Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/345 E. 1999/140 K. 26.02.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/345 E.  ,  1999/140 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/345
Karar No: 1999/140

Temyiz Edenler: 1- …
2- Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı
Vekilleri: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: “Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında” 4 No’lu Genel Tebliğ’in avukatların da beyanname imzalatma mecburiyeti kapsamına alınmalarına ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 6.5.1998 günlü, E:1997/3520, K:1998/1826 sayılı kararıyla; (4) sıra nolu Genel Tebliğin, aynı konudaki (1), (2) ve (3) sıra numaralı Genel Tebliğleri yürürlükten kaldırdığı, Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca, vergi beyannamelerinin meslek mensupları tarafından imzalanması mecburiyetini yeni usul ve esaslara bağladığı, beyannamelerin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca imzalanması mecburiyeti getirme yetkisinin Kanunla Maliye Bakanlığına verildiği, Bakanlığın bu yetkisini kullanırken mükellef guruplarının bir önceki yıl gayrısafi hasılat ve satış tutarına göre tespitinde Kanuna ve Anayasanın kanunlar önünde eşitlik ilkesine aykırılık bulunmadığı, avukatların da dava konusu Genel Tebliğde belirtilen hadleri aşmaları halinde diğer mükellefler gibi beyanname imzalatma kapsamına alınmalarında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Karar, davacılar tarafından temyiz edilmiş, serbest meslek faaliyetini sürdüren bir avukatın kendi beyannamesini hazırlayıp beyan edecek bilgi birikimine sahip olduğu, bu düzenlemenin uygulamada bazı aksaklıklara sebep olacağı, belli ciroya ulaşan avukatlar ile diğer avukatlar arasında ve avukatlarla noterler arasında ayırım yarattığı, düzenlemenin tutarlı bir ölçüye dayanmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar anılan daire kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay Dördüncü Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Danıştay Dördüncü Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
“Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce imzalanması hakkında” (4) nolu Genel Tebliğin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki Danıştay Dördüncü Daire kararı temyiz edilmiştir.
Davaya konu yapılan düzenleme, Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesine dayanmaktadır. Sözü geçen maddenin 1 inci fıkrasında, Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki alınmış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya yetkili kılınmıştır.
Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce imzalanması hakkında (4) nolu Genel Tebliğin (II/A) işaretli ayrımında, 1998 yılına ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış meslek mensuplarına imzalatmak zorunda tutulan mükellefler belirlenirken iki ölçüt kullanılmıştır. Söz konusu ölçütler, kurumlar vergisi veya ticari, zirai ve mesleki kazanç nedeniyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmak ve 1997 yılı aktif toplamı 200 milyar ve net satışlar toplamı 400 milyar lirayı aşmamaktır. Tebliğin (II/B) ayırımında, ikinci sınıf tacirlerden alım-satım veya imalat yapanlar ile işletme hesabı esasına göre defter tutan zirai kazanç sahipleri önceki yıl satışlarının tutarı veya yıllık hasılatları 7 milyar lirayı, alım, satım, imalat dışında iş yapan ticari kazanç sahiplerinden önceki yıl gayrısafi hasılatı 3,5 milyar lirayı, serbest meslek faaliyetinde bulunanlardan ise önceki yıl gayrısafi hasılatı 5 milyar lirayı aşmayanlar ile bu hadlere bakılmaksızın noterler beyanname imzalatma zorunluluğu dışında bırakılmıştır.
Davacılar, bir önceki yıl gayrısafi hasılatı 5 milyar lirayı aşan avukatların beyannamelerini meslek mensuplarına tasdik ettirmek zorunda bırakılmalarının hukuka uygun düşmediğini, mesleki itibarlarının zedelendiğini, asgari mesleki yeterliklerinden dolayı bu kapsam dışında bırakılmaları gerektiğini ileri sürerek dava açmışlardır.
213 sayılı Yasanın mükerrer 227 nci maddesinin 1 inci fıkrasında; beyanname imzalatma zorunluluğunun beyanname türleri, mükellef grupları ve faaliyet konularına göre ayrı ayrı uygulatmaya yetkili kılınan Maliye Bakanlığınca (4) sayılı Tebliğin (II/A) işaretli ayırımında kullanılan ölçüler ve yapılan ayırım yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Tebliğin (II/B) ayırımında noterlerin hasılat haddi ile sınırlanmaksızın kapsam dışında bırakılmalarının ise bu meslek grubunun faaliyetin yürütülmesi sırasında uyguladığı kayıt düzeninden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Ayrıca bu düzenleme ile getirilen zorunluluğun gerçekte vergi idaresi gözetilerek getirildiği, meslek mensupları tarafından onaylanan belgeleri, onayın kapsamıyla sınırlı olarak incelenmiş sayan ve meslek mensuplarının, mükellefler tarafından kendilerine ibraz edilen belgelerin, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile genel muhasebe kurullarına uygun ve doğru olarak yasal süre içinde kanuni defterlere kaydedilmesinden ve mali toblolara aktarılmasından sorumlu olduklarına ilişkin Tebliğin IV işaretli ayrımının 3 üncü bölümünden anlaşılmaktadır.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dava konusu Genel Tebliğin serbest meslek sahibi avukatları ilgilendiren kısmının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddine, 26.2.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinin uyuşmazlık konusu ile ilgili 1 inci fıkrasında Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef gurupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya yetkili kılınmış ise de; bu yetki, imza mecburiyetini, beyanname çeşitleri, mükellef gurupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatabilme ile sınırlıdır.
“Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Müşavirlerce İmzalanması Hakkında 4 Nolu Genel Tebliğ”in dava konusu olan ve avukatlarında beyannamelerini yukarıda sayılan meslek mensuplarına imzalatmaları mecburiyeti kapsamına alınmalarına ilişkin bulunan düzenleme ile ise, serbest meslek kazancı sahibi olarak bir mükellef gurubu oluşturan avukatlar kendi mükellef gurupları içinde, “önceki yıl gayrisafi hasılatı belli bir miktarı aşanlar ve aşmayanlar” biçiminde ayırıma tabi tutulmak suretiyle bir bölümünün beyannamelerini 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış kişilere de imzalatma mecburiyetine tabi tutulmasına karşın diğer bölümünün bu mecburiyete tabi tutulmamış olması, Maliye Bakanlığına yetki tanıyan ve yukarıda değinilen mükerrer 227 nci maddenin bir mükellef gurubunu kendi içinde ayırıma tabi tutarak da düzenleme yapabilmesine olanak tanımaması nedeniyle kanuna aykırılık oluşturmuştur.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne ve dava konusu tebliğ hükmünün iptaline karar verilmesi gerektiği görüşü ile karara katılmıyoruz.

XX – K A R Ş I O Y
Temyiz başvurusu, “Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması” Hakkında 4 seri nolu Genel Tebliğin avukatların da beyanname imzalatma mecburiyeti kapsamına alınmasına dair kısmının iptali istemiyle açılan davayı reddeden Danıştay Dördüncü Dairesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununa 4008 sayılı Kanunla eklenen ve dava konusu Genel Tebliğin yasal dayanağını oluşturan mükerrer 227 nci maddede, vergi beyannamelerinin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından imzalanma mecburiyeti getirme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Amacı, mükelleflerin vergi ile ilgili işlemlerinin önceden incelenmesi suretiyle vergi güvenliğinin sağlanması olan bu düzenlemeyle, Maliye Bakanlığının vergi denetim elemanlarına ait olan vergi incelemesi yapma görev ve yetkisi kamu görevi yapan anılan meslek mensuplarına amaçla sınırlı olarak verilebilmektedir. Başka deyişle; bu meslek mensuplarınca yapılan görev ve kullanılan yetki, gerçekte vergi incelemesi görevi ve inceleme elemanı yetkisidir. Öte yandan; Vergi Usul Kanununun vergi incelemesi ile ilgili düzenlemelerinde de, incelemenin mükellefe mali külfet getirmemesi esası benimsenmiştir.
Böyle olunca; Mükerrer 227 nci maddede Maliye Bakanlığına verilen düzenleme yetkisinin, bu esasa uygun kullanılması, yapılan düzenlemenin hukuka uygun olabilmesi için gereklidir. Oysa; dava konusu düzenlemede bu husus gözetilmemiştir. Düzenleme bu yönüyle hukuka aykırıdır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ve aksi yolda verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara karşıyım.