Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2002/361 E. 2002/444 K. 29.11.2002 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2002/361 E.  ,  2002/444 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2002/361
Karar No: 2002/444

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Limited Şirketi

İstemin Özeti: Yükümlü şirketin 1997 yılında yaptığı mal ve hizmet alımlarını içeriği itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirdiği tespit edilerek adına Haziran dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararı ile tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 4.12.2001 günlü ve E:2000/8909, K:2001/3744 sayılı kararıyla; … Limited Şirketinin düzenlediği faturalar ile ilgili olarak başka bir vergi denetmeni tarafından matrah hesaplandığından mahkeme kararının bu şirketle ilgili hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemini reddetmiştir. 10.7.1996 tarihinde yapılan yoklamada davacı şirketin iş yeri olarak gösterdiği adreste bulunamaması üzerine, şirket ortağı …’ın hissesini devir alan ve köy adresinde bulunan …’nın şirketin ortağı olarak ifadesine başvurulduğu ve bu kişinin ibraz ettiği yevmiye defterinin incelendiği; yani davacı şirket adına katma değer vergisi tarh edilmesi ve kaçakçılık cezası kesilmesi işleminin, sadece …’nın ifadesine dayandırılmadığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden, … Limited Şirketinin iş yeri olarak gösterdiği adresin, …’in ikametgah adresi olduğu, defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının tebliğ edilemediği, 1997 yılı için kurumlar vergisi beyannamesi verilmediği, 1996 yılı için verilen kurumlar vergisi beyannamesine ekli kurum karlılığına ilişkin bilgi formunda yıl içi satış toplamı …-lira olarak gösterilmesine rağmen, katma değer vergisi beyannamesinde yıllık hasılat toplamının … -lira olarak gösterildiği hususlarının tespitli olduğunun anlaşıldığı ve bütün bu tespitlerden, davacı şirkete düzenlenen faturaların sahte veya içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu, herhangi bir mal alımına dayanmadığı, bir başka deyişle, faturalarda yer alan katma değer vergisinin Hazineye intikal etmediği sonucuna varıldığı, bu itibarla, davacı şirketin … Limited Şirketinden temin ettiği faturalarda yazılı katma değer vergilerinin indiriminin kabul edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, mahkeme kararının aksi yolda verilen hüküm fıkrasında isabet görülmediği gerekçesiyle kararın … Limited Şirketi ile ilgili hüküm fıkrasını bozmuştur.
Bozma kararı üzerine … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; cezalı tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporunda davacı şirketin ihtilaflı dönemde mal ve hizmet teslimi olmaksızın %2 komisyon karşılığında fatura düzenlediği ve bu şekilde verilen faturaları dengelemek amacıyla iki firmadan %1 komisyon karşılığı fatura temin ettiği, elde edilen komisyon kazancını beyan dışı bıraktığı, kayıtlarına intikal ettirdiği sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı faturalarla haksız ve yersiz katma değer vergisi indiriminde bulunduğu sonucuna ulaşılarak cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı, söz konusu raporda davacı şirketin bu dönemdeki alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği ibaresinin, davacının sahte fatura ticareti yaptığı yönünde bir veri olarak kullanıldığı, sahte alışlarla ilgili faturalarda yer alan katma değer vergisi indiriminin kabul edilmemesi şeklinde bir tarhiyat yapılmadığı, düzenlediği fatura tutarının %2’si üzerinden hesaplanan katma değer vergisini beyan dışı bıraktığından bahisle beyannamesinde ödenecek katma değer vergileri ile tespit edilen fark üzerinden cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı anlaşıldığından, … Limited Şirketinden aldığı faturaların sahte olup olmadığı konusunda hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı, cezalı tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporundaki tespitler, şirketin eski ortaklarından olan …’ın hissesini devir alan …’nın ifadesine dayandırılmış ise de, Ticaret Sicil Memurluğundan alınan yazıda, …’nın davacı şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, bu yetkinin …’a ait olduğunun belirtildiği, bu durumda, …’nın ifadesine göre düzenlenen basit rapor dayanak alınmak suretiyle davacı şirket adına cezalı tarhiyat yapılamayacağı, ayrıca, …’nın ifadesinin kendi faaliyetine yönelik olduğunun görüldüğü gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğü tarafından cezalı tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: İki ortaklı limited şirketin 1997 yılı işlemleri incelenerek, komisyon karşılığı fatura düzenlediği, alış kayddettiği faturaların da komisyon ödenerek temin edilen faturalar olduğu görüşüyle cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılmıştır.
1995 yılında ticaret siciline kaydedilen ortaklar kurulu kararına göre, ortaklardan … şirket müdürü olarak seçilmiş, 27.9.1996 tarihinde … şirketteki payını devrederek ortaklıktan ayrılmıştır.
Türk Ticaret Kanununun 541 inci maddesi gereğince limited şirketin ortağı olmayan kişilerin de şirket müdürü olarak şirketi temsil etmesi mümkündür. 321 inci madde gereği temsile yetkili kılınan kişilerin tescili zorunlu olup, tescili zorunlu olan hususların değiştirilmesi de yine aynı Kanunun 33 üncü maddesi gereğince tescile tabidir.
27.9.1996 tarihinde ortaklıktan ayrılan …’ın temsil selahiyeti yine ortaklar kurulunca kaldırılmadığına ve ticaret sicilinden de halen silinmediğine göre ortak olmayan müdür sıfatıyla görevine devam ettiğinin kabulü gerekir.
Eksik incelemeye dayalı tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararında yasaya aykırılık bulunmadığından vergi dairesi temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı şirketin uyuşmazlık döneminde … Limited Şirketi ile … Limited Şirketinden yaptığı mal alımları ve hizmet teslimlerinin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeye dayandığından bahisle yapılan katma değer vergisi tarhiyatı ile kesilen kaçakçılık cezasını kaldıran mahkeme kararını; … Limited Şirketinin düzenlediği faturalara ilişkin hüküm fıkrası yönünden onayan, … Limited Şirketinden alınan faturalara ilişkin hüküm fıkrası yönünden bozan Danıştay Yedinci Dairesi kararı üzerine, ilk kararında ısrar eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Yükümlü şirketin 1997 yılında yaptığı mal ve hizmet alımlarını içeriği itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirdiği tespit edilerek adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin eden vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyasında örneği bulunan ve … Noterliğince 20.1.1995 tarihinde … yevmiye sayısı ile düzenlenen imza sirkülerinin dayanağı olan ortaklar kurulunun 19.1.1995 tarihli kararıyla …’ın bu tarihte şirket ortağı olması nedeniyle müdür seçildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen 31.1.2000 günlü ara kararına cevaben … Ticaret Sicil Memurluğunun gönderdiği 15.2.2000 günlü 565 sayılı yazıdan; davanın açıldığı tarihte şirket ortaklarının … ve … olduğu, yukarıda sözü edilen 1995 tarihli ortaklar kurulu kararı dışında şirketi müdür sıfatıyla temsile yetkili kılınan başka bir kimsenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Esas mukavele ile değil ortaklar kurulu kararıyla şirketi temsil yetkisi tanınarak müdür olarak atanan bir ortağın, şirketteki paylarının tümünü üçüncü bir kişiye devretmesiyle ortaklık sıfatının sona ermesinden sonra yeni ortaklar tarafından ortaklar dışından müdür olarak atanmadıkça şirketi temsil yetkisinin devam ettiği düşünülemez.
…’ın şirketteki payını Ticaret sicilinde de tescil edilen devir senedi ile 27.9.1996 gününde …’ya devrederek ortaklıktan ayrılması ve yeni ortaklar tarafından müdür olarak görevlendirilmemesi nedeniyle, devir tarihinden sonra davacı şirketi kanuni temsilci sıfatıyla temsil etmesi söz konusu değildir.
Belirtilen hukuki durum ve mahkemenin ara kararı üzerine Ticaret Sicil Memurluğunca verilen bilgiler karşısında, şirketi temsile yetkisi bulunmayan … tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen karar hukuka uygun görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 29.11.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Dava ehliyeti; bir gerçek veya tüzel kişinin menfaatini ihlal eden bir işlemin kaldırılmasını ya da yasanın tanıdığı bir hakkın korunmasını yargı yerlerinden isteyebilme yeteneği olup, bir davada davacı veya davalı sıfatıyla taraf olma yeteneğini de kapsamaktadır.
Kuruluş işlemleri tamamlanmış ve tasfiye de edilmemiş bir limited şirket, tüzel kişiliğini ilgilendiren herhangi bir hakkının korunmasını yargı yerlerinden isteme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle, bir limited şirket tarafından açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 üncü maddesinin (3/c) fıkrasından dolayı ve 15 inci maddesinin (1/b) fıkrası gereğince ehliyetsizlik nedeniyle reddedilebilmesi için şirketin, ya hukuken doğmamış veya infisah etmiş olması gerekir.
Davacı … Limited Şirketinin usulüne uygun kurularak ticaret sicilinde tescil edildiği ve faaliyetine devam ettiği, infisah da etmediği dosyadaki ticaret sicil memurluğunun yazısı ile sabittir.
Tüzel kişiler adına açılan davalara ait dilekçelerin yasal temsilcileri tarafından imzalanması Ticaret Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gereğidir.
İncelenen dava, … Limited Şirketi adına 1997 takvim yılı için yapılan vergilendirmeye karşı açılmış ancak, dava dilekçesi bu şirketin yasal temsilcisi olmadığı belirlenen … tarafından imzalanmıştır. Tartışmalı olan davacı limited şirketin dava ehliyeti değil, dava dilekçesini bu şirketin yasal temsilcisi sıfatıyla imzalayan …’ın bu sıfatıdır. Kısaca dava, ehliyetli tüzel kişi adına yasal temsilcisi olmayan kişi tarafından açılmıştır. Böyle bir durumda davanın değil, dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin (1/d) bendinde öngörülmüştür.
Davacı limited şirket adına aynı nedenle salınan kurumlar vergisine ilişkin Dairemizin E:2000/2837, K:2001/4208 sayılı kararında da vergi mahkemesi kararı; şirketi temsile yetkili olanlar tarafından düzenlenen dilekçe ile yenilenmesi halinde dava esastan incelenerek sonuçlandırılmak üzere dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği için bozulmuştur.
Vergi mahkemesi kararının dava dilekçesi reddedilmek üzere bozulması gerekirken; ehliyetli şirket tarafından açılan davaya ait dilekçenin bu şirketi temsile yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması halinde de davanın ehliyetsizlik nedeniyle reddi gerektiğinden bahisle bozulması yolundaki karara katılmıyoruz.