Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/18 E. 1999/375 K. 25.06.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1999/18 E.  ,  1999/375 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1999/18
Karar No: 1999/375

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi

İstemin Özeti: Net aktif vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirket adına net aktif vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; davacı şirketin düzenleyip vergi dairesine verdiği 1993 takvim yılı bilançosunun aktif tablosunda bulunan … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketinden olan alacakların, ticaret mahkemesince bu şirketlerin iflasına karar verilmiş olması nedeniyle sadece kağıt üzerinde görünen alacak mahiyetinde olduğu, davacı şirket açısından aktif varlık olarak ele alınmasının mümkün olmadığı, yasa gereği değersiz hale geldiği, şirketin 1993 yılı defterleri üzerinde yapılan incelemede faaliyeti olmadığının anlaşıldığı, iki şirketten olan alacağı dışında kalan … lira üzerinden % 1,5 oranında net aktif vergisi alınabileceği, bulunan tutar asgari haddin altında kaldığından 10 milyon lira olarak aranabileceği, kaçakçılık cezası yerine kusur cezası kesilmesi gerektiği gerekçesi ile net aktif vergisini 10 milyon lira üzerinden kusur cezalı olarak değiştirmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 11.6.1998 günlü, E:1997/3518, K:1998/2294 sayılı kararıyla; davacı şirket tarafından idareye verilen 31.12.1993 tarihli bilançonun aktifinde değersiz hale gelen alacak bulunmadığı, net aktif vergisinin konusunu, 1993 dönemi sonu itibarıyla düzenlenen bilançoda yer alan net aktiflerin oluşturacağı, bilançonun verildiği tarihten sonra borçluların iflasına karar verilmiş olması gibi bir değişikliğin, net aktif vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirket bakımından net aktif vergisi matrahının hesabını değiştirmesinin mümkün olmadığı, mahkemece, bu şirketlerin iflasına karar verilmiş olması nedeniyle davacı şirket açısından aktif varlık olarak ele alınamayacağı gerekçesiyle tarhiyatın değiştirilmesi yolunda verilen kararda yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe ile direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, 3986 sayılı Yasanın 5 inci maddesi gereğince yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Net aktif vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirketin idareye verdiği 31.12.1993 tarihli bilançosu dikkate alınarak net aktif vergisi matrahın saptanış şekli 3986 sayılı Yasanın 5 inci maddesi ile 1 nolu Net Aktif Vergisi Genel Tebliğine aykırılık içermediğinden ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Net aktif vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirket adına salınan net aktif vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davanın kısmen kabulü ile matrahın azaltılması, cezanın kusura çevirilmesi suretiyle değiştirilmesi yolundaki ısrar kararı temyiz edilmiştir.
3986 sayılı Yasanın 5 inci maddenin (a) bendinde, net aktif vergisinin konusunu, bilanço esasına göre defter tutmak mecburiyetinde bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 1993 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla düzenledikleri bilançolarında yer alan net aktiflerin oluşturması kabul edilmiş, aynı Yasanın 6 ncı maddesinde, net aktif vergisinin, bilanço esasına tabi olan mükelleflerin bilançolarının aktifinde yer alan varlıkların net değeri üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, varlıkların net değerinin ise, Vergi Usul Kanununa göre değerlenmiş varlıkların değerinden, sadece aynı Kanuna göre ayrılmış amortisman ve karşılıkların indirilmesi sonucu bulunan değer olduğu açıklanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu ve bu alacakların, değersiz hale girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve kayıtlı kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri kurala bağlanmıştır.
Borçlu şirketlerin iflasına karar verilmesi halinde iflasın kapanmasına kadar izlenecek yargısal süreç sonunda alacaklıya aciz vesikazı verilmedikçe, söz konusu alacağın, 213 sayılı Yasanın 322 nci maddesinde öngörülen anlamda değersiz alacak niteliği kazandığından söz edilemez.
Davacı şirketin alacaklı olduğu şirketlerden … Anonim Şirketinin 26.11.1993 tarihinde iflasına karar verildiği, bu kararın bilanço tarihinde kesinleşmediği, … Anonim Şirketinin iflasına ise 11.2.1994 tarihinde karar verilmiş olması nedeniyle bilançonun aktifinde yer alan adı geçen şirketlerden olan alacakların, kazai bir hüküm veya kanaat vergici bir vesikaya göre tahsiline imkan kalmamış değersiz alacak olduğu sonucuna ulaşılamaz.
Diğer taraftan, söz konusu alacaklar için pasifte şüpheli alacak karşılığı da ayırılamadığından, tarhiyatın değiştirilmesi yolundaki kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 25.6.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, tarhiyatın kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.