Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2000/160 E. 2000/297 K. 13.10.2000 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2000/160 E.  ,  2000/297 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2000/160
Karar No: 2000/297

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi
Vekili: …

İstemin Özeti: 1996 yılı Nisan döneminde haksız olarak aldığı katma değer vergisi iadelerini pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ödeyen yükümlü şirketin, pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı görüşüyle adına kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Cezaya karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla, cezayı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi 2.3.1999 günlü ve E:1997/4417, K:1999/896 sayılı kararıyla; 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre, pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için pişmanlık dilekçesinin verildiği tarihten önce bir muhbir tarafından resmi mercilere ihbarda bulunulmamış olması gerektiği, pişmanlık dilekçesi verilmeden önce mali polis tarafından davalı idareye gönderilen “Tahkikat” konulu yazıda yükümlü şirketin şimdiye kadar aldığı katma değer vergisi iadesi tutarının bildirilmesi eğer varsa vergi denetim raporunun gönderilmesi ve firmanın katma değer vergisi iadesi talebi mevcutsa tahkikat
tamamlanıncaya kadar durdurulmasının istenildiği, davalı idarece Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 19.6.1996 günlü cevabi yazıda ise, 1996 yılı Şubat, Mart ve Nisan dönemleriyle ilgili iadelerin banka teminat mektupları karşılığı yapıldığı, Ocak dönemi iadesinin ise yapılmadığı ve bu dönemin incelemeye alındığının bildirildiği, bu haliyle bahsi geçen mali polis yazısının bir ihbar niteliği taşıdığı sonucuna varıldığı, gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K:… sayılı kararıyla; mükellef hakkında herhangi bir konuda bilgi sorma, bilgi toplama veya bilgilenme amacı ile yapılan ve resmi kayıttan geçirilen yazının ihbar olarak mütalaa edilemeyeceği, sektörel dış ticaret şirketi olarak imalatçı şirketlerle sözleşme yapmak suretiyle ihracata aracılık eden şirketlerle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen tahkikata esas olmak üzere davacı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine gönderilen 18.6.1996 günlü yazı ile bilgi talebinde bulunulduğu, bu yazıdan sonra davacı şirketin 24.6.1996 tarihli dilekçe ile imalatçı üç firmanın belgelerde tahrifat yapmak suretiyle fazladan alınan katma değer vergisinin, katma değer vergisi beyannamesi ile davalı idareye pişmanlık hükümlerinden yararlanma koşulu ile beyan edildiği, idarece yükümlü şirket beyanı kabul edilmek suretiyle fazladan alınan vergi ile birlikte pişmanlık zammının da tahsil edildiği, öte yandan 96/5 sayılı Sektörel Dış Ticaret Statüsüne İlişkin Genel Tebliğin 6 ıncı maddesi ve 1996/39 sayılı Tebliğin 9 uncu maddesi uyarınca üç ayrı şirket tarafından tedarik edilen emtiaya ait katma değer vergilerine uygulanan kaçakçılık
cezasının davacı şirketten aranılamayacağı, davacı şirket nezdinde hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadığı gerekçesiyle kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi idaresince temyiz edilmiş ve yükümlü hakkında ihbarda bulunulduğundan pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; yükümlü kurumun, mali polisin ihbar niteliğindeki yazısından sonra pişmanlık talebinde bulunduğu anlaşıldığından davacı adına kesilen kaçakçılık cezasında 213 sayılı Kanunun 371 nci maddesine aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, vergi dairesi müdürlüğünün yerinde görülen temyiz isteminin kabul edilerek vergi mahkemesinin ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Haksız olarak aldığı katma değer vergisi iadelerini pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ödeyen yükümlü şirketin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağı görüşüyle adına 1996 yılının Nisan dönemi için kaçakçılık cezası kesilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan birinci fıkrasında; mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından herhangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması şartıyla beyana dayanan vergilerde kaçakçılık, ağır kusur ve kusur mahiyetindeki vergi cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere kaçakçılık, ağır kusur ve kusur mahiyetindeki cezaların kesilmeyeceği kurala bağlanmıştır.
Pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için pişmanlık dilekçesinin verildiği tarihten önce bir muhbir tarafından resmi mercilere ihbarda bulunulmamış olması gerekmektedir.
Davacı kurum yetkilileri 24.6.1996 tarihli dilekçeyle katma değer vergisi iadelerini haksız yere aldıklarını belirterek söz konusu vergiyi pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ödemişlerse de; … Emniyeti Mali Şube Müdürlüğünce yürütülmekte olan, devletten haksız katma değer vergisi almak konulu tahkikatla ilgili çalışmalara esas olmak üzere yükümlü şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine gönderilen 18.6.1996 tarih ve 14868/96 sayılı yazıda yükümlü şirketin, “…şimdiye kadar aldığı katma değer vergisi iadesi tutarının bildirilmesi, eğer varsa vergi denetim raporunun gönderilmesi ve firmanın şu
anda katma değer vergisi iadesi talebi mevcutsa, tahkikat tamamlanıncaya kadar ödeme yapılmaması” gerektiği bildirilmiş olup, söz konusu yazının ihbar niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
Yükümlünün keyfiyeti ihbar yazısından sonra vergi dairesine haber vermiş olması karşısında 371 inci madde uyarınca pişmanlık hükümlerinden yararlanması mümkün bulunmadığından vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 13.10.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X- K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.