Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2003/119 E. 2003/39 K. 21.03.2003 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2003/119 E.  ,  2003/39 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2003/119
Karar No: 2003/39

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: 84 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin “Özel Esaslar” başlıklı II nci bölümünde yer alan “Haklarında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme raporu bulunan mükelleflerin ortakları veya bu mükelleflerin kurdukları veya ortak oldukları şirketlerin iade talepleri”ne ilişkin 2.1.3 nolu maddesi ile IV üncü bölümün “Yürürlük” başlıklı maddesinin 3.1. fıkrasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Danıştay Yedinci Dairesi 3.4.2002 günlü ve E:2001/5012, K:2002/1381 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2, 14 ve 15 inci maddeleri uyarınca, iptal davası açılabilmesi için davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmasının yeterli olmadığı, ayrıca, iptali istenilen idari işlemin davacının güncel, doğrudan ve kişisel menfaatini ihlal etmesi gerektiği, davacı şirket tarafından 84 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin iptali istenilen II inci bölümün 2.1.3 nolu maddesinde, haklarında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediği konusunda rapor bulunan mükelleflerle ilgili olarak yapılan düzenlemelerin, bu mükelleflerin raporun ait olduğu vergilendirme dönemindeki ortakları ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler bakımından da geçerli olduğu, kooperatifler ve sermeye şirketlerinde bu hükmün, bunların kanuni temsilcileri ile sadece sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesine neden olan ortakları ve bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler hakkında uygulanacağının belirtildiği, IV üncü bölümün 3.1 nolu maddesinde ise, bu tebliğ hükümlerinin henüz sonuçlanmamış veya incelenmesi (YMM raporu dahil) devam eden iade taleplerine de uygulanmak üzere 1.12.2001 tarihinde yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, olayda davacı şirket tarafından, herhangi bir iade talebinde bulunulmadan, iade talebinin reddine ilişkin olarak herhangi bir işlem tesis edilmeden, düzenleyici işlemin iptali istemiyle bu davanın açıldığı, yine davalı idarenin savunmasında davacı şirket hakkında iptali istenilen tebliğdeki düzenlemelere dayalı olarak bir işlem tesis edildiği yolunda herhangi bir açıklamada bulunulmadığı anlaşıldığından davacı şirketin ileride vukuu muhtemel bir menfaat ihlalinden söz ederek, davaya konu tebliğ hükmünün iptalini istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir.
Karar yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş ve tebliğin ekonomik engel getirdiği, tebliğin iptalini istemekle şahsi, meşru ve aktüel menfaatlerinin bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: İptal davaları, idarenin yargısal denetiminin en önemli araçlarından olup, bu davalar idari işlem nedeniyle menfaati ihlal edilenler tarafından açılabilir.
Olayda kimi bölümlerinin iptali istenilen tebliğdeki düzenlemenin davacının menfaatini doğrudan etkilemesi karşısında davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu;84 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin II Özel Esaslar başlıklı bölümünde yer alan ” sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunan mükelleflerin iade taleplerine”ilişkin 2.1.3. nolu maddesi ile “3.Yürürlük” başlıklı 3.1. nolu maddesinin iptali istemiyle açılan davayı incelenmeksizin reddeden Danıştay Yedinci Dairesinin 3.4.2002 gün ve E:2001/5012 K:2002/1381 sayılı kararının bozulması istemine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2’nci maddesinde idari işlemler hakkında yetki şekil, sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri içine menfaatleri ihlal edilenler tarafından dava açılacağı; 4 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının (c) lbendinde de, ehliyet hususunun ilk inceleme esnasında inceleneceği; 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiş olup, iptal davası açılabilmesi için, davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmasının yanısıra iptali istenilen idari işlemin davacının kişisel bir menfaatini de ihlal ediyor olması gerekmektedir.
Olayda ise, davacı tarafından iade isteminde bulunulmadan ve iade istemi üzerine istemin reddi yolunda tesis edilen herhangi bir işlem olmadan, düzenleyici işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşıldığından, davacının ileride doğma ihtimali bulunan bir menfaat ihlalinden sözederek, davaya konu edilen tebliğ hükmünün iptalini istemesine olanak bulunmadığından, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki Daire kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 84 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin “Özel Esaslar” başlıklı II nci bölümünde yer alan “Haklarında Sahte veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge (SMİYB) Düzenleme Raporu Bulunan Mükelleflerin Kurdukları veya Ortak Oldukları Şirketlerin İade Talepleri”ne ilişkin 2.1.3 işaretli kısmıyla, IV üncü bölümünün “Yürürlük” başlıklı kısmının 3.1 işaretli paragrafının iptali istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddi yolundaki Danıştay Yedinci Daire kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
Anılan Yasa hükmüne ve idare hukukunun genel ilkelerine göre, iptal davası açılabilmesi için gerçek ya da tüzel kişiler ile dava konusu edilen işlem arasında makul ve ciddi bir ilişkinin, diğer bir deyişle menfaat bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. 84 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin iptali istenilen 2.1.3. nolu kısmında haklarında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediği konusunda rapor bulunan mükelleflerle ilgili olarak bu Tebliğ ile yapılan düzenlemelerin, bu mükelleflerin raporun ait olduğu vergilendirme dönemindeki ortakları ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler bakımından da geçerli olduğu, kooperatifler ve sermaye şirketlerinde bu hükmün bunların kanuni temsilcileri ile sadece SMYİB düzenlenmesine neden olan ortakları ve bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketleri hakkında uygulanacağı, 3.Yürürlük başlıklı bölümün 3.1 işaretli kısmında da, bu tebliğ hükümlerinin henüz sonuçlanmamış veya incelemesi (YMM raporu dahil) devam eden iade taleplerine de uygulanmak üzere 1.12.2001 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davacı şirket, ortağı ve yönetim kurulu başkanının … Anonim Şirketinde 1996-1997 yıllarında yönetim kurulu üyeliği yaptığını, anılan kuruluş hakkında 1996 yılında yanıltıcı ihracat faturaları düzenleyerek haksız katma değer vergisi iadesi aldıkları yolunda katma değer vergisi iade raporları ile vergi tekniği raporları bulunduğunu, tebliğin iptali istenilen 2.1.3 işaretli kısmında yer alan düzenleme gereği anılan tebliğin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin nakden veya mahsuben iade taleplerinin bu bölümdeki özel esaslara göre yerine getirileceğinin belirtildiği, bu bölümün 2.2.1 kısmında da, haklarında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma raporu bulunan mükelleflerin raporun vergi dairesine intikal ettiği tarihten sonraki ve bu tarihe kadar henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade taleplerinin dört kat teminat karşılığında, teminat gösterilmemesi halinde münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirileceğinin öngörülmesi karşısında, iade taleplerinin yerine getirilmesi sırasında dört kat teminat istenmesinin büyük mali külfetlere neden olacağını, tebliğin yürürlüğünün geçmişe de yönelik olması nedeniyle yıllar önceki bir yöneticilik dolayısıyla geriye dönük hak ihlaline yol açıldığını iddia etmektedir.
Halen faaliyette olan ve indirimlerle giderilemeyen katma değer vergisi iade alacağı bulunduğu anlaşılan davacı kurumun iade talebinin teminat karşılığı veya vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirileceği, bunun da davacı açısından önemli bir mali külfete neden olacağı, öte yandan davacı kurum tarafından bir finansman kaynağı gibi kullanıldığı ileri sürülen katma değer vergisi iadesinin salt bu nedenle gecikmesinin maddi kayıp yaratacağı dikkate alındığında, davacının iptalini istediği idari işlemle doğrudan, kişisel ve güncel menfaat ilgisinin bulunduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda davanın esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken incelenmeksizin reddi yolundaki kararda hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Yedinci Dairesinin 3.4.2002 günlü ve E:2001/5012, K:2002/1381 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 21.3.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.