Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2000/203 E. 2000/445 K. 15.12.2000 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2000/203 E.  ,  2000/445 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2000/203
Karar No: 2000/445

Temyiz Eden: …Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti: Hibe yoluyla intikal eden taşınmazlara ilişkin beyanname verilmemesi nedeniyle takdir komisyonunca tespit edilen değerler esas alınarak davacı adına kusur cezalı veraset ve intikal vergisi salınmıştır.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinde, gayrimenkullerin ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerlerle değerleneceğinin hükme bağlandığı, olayda, hibe yoluyla iktisap edilen gayrimenkuller için bir aylık yasal süre içerisinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmediği gibi beyana çağrı yazısının tebliği üzerine de beyanda bulunulmadığı, resen takdire gidilmesinin yerinde olduğu, ancak takdir komisyonunca emlak vergisine esas değerin esas alınması gerekirken soyut ifadelerden hareketle matrah takdirinde ve bu matrah üzerinden yapılan tarhiyatta isabet görülmediği, ayrıca takdir komisyonunun oluşumunun da Vergi Usul Kanununun 72 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına uygun olmadığı gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 14.10.1999 günlü ve E:1999/646, K:1999/3334 sayılı kararıyla; veraset ve intikal vergisi tarhiyatı, davacı tarafından beyanda bulunulmaması sebebiyle idarece takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden resen yapılmış olduğundan değerlemenin Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre değil, Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili Üçüncü kitabındaki düzenlemelere göre yapılması gerektiği, 213 sayılı Yasanın 268 inci ve 297 nci maddeleri ile Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi birlikte değerlendirildiğinde davanın, davacıya hibe edilen taşınmazın, Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi uyarınca tespit olunacak vergi değerine isabet eden veraset ve intikal vergisine ilişkin kısmının reddi gerekeceği, tümünün kabulünde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; Emlak Vergisi Kanunun 29 uncu maddesi ile aynı maddede belirtilen tüzük hükümlerine uygun olarak bir tespit yapılmadığından vergi değerine isabet eden veraset ve intikal vergisinin hesabının da mümkün olmadığı, bu tespitin takdir komisyonu, dolayısıyla davalı idare tarafından yapılabileceği, 2577 sayılı Yasanın 2 inci maddesinin 2 inci fıkrasında, İdari yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu ile sınırlı olduğu, dava konusu olayın hukuka uygun olmadığı bozulan kararla açıkça ortaya konulduğuna göre kararda kanuna aykırı bir durum görülmediği gerekçesiyle ısrar etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğü tarafından takdir komisyonunca tespit edilen değer esas alınarak yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı emlak vergisine isabet eden vergiyi dava konusu etmediği halde Mahkemece bu durumun dikkate alınmadığı ileri sürülerek ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Davacıya hibe yoluyla intikal eden taşınmazlara ait veraset ve intikal vergisinin beyan edilmemesi üzerine takdir komisyonunca rayiç bedel esas alınarak belirlenen değer üzerinden cezalı tarhiyat yapılmış ve mahkemece takdir komisyonu kararının dayanağı bulunmadığı, Emlak Vergisi Kanununun ilgili hükümlerine göre değer tespiti gerektiği gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Dava dilekçesinde davacı … Belediyesinden 1994 yılı genel beyan dönemi arazi m2 birim fiyatlarını alarak ödemesi gereken vergiyi hesaplamış ve tarhiyatın bu miktarına isabet eden kısmını dava konusu etmemiştir. Tarhiyatın tümüyle terkini yolunda verilen kararda isabet görülmediğinden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacıya hibe suretiyle intikal eden taşınmazlar için veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmemesi nedeniyle resen takdir sonucu tespit edilen değerler esas alınarak tarh edilen veraset ve intikal vergisi ile kesilen kusur cezasının terkini istemiyle açılan davanın kabulü yolundaki … Vergi Mahkemesinin ısrar kararı temyiz edilmektedir.
Davacı tarafından beyanname verilmemesi nedeniyle idarece matrahın resen takdiri yerinde ise de,yapılacak değerlemenin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 297 nci maddesinde sözü edilen vergi değerine uygun olması gerekmektedir. Adı geçen kanunun 268 inci maddesine göre vergi değeri, bina ve arazinin rayiç bedeli olarak tanımlanmış olup, aynı maddenin olay tarihinde yürürlükte bulunan devamında da, bu bedelin, Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi ile aynı maddede belirtilen tüzük hükümlerine uygun olarak tespit olunacağı belirtilmekle, intikale konu taşınmaz nedeniyle Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre tespiti mümkün olan vergi değeri üzerinden hesaplanacak veraset ve intikal vergisi yönünden davanın reddi gerekmektedir.
Ayrıca,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 inci maddesine göre, mahkemelerin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeyi kendiliklerinden yapmak durumunda bulunduklarından, tüzük hükümlerine göre tespit edilen vergi değerinin araştırılarak incelenmesi mümkün olduğu gibi, dosyada bu hususa ilişkin belgenin de bulunduğu anlaşılmakla, aksi gerekçeyle davayı tamamen kabul eden mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, vergi mahkemesinin ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Hibe yoluyla intikal eden taşınmazlara ilişkin beyanname verilmemesi nedeniyle takdir komisyonunca tespit edilen değer esas alınarak davacı adına salınan kusur cezalı veraset ve intikal vergisini kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Veraset ve İntakal Vergisi Kanununun “Verginin Matrahı ve İlk Tarhiyat” başlıklı 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında; mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisinin mevzuuna giren malları maddede belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları kurala bağlanmış, aynı fıkranın (b) bendinde de, gayrimenkullerin ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği belirtilmiş, 10 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında ise, idarece, maddede belirtilen esaslara göre beyan edilen değerler üzerinden verginin, beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde tarh edileceği, tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği kurala bağlanmıştır.
Olayda, veraset ve intikal vergisi tarhiyatı, davacı tarafından beyanda bulunulmaması nedeniyle idarece, takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden resen yapılmış olduğundan, değerlemenin Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre değil, Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili üçüncü kitabındaki düzenlemelere göre yapılması gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 297 nci maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazilerin vergi değeri ile değerleneceği açıklanmış, aynı Kanununun 268 inci maddesinin vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan şeklinde ise vergi değerinin bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu, bu bedelin Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi ile aynı maddede belirtilen tüzük hükümlerine uygun olarak tespit edileceği belirtilmiştir.
Olayda, davacı adına salınacak veraset ve intikal vergisi matrahının belirlenmesinde emlak vergisi asgari birim değerinin esas alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim davacı da arazilerinin m2 birim değeri üzerinden ödemesi gereken veraset ve intikal vergisini hesaplamış ve bu kısmın dava konusu olmadığını belirtmiştir. Mahkemece bu durum dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, tarhiyatın tümüyle kaldırılması yolunda verilen karar hukuka uygun görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 15.12.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.