünden reddeden vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmadığı, gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının ihale yoluyla satın aldığı taşınmazın mülkiyetinin devredilmemesi üzerine açtığı dava sonucunda, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli kararıyla, mülkiyetin davacı adına tespit ve tescilinin karara bağlandığı, davacının da, maliki olduğu taşınmaz üzerine 22.12.1997 tarihinde konulmuş bulunan haczin kaldırılması istemiyle iş bu davayı açtığının anlaşıldığı, 6183 sayılı Kanunun 88 inci maddesi gereğince gayrimenkullerin haczinin tapu idaresine “Haciz Bildirisi” tebliğ edilerek yapıldığı, haciz bildirisinin tebliği üzerine haczin tapu idaresince tapu siciline şerh verilmesiyle borçluların tasarruf hakkının Medeni Kanunun 1010 uncu maddesine göre kısıtlandığı, haciz şerhine rağmen üçüncü şahıslar taşınmazın mülkiyetini kazanabilir ise de, haczin yeni malike karşı da tesirini göstereceği ve onun hakkında da hüküm ifade edeceği, üzerinde haciz şerhi olan taşınmazı iktisap eden yeni malikin, borç ödenmedikçe haczin neticelerine ve özellikle taşınmazın önceki malikin borcu için icra yoluyla satılmasına Medeni Kanunun 1010 uncu maddesi gereğince boyun eğmek zorunda kalacağı, bu durumda uyuşmazlığın, üzerinde haciz şerhi bulunan bir taşınmazın mülkiyetini Medeni Kanunun 705 inci maddesi uyarınca mahkeme ilamıyla iktisap eden davacı için haczin etkisinin ne olacağı, haczin davacı aleyhine devam edip etmeyeceği hususuna ilişkin olduğu, ilgililerin özel mülkiyetten kaynaklanan üstün haklarının korunması ile ilgili davalarda adliye mahkemelerinin görevli olduğu konusunda bir duraksamanın bulunmadığı, bu hukuki sorun, adliye mahkemelerinin görev alanına giren kanunların değerlendirilmesi sonucunda ortaya konulduğu gibi, çözümünün de Medeni Kanunun 1010 uncu maddesiyle ilgili uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli adliye mahkemelerinin görev alanına girdiği, gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi yolundaki kararında direnmiştir.
Davacı, haciz işleminin iptali istemiyle açtığı davanın idari yargının görev alanına girdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının … Belediyesinden ihale yoluyla satın aldığı taşınmaz henüz adına tapuda tescil edilmeden, adı geçen belediyenin vergi borçları nedeniyle sözü edilen taşınmaza uygulanan haciz işlemine karşı açılan davanın görev yönünden reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 633 üncü maddesinde taşınmaz mülkiyetini iktisap için tapu siciline kaydın şart olduğu, bununla beraber işgal, miras, kamulaştırma, cebri icra yoluyla veya mahkeme ilamı ile taşınmazı iktisap edenin tescilden önce de ona malik olacağı ancak, tescil işlemi yapılmadıkça temliki tasarrufta bulunulamayacağı, 920 nci maddesinde de, haciz işlemlerinin tapu siciline şerh edilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği kuralı yer almıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, … Belediye Başkanlığınca 2886 sayılı Kanun uyarınca satışa çıkarılan taşınmazın ihale yoluyla davacı tarafından satın alındığı, ihalenin Belediye Encümeninin 3.9.1996 günlü ve 4386 sayılı kararı ile onaylandığı, vergi dairesince ilgili belediyenin vergi borçlarının tahsili için taşınmaza haciz konulduğu ve haciz şerhinin 22.12.1997 tarihinde tapu siciline işlendiği, taşınmaz mülkiyetinin davacı adına devredilmemesi nedeniyle asliye hukuk mahkemesinde açılan tespit ve tescil davası sonucunda verilen 23.3.2000 günlü kararla gayrimenkulün davacı adına tesciline hükmedildiği, davacının bu sırada haberdar olduğu haciz işleminin iptali için vergi mahkemesinde açtığı davanın çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Vergi Mahkemesinde açılan bu dava, 6183 sayılı Kanuna göre tesis edilen haciz işleminin unsurlarında hukuka aykırılıklar bulunduğu iddiasıyla değil, malik sıfatına dayanılarak açılmıştır. Uyuşmazlıkta hacze konu borç belediye başkanlığına, alacak ise tahsil dairesi olan vergi dairesine ait olduğundan, davacı üçüncü kişi durumundadır.
Taşınmaz mülkiyetinin intikal şekli ve zamanı ile önceki malikin borcu nedeniyle tapu kaydına konulmuş olan haciz şerhinin, taşınmazın yeni maliki davacıya olan etkisinin değerlendirilmesi, taşınmaz mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli adli yargı mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
Bu durumda davanın görev yönünden reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 30.1.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin K:2003/821 sayılı bozma kararındaki esaslar uyarınca bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.