Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/294 E. 1999/141 K. 26.02.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/294 E.  ,  1999/141 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/294
Karar No: 1999/141

Temyiz Eden: … Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanlığı
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında (4) No’lu Genel Tebliğin iptali istemiyle …Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanlığı dava açmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 6.5.1998 günlü, E:1997/4249, K:1998/1816 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinin verdiği yetkiye göre beyannamelerin meslek mensuplarınca imzalanması mecburiyetinin getirilmesinde Kanuna aykırı bir yön bulunmadığı, maddede beyannamelerin serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerce de imzalanması öngörüldüğünden, yeminli mali müşavirlerin yetki alanına girildiğinden bahsedilemeyeceği, Tebliğin (IV) numaralı bölümünde, bu alanda çalışıyor olması nedeniyle meslek mensubunun sahip olması gereken veya sahip olduğu kabul edilen bilgi ve tecrübeye göre sorumluluklarının değerlendirilip, düzenlenmesinde, mükerrer 227 nci maddede belirtilen sorumlulukları aşan bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiş, daha önce iptal edilen 1, 2 ve 3 nolu tebliğlerle aynı doğrultuda olan dava konusu 4 nolu tebliğin de aynı gerekçelerle iptal edilmesi gerektiği, düzenlemenin 3568 sayılı yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar anılan daire kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay Dördüncü Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
“Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında” (4) nolu Genel Tebliğin, beyanname imzalatma keyfiyetini zorunlu hale getirdiği ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin yetkilerinin, yeminli mali müşavirlerin yetki alanına taşırıldığı ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davayı reddeden Danıştay Dördüncü Dairesinin 6.5.1998 günlü, E:1997/4249, K:1998/1816 sayılı kararı temyiz edilmiştir.
Davaya konu yapılan düzenleme, Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesine dayanmaktadır. Sözü geçen maddenin 1 inci fıkrasında, Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya yetkili kılınmıştır.
Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında (4) nolu Genel Tebliğin (II/A) işaretli ayrımında, 1998 yılına ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış meslek mensuplarına imzalatmak zorunda tutulan mükellefler belirlenirken iki ölçüt kullanılmıştır. Söz konusu ölçütler, kurumlar vergisi veya ticari, zirai ve mesleki kazanç nedeniyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmak ve 1997 yılı aktif toplamı 200 milyar ve net satışlar toplamı 400 milyar lirayı aşmamaktır. Tebliğin (II/B) ayırımında, ikinci sınıf tacirlerden alım-satım veya imalat yapanlar ile işletme hesabı esasına göre defter tutan zirai kazanç sahipleri önceki yıl satışlarının tutarı veya yıllık hasılatları 7 milyar lirayı, alım, satım, imalat dışında iş yapan ticari kazanç sahiplerinden önceki yıl gayrısafi hasılatı 3,5 milyar lirayı, serbest meslek faaliyetinde bulunanlardan ise önceki yıl gayrısafi hasılatı 5 milyar lirayı aşmayanlar ile bu hadlere bakılmaksızın noterler beyanname imzalatma zorunluluğu dışında bırakılmıştır.
Davacı, dava konusu Genel Tebliğin dayanağı olan Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinde, serbest muhasebeci mali müşavirler ile sözleşme imzalayan mükelleflerin beyannamelerinin bu meslek mensubu tarafından da imzalanması zorunluluğunu ifade ettiği ve bu imzanın defterlerin meslek mensubu tarafından tutulduğunu ve beyannamelerin yine onun tarafından imzalandığını tevsik etmekten başka bir anlam taşımadığını, ancak bir meslek mensubu ile sözleşmesi olmayan, defter tutma ve beyanname imzalama işini kendisi yapan veya yanında çalıştırdığı elemanına yaptıran mükelleflerin beyannamelerini ayrıca serbest muhasebeci mali müşavire imzalatmak zorunda bırakıldığını, bunun vergi incelemesi anlamına geleceğini, Vergi Usul Kanununun 134 ve 135 inci maddelerine göre serbest muhasebeci mali müşavirlerin böyle bir yetkisi bulunmadığını, yeminli mali müşavirlerin yetki alanının daraltıldığını ileri sürerek dava açmıştır.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 227 nci maddesinin verdiği yetkiye göre beyannamelerin meslek mensuplarınca imzalanması mecburiyetinin getirilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Zira maddede beyannamelerin serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanması öngörülmüştür.
Tebliğin IV işaretli bölümünde, mükelleflerin beyannamelerinin, defterlerini tutan, bilanço ve kar-zarar tablosunu düzenleyen meslek mensuplarının imzalaması halinde uyulacak usul ve esaslarla, yanlız beyanname imzalanması halinde uyulacak esaslar belirlenmiştir.
Meslek mensuplarının ücret tarifelerinin de bu esasa göre düzenlendiği anlaşılmaktadır. (VI) numaralı bölümde defter tutma ücretinin beyanname imzalama ücretini de kapsadığı belirtildiğinden, ancak defter tutanların beyanname imzalayacakları sonucuna ulaşmak mümkün görülmemiştir.
Meslek mensuplarının sorumluluklarının çalıştıkları alanlara göre sahip olması gereken veya sahip oldukları kabul edilen bilgi ve tecrübeye göre değerlendirilip, düzenlenmesinde mükerrer 227 nci maddede belirtilen sorumlulukları aşan bir yön bulunmamaktadır.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dava konusu Genel Tebliğin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddine, 26.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.