Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/380 E. 1999/316 K. 14.05.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/380 E.  ,  1999/316 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/380
Karar No: 1999/316

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İstemin Özeti: Arazisini; kira bedelinin bir kısmının araziden çıkarılan mıcırdan 2000 m3 pay almak üzere ödenmesi öngörülen sözleşme ile kiraya veren ortaklığın mıcırın satışı nedeniyle fatura düzenlemedikleri ve katma değer vergisini beyan dışı bıraktıkları saptanarak, adlarına 1991 yılı için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: …sayılı kararıyla tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 24.3.1998 günlü ve E:1997/1392, K:1998/1162 sayılı kararıyla; yükümlülere ait arazi, bina ve tesislerin bir şirkete 1987 yılında noterden onaylı kira sözleşmesi ile aylık 2750 m3 mıcır kira bedeli üzerinden kiraya verildiği, yapılan inceleme sonucunda yükümlülerin kira karşılığı olarak 1991 yılında kiracı şirketten aylık 2000 m3 mıcır aldıkları, tarhiyatın; söz konusu mıcırı ortaklık adına fatura düzenlenmeksizin kiracı şirket adına düzenlenen faturalarla satarak satış bedeli üzerinden tahsil ettikleri katma değer vergisini beyan etmediklerinin saptanması nedeniyle uygulandığı, inceleme raporuna ekli ifade tutanaklarında kiracı şirket vekili ve yükümlülerin, kiralanan arazilerin bir kısmının yakınından doğalgaz geçmesi nedeniyle kapatıldığı, makina ve tesisatın kullanılmaması nedeniyle sözleşmede belirlenen 2000 m3 mıcırın verilemediği, 1989 yılında kira karşılığı olarak aylık … lira nakit ödeme yapıldığı ve 1992 yılı sonuna kadar bu tutarın değişmediği, noterde yapılmış kira sözleşmesini kendi aralarında anlaşarak değiştirmek suretiyle mıcır verme şartını kaldırdıklarını ifade ettikleri, aynı konuyla ilgili ifadesine başvurulan kiracı şirkette patlayıcı maddeler sorumlusu olarak çalışan kişi ile yükümlülerin ortak olduğu anonim şirkette kepçe operatörü olarak çalışan kişinin ise, yukarıdaki ifadelerin aksine sözleşmede öngörüldüğü şekliyle aylık 2000 m3 mıcır teslim edilerek kira bedelinin ödendiğini belirttikleri, bu ifadelerin değerlendirilmesinden, kira sözleşmesi ile başlangıçta 2750 m3 mıcırın kira bedeli olarak belirlendiği, ancak kiralanan arazinin bir kısmının kullanılmaması nedeniyle bu miktar üzerinden ödeme yapılmadığının anlaşıldığı, her ne kadar yükümlüler ifadelerinde kira bedeli olarak sadece aylık … lira aldıklarını belirtmişlerse de, inceleme raporunda yer alan defter kayıtlarına ilişkin tespitlerde ilgi yılda 1 m3 mıcırın maliyet bedeli esas alınarak 2000 m3 mıcır bedelinin 1987 yılından 1992 yılı sonuna kadar kira bedelinde hiç artış olmadan aylık … lira olarak ödendiğinin ifade edilmesinin iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve normal sayılmayacak bir durum olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinin son fıkrası uyarınca özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı, bu durumda, kira sözleşmesi ifadeler ve olağan piyasa koşulları gözönüne alındığında, inceleme raporunda yükümlü lehine davranılarak 2000 m3 mıcır bedelinin aylık kira bedeli olarak kabulü suretiyle bunun üzerinden hesaplama yapılmasının yerinde olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; olayda, kiracı şirkete ait defterler ile muhtasar beyannamelerin inceleme elemanı tarafından incelenmesinden aylık … lira kira ödemesi yapıldığı, 21.2.1989 tarihli anlaşmadan, 1987 tarihli sözleşme ile kiraya verilen arazilerden bir kısmının kullanılamaması nedeniyle, sadece bir parsele ilişkin olarak ayda … lira ödeme yapılmak üzere değiştirildiğinin anlaşıldığı, bu kira bedeli dışında açıktan başkaca bir ödemede bulunulduğu veya davacı tarafından mıcır satılıp kazanç elde edildiğine ilişkin yapılmış herhangi bir tespit bulunmamasına rağmen patlayıcı madde sorumlusu olarak görev yapan bir şahsın soyut ifadesine dayalı olarak yapılan hesaplamalar sonucu matrah tespit edildiği, belli bir döneme ait katma değer vergisi matrahının resen takdir yoluyla saptanabilmesi için gerçek duruma ulaşılmasının esas ilke olduğu, katma değer vergisine tabi bir teslim veya hizmet bedelinin bulunduğunun somut olarak tespit edilmesi gerektiği, böyle bir tespite dayanmayan matrah üzerinden yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi idaresince temyiz edilmiş ve inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen ısrar kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Arazisini; kiranın bir kısmının, kiracının araziden çıkaracağı mıcırdan pay almak üzere kiraya veren ve mıcır satış hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı saptanan ortaklık adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin kaldırılması yolundaki ısrar kararı vergi idaresince temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134 üncü maddesinde vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmıştır. Bu amaç vergilendirmenin, hukuka uygun ve somut tespitlere dayanılarak yapılmasını gerektirmektedir.
Bu kural karşısında; kira bedelinin ayın olarak ödenmesi gereken kısmının ortaklığa teslim edildiğinin ve mıcırın, davacı ortaklık tarafından satıldığının somut olarak tespiti zorunludur.
Dava konusu tarhiyat; kiracı şirket nezdinde çalışan iki şahsın ifadesine dayandırılmıştır. Bu ifadelerde belirsizlik bulunduğu gibi kira başlangıcı olan 1987 yılında kiracıya teslim edilen arazinin büyük bir kısmından doğalgaz geçmesi nedeniyle mıcır çıkarılan sahanın daraldığı ve taraflarca kira sözleşmesinin gözden geçirilerek değiştirildiği, yeni koşullarda kiralayana kira parasının ayın olarak ödenen kısmı yönünden ve miktar itibarıyla yapılmış bir tespit de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda aynen ödemeye ilişkin teslimin yapıldığı ve söz konusu mıcırın davacı tarafından satıldığı varsayılarak uygulanan tarhiyatın kaldırılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 28.5.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Israr kararının; Danıştay Onbirinci Dairesinin K:1998/1162 sayılı bozma kararı esasları doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.

XX – K A R Ş I O Y
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre vergiyi doğuran olay, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan mal ve hizmet teslimidir. Yasanın 8 inci maddesine göre ise verginin mükellefi, bu nitelikteki teslimi yapanlardır.
Olayda tarhiyatın, işletmeye dahil bir gayrimenkulün kiraya verilmesi karşılığında alınan bedelin beyan edilmemesi nedeniyle değil, kira karşılığında alınan mıcırın satıldığı halde fatura kesilmediği ve katma değer vergisi ödenmemesi nedeniyle, kiralayan adına yapıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa mıcırın bu şirket tarafından satılmadığı, bilakis satışın kiracının faturası kullanılarak yapıldığı anlaşıldığından olayda verginin mükellefi; kiralayan davacı şirket değil, ancak kiracı durumundaki firma olabilir.
Mükellef olmayan kişi adına yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığından, ısrar kararı sonucu itibarıyla yerinde görülmektedir.
Temyiz isteğinin bu gerekçe ile reddi gerekeceği görüşüyle karara katılmıyorum.