Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/424 E. 2000/137 K. 07.04.2000 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1999/424 E.  ,  2000/137 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1999/424
Karar No: 2000/137

Temyiz Eden: … Limited Şirketi
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Taşımacılık, yükleme, boşaltma ve temizlik taahhüt işleri yapan davacı şirketin 1993 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi üzerine düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak adına kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi salınmış ve geçici vergi üzerinden kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; davacı şirketin, … adlı şahıs tarafından düzenlenen … liralık temizlik malzemesi faturasını kanuni defterlerine gider kaydettiği, … nezdinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, 1992 ve 1993 yıllarına ait defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, davacı şirket adına düzenlenen faturalarda yer alan katma değer vergilerinin katma değer vergisi beyannamelerine dahil edilmediği, bu faturaların % 4 komisyon karşılığı ve içeriği itibarıyla yanıltıcı olarak düzenlendiğinin ifade edildiği, davacı adına düzenlenen faturaların mal karşılığı olmadığının kabulü gerektiği, 1991 yılı temizlik giderleri ile hasılatının emsal alınması ve faturalar tutarının % 50’sinin belgesi alınamayan gidere ilişkin olduğu kabul edilip % 4 komisyon gideri de dikkate alınarak saptanan matrah farkından dönem zararı düşüldükten sonra kalan matrah farkı üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, …’nin faaliyet konusunun hurdacılık olduğu, komisyon karşılığı alınan faturaların gerçekte mal karşılığı olarak düzenlenmediği sonucuna varıldığı, uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi incelemesi talebinin yerine getirilmesine gerek görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlü şirketin temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 17.6.1999 günlü, E:1998/3144, K:1999/2539 sayılı kararıyla; davacı şirketin temizlik malzemesi alımlarının faturalı olduğu ve bu faturaların Vergi Usul Kanununun fatura nizamına ilişkin hükümleri yönünden tenkit edilmediği, fatura düzenleyen kişinin gelir vergisi yükümlüsü olması ve davacıya düzenlediği faturalar dışındaki satışlardan elde ettiği kazanca ait gelir vergisi beyannamesi ile mal ve hizmet teslimlerine ait katma değer vergisi beyannamelerini verdiğinin sabit bulunması karşısında, bu kişinin bazı vergi ödevlerini yerine getirmemesinin, düzenlediği faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğunu göstermeye yeterli kabul edilemeyeceği, öte yandan, davacı şirketin ilgili dönemde yüklendiği temizlik hizmetlerinin miktarı ve tutarı araştırılarak defterine gider kaydettiği temizlik malzemelerinde fazlalık bulunduğu hukuken itibar edilebilecek nitelikte inceleme ve araştırma yapılarak tespit edilmeden, …’nin soyut ifadesi dikkate alınarak ve bu faturaların yarısının mal alımı karşılığı olmadığı varsayımına dayalı olarak yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararı ile ilk kararında yer alan gerekçeye ek olarak; takdir edilen matrahın gelirin gerçekliği prensibine uyması gerektiği, mal alımı ihtilaflı olan davacı şirketin satış tutarına bakılması gerektiği, satış gelirinin zarar mahsubundan önce % 27, zarar mahsubundan sonra % 17,6 oranında karlılık gösterdiği, bu oranın temizlik sektöründe normal olduğundan bahisle ilk kararında ısrar etmiştir.
Direnme kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş, tarhiyatın tümüyle varsayıma dayalı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Davacı şirketin sadece temizlik faaliyeti nedeniyle ve sadece … adlı şahıstan olan temizlik malzemesi alışlarıyla ilgili olarak eleştirilmesi
sonucu dönem matrahı tespit edilmiştir.
Dosya içeriğinden yükümlü şirketin ilgili dönemde pek çok kamu ve özel sektöre ilişkin kuruluşların temizlik işini üstlendiği ve bu faaliyetin giderleri olacağı muhakkaktır.
İnceleme raporunda faaliyetlerin muhtemel gideri araştırılmak yerine fatura düzenleyenin inceleme elemanına verdiği ifade esas alınarak ve çeşitli varsayımlarla matrah belirlenmesi yoluna gidilmiştir.
Adli yargıda verdiği ifade ile inceleme elemanına verdiği ifade dahi çelişkili olan bu şahsın ifadesi dayanak alınarak yapılan cezalı tarhiyatı onayan vergi mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık, Taşımacılık, yükleme, boşaltma ve temizlik taahhüt işi ile uğraşan davacı şirketin 1993 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen inceleme raporunda; gerçek mal alımına dayanmayan faturaların gider kaydedilmesi suretiyle dönem kazancının azaltıldığının tesbit edilmesi nedeniyle adına resen yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının Danıştay Üçüncü Dairesince bozulması üzerine verilen ısrar kararının bozulması istemine ilişkindir.
Danıştay Üçüncü Dairesinin 17.6.1999 gün ve 1998/3144, K:1999/2539 sayılı kararının dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun bulunduğundan, temyiz isteminin kabulüyle ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Taşımacılık, yükleme, boşaltma ve temizlik taahhüt işleri yapan yükümlü şirketin 1993 yılında temizlik faaliyetleri nedeniyle gider yazdığı malzeme alışına ilişkin faturalardan … adlı şahıs tarafından düzenlenen kısmının içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu kabul edilerek adına salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiştir.
213 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, aynı Yasanın 134 üncü maddesinde de vergi incelemesinden amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olduğu kurala bağlanmıştır.
Davacı şirketin temizlik taahhüt işleri yaptığı, aralarında kamu kuruluşları da bulunan pek çok gerçek ve tüzel kişiye ait işyerinin temizlik işini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. İnceleme raporunda bu işlerin yapılmadığı yolunda bir eleştiri getirilmemiş ve temizlik hasılat faturalarında harcanan temizlik maddelerinin miktarları belirtilmediği için temizlik yapılan alanların ne kadar temizlik malzemesi ile temizlendiği tespit edilemediğinden, 1991 yılı hasılatı ile giderleri karşılaştırılıp ihtilaflı dönem giderlerinin fazla olduğu kabul edilmek suretiyle, … adlı şahıstan alınan faturaların yarısının gerçeği yansıtmadığı varsayımından hareketle dönem matrahı belirlenmiştir.
Gerçek usulde vergiye tabi ve mükellefiyet kaydı bulunan bir tacirin düzenlediği faturaların gerçeği yansıtmadığı ve giderleri yüksek göstermek amacıyla kullanıldığının kabul edilebilmesi için bu belgelerdeki emtianın alınmadığının somut olarak saptanması gerekmektedir.
Dava konusu olayda fatura düzenleyicisinin inceleme elemanına verdiği ifadede davacı şirkete mal satışı olmadığı, % 4 komisyon karşılığı fatura düzenlediğini belirten ifade doğrultusunda tarhiyat yapılmış olup, bunun dışında, davacı şirkete mal satmadığı yolunda bir tespit bulunmadığı gibi gerçekleştirilen işlerin giderinin ne olabileceği konusunda da somut bir tespit yapılmadığından, eksik incelemeye dayanan cezalı tarhiyata karşı açılan davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 7.4.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.