Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2002/219 E. 2003/4 K. 31.01.2003 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2002/219 E.  ,  2003/4 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2002/219
Karar No: 2003/4

Temyiz Eden: …
Karşı Taraf: …Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: İkrazatçılık faaliyetinden elde ettiği geliri beyan etmediğinden bahisle 1995 yılı için davacı adına ağır kusur cezalı gelir vergisi salınmış, aslı aranmayan geçici vergi için ağır kusur cezası kesilmiştir.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; geçici vergi için kesilen ağır kusur cezasını kusura çevirmiş, cezalı gelir vergisi yönünden davayı reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 24.5.2000 günlü ve E.1999/5737, K:2000/2322 sayılı kararıyla; borç para aldığını belirten şahısların ifadeleri dışında faiz alınıp verildiğine ilişkin somut bir tespit bulunmadığı, belirli bir miktar paranın borç olarak veya başka bir nedenle verilmiş olmasının faiz tahsil edildiğinin kanıtı olamayacağı, hukuken geçerli tespitler olmaksızın sadece ifadelere dayanılarak yapılan tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: …sayılı kararıyla; borç para alanlardan …’un ifadesinde, davacıdan 1995 yılının Haziran ayında …-, Temmuz ayında …- lira borç para aldığını, karşılığında düzenlenen Aralık 1995 vadeli … milyar lira tutarındaki senedini … milyar lira ödeyerek geri aldığını beyan ettiği, davacıdan borç para alan … Kollektif Şirketinin ortaklarının verdikleri ifadelerde; …’e olan borçlarının icra müdürlüğü dosyasındaki gibi …-lira değil, 1995 yılında borç alınan …-liradan ibaret olduğu, borçlarını ödemeyince 1996 yılında senedi yenilediklerini, bu borcun ticari ilişkiden kaynaklanmadığını, icra takibinin devam ettiğini belirttikleri, bu ifadeler esas alınarak tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, davacının borç alacak ilişkisinin oto alım satımından kaynaklandığını ileri sürdüğü, ancak itirazsız imzaladığı vergi inceleme raporunun eki tutanaktaki ifadesinde, birden fazla kişiye borç para verdiğini, bu kişilerle arasında bir husumet olmadığını belirttiği, önemli tutardaki paranın karşılıksız verilmesinin iktisadi icaplara aykırı olduğu, bir vergilendirme dönemi içinde ikmalen veya resen vergi tarhı halinde bu vergi tutarı üzerinden takip eden vergi dönemi için geçici vergi hesaplanması mümkün olmadığından vergi ziyaına neden olunduğundan söz edilerek ceza kesilemeyeceği, gerekçesiyle bozma kararına kısmen uyarak aslı aranmayan geçici vergiye uygulanan cezayı kaldırmış, cezalı gelir vergisi yönünden davanın reddi yolundaki kararında direnmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve verilen ödünç para karşılığında faiz alınmadığı, tarhiyatın varsayıma dayalı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Uyuşmazlık, oto ve emlak komisyonculuğu ile uğraşan davacının 1995 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu aynı dönemde iki şahsa borç para verdiği, elde ettiği faiz gelirini beyen etmediği ve ikrazatcılık faliyetinin beyandışı bırakıldığından söz edilerek borç para aldıklarını ve faiz ödediklerini belirten şahısların ifadeleri doğrultusunda yapılan tespitlerle düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak re’sen takdir yoluyla yapılan cezalı tarhiyatı kısmen reddeden mahkeme kararının Danıştay Dördüncü Dairesince bozulması sonucu mahkemece ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin kararın yükümlü tarafından temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkin bulunmamaktadır.
Dosyada yer alan inceleme raporu ve eki belgelerin incelenmesinden davacının 1995 yılında iki şahsa borç para verdiği, elde ettiği faiz gelirini beyan etmediği ve ikrazatcılık faliyetini beyan dışı bıraktığından bahisle borç para aldıklarını ve faiz ödediklerini belirten şahısların ifadeleri doğrultusunda cezalı tarhiyat yapıldığı anlaşılmıştır.
İncelem raporu ve eki tutanakta yapılan tespitlerde borç para aldığını belirten bu şahısların ifadeleri dışında faiz alınıp verildiğine ilişkin somut bir tespit bulunmadığı, belirli bir miktar paranın borç olarak veya başka bir nedenle verilmiş olması faiz tahsil edildiğinin kanıtı olarak kabul etmek mümkün değildir.
Bu durumda faiz alındığı yönünde hukuken geçerli tespitler olmaksızın sadece ifadelere dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatı kısmen onayan mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yükümlü temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İkrazatçılık faaliyetinden elde ettiği geliri beyan etmediğinden bahisle 1995 yılı için yükümlü adına salınan ağır kusur cezalı gelir vergisine karşı açılan davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi kararının ısrar hükmü yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde; gerçek kişilerin bir takvim yılında elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı gelir vergisine tabi tutulmuş, 2 nci maddesinde de ticari kazanç, gelire giren kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır.
Danıştay’ın yerleşik içtihatları ile yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği kabul edilmiş, bir yılda birden çok kişiye veya aynı kişiye birden çok yılda borç para verilmesi ikrazatçılık olarak kabul edilmiş, borç para verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir.
İkrazatçılık faaliyetinden elde edilen ve ticari kazanç olan faizin gelir vergisine tabi olması yukarıda açıklanan hükümler gereğidir.
Dosyada bir örneği bulunan ve tarhiyatın dayanağı olan vergi inceleme raporu ve eklerini oluşturan icra dairesi kayıtları ve borçluların ifadelerinden yükümlünün 1995 yılında iki ayrı şahsa senet karşılığı borç para verdiği, sözü edilen belgelerin faiz miktarını içerecek şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayanlara karşılıksız borç para verilmesi düşünülemeyeceğinden davanın reddi yolundaki kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 31.1.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin K:2000/2322 sayılı bozma kararındaki esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.