Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/402 E. 2000/142 K. 07.04.2000 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1999/402 E.  ,  2000/142 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1999/402
Karar No: 2000/142

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti: Davacının kendisine ait serbest meslek kazancı ile eşine ait ticari kazancından dolayı 1996 yılı için aile reisi sıfatıyla, ihtirazi kayıtla verilen gelir vergisi beyannamesi üzerine eşlerin her biri için ayrı ayrı hayat standardı temel gösterge tutarı esas alınarak gelir vergisi ve geçici vergi tahakkuk ettirilmiştir.
Tahakkuka karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; aile reisi beyanı tek mükellefiyet kabul edildiğine göre hayat standardı esasının bu mükellefiyete bir kere uygulanması gerektiği, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 25.2.1993 günlü ve E:1990/4, K:1993/1 sayılı kararı uyarınca, aile reisi beyanında toplanan eşlerin gelirleriyle ilgili olarak hayat standardı temel göstergelerinin ayrı ayrı uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile tahakkuk eden fazla verginin kaldırılmasına karar vermiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 16.3.1999 günlü ve E:1998/216, K:1999/1105 sayılı kararıyla; 193 sayılı Kanuna 3689 sayılı Kanunla eklenen geçici 35 inci maddenin 2-c bendinde, bir mükellefin aynı yılda ticari ve mesleki faaliyette bulunması halinde temel gösterge tutarının her bir kazanç için ayrı ayrı uygulanacağının hükme bağlandığı, bu hüküm gereğince, içtihadı birleştirme kararına göre aile reisi beyanı tek bir mükellefiyet olarak kabul edilse bile nasıl tek bir mükellefin aynı yılda ticari ve mesleki faaliyette bulunması halinde temel gösterge tutarı her bir kazanç için ayrı ayrı uygulanıyor ise eşlerin de ticari ve mesleki faaliyetleri nedeniyle aynı şekilde uygulanması gerektiği, aksi yolda verilen kararda isabet görülmediği gerekçesi ile kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve yapılan tahakkukta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacının kendisine ait serbest meslek kazancı ile eşine ait ticari kazancından dolayı 1996 yılı için aile reisi sıfatıyla ihtirazi kayıtla verilen gelir vergisi beyannamesi üzerine eşlerin her biri için ayrı ayrı hayat standardı temel gösterge tutarı esas alınarak yapılan tahakkukun kaldırılmasına ilişkin … Vergi Mahkemesinin ısrar kararı temyiz edilmektedir.
Danıştay 4 üncü Dairesince, mahkeme kararının; E:1990/4, K:1993/1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı kapsamında incelenmeyen, bir mükellefin aynı yılda ticari ve mesleki faaliyette bulunması halinde temel gösterge tutarının her bir kazanç için ayrı ayrı uygulanacağına ilişkin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 3689 sayılı Kanunla eklenen geçici 35 inci maddenin 2-c bendi ile söz konusu içtihatları birleştirme kurulu kararına göre aile reisi beyanının tek bir mükellefiyet olarak kabul edilmesi halinde bile, tek bir mükellefin aynı yılda ticari ve mesleki faaliyet göstermesi durumunda, temel gösterge tutarının her bir kazanç için, ayrı ayrı hesaplanması gerektiği karşısında, eşlerin de ticari ve mesleki faaliyetlerinden dolayı temel gösterge tutarının aynı şekilde uygulanması icap ettiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Danıştay 4 üncü Dairesinin söz konusu kararı, dayandığı hukuki ve yasal nedenlerle yerinde olup, temyiz isteminin kabulü ile mahkemece verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Yükümlünün kendisine ait serbest meslek kazancı ile eşine ait kıst dönem ticari kazancından dolayı 1996 yılı için aile reisi sıfatıyla ve ihtirazi kayıtla verdiği gelir vergisi beyannamesi üzerine, eşler için ayrı ayrı hayat standardı temel gösterge tutarı esas alınarak tahakkuk ettirilen gelir vergisi ile geçici vergiye karşı açılan davayı kabul ederek fazla tahakkuku kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 93 üncü maddesinde, aile reisi beyanı düzenlenmiş ve tam mükellefiyette eşlerin ve velayet altındaki çocukların yıllık beyanname ile bildirilmesi icabeden gelirlerinin maddede belirtilen esaslara göre aile reisi tarafından tek beyanname ile bildirileceği kurala bağlanmış, maddenin gerekçesinde de aile reisi beyanından amacın aile gelirini toplayarak bu gelirin tek bir mükellefiyete konu olmasını sağlamak olduğu açıklanmıştır.
Vergilendirme döneminde yürürlükte bulunan 93 üncü madde uyarınca, davacı ve eşine ait gelirin aile reisi beyanı esasına göre beyan edilmesi gerekmektedir.
Hayat standardı esasına ilişkin Gelir Vergisi Kanununun 3689 sayılı Kanunla yürürlüğe giren geçici 35 inci maddesinden önceki mükerrer 116 ncı maddesi ile son düzenleme farklı kuralları içermektedir.
Gelir Vergisi Kanunumuza 2772 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle getirilen mükerrer 116 ncı maddede gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelir, hayat standardı temel göstergelerine ilave göstergelerin yapılmasından sonra bulunacak tutardan düşük olduğu takdirde tespit olunan tutardan 31 inci maddedeki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktarın vergi tarhına esas olacağı kuralına yer verilmiş iken, 3689 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle getirilen geçici 35 inci maddede zirai kazanç
hayat standardı esasının dışında tutularak 1.1.1990-31.12.1998 tarihleri arasında, gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının hayat standardı esasına tabi olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin C bendinde ise bir mükellefin aynı yılda ticari ve mesleki faaliyette bulunması halinde temel göstergenin her bir kazanç için ayrı ayrı uygulanacağı kabul edilmiş, aynı veya ayrı neviden birden fazla işyerinde faaliyet
yürütülmesi ve ticari faaliyetin adi ortaklık ile kollektif şirket şeklinde olması halinde ortakların gelirinin artırılmış temel göstergeden düşük olamayacağı belirtilerek eski düzenlemeden ayrı bir yaklaşım benimsenmiştir.
Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 25.2.1993 gün ve E:1990/4, K:1993/1 sayılı kararı, Gelir Vergisi Kanununun geçici 35 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 1.1.1990 tarihinden önceki vergilendirme dönemlerinde yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 116 ncı maddesinin uygulanması dolayısıyla ortaya çıkan aykırı içtihatların birleştirilmesine yönelik olduğundan, geçici 35 inci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönem olan 1996 yılı için yapılan vergilendirmeyi etkileyici nitelikte değildir.
Geçici 35 inci maddede bir mükellefin aynı dönemde hem ticari ve hem de mesleki faaliyeti bulunması halinde dahi bu faaliyetlerin her biri için ayrı temel göstergeye tabi tutulması karşısında, eşler tarafından yürütülen ve aile reisi beyanına göre kocanın verdiği tek bir beyannamede toplanarak bildirilen ticari ve mesleki faaliyetler nedeniyle ayrı temel göstergeye tabi tutulmaları yasa gereği olduğundan, tahakkukun itirazlı kısmının kaldırılması yolundaki karar hukuka uygun görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 7.4.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.