Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/141 E. 1999/208 K. 16.04.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/141 E.  ,  1999/208 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/141
Karar No: 1999/208

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: 1- Maliye Bakanlığı
2- Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı

İstemin Özeti: 17.4.1996 günlü ve 22614 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 53 seri sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (IV) işaretli bölümünün iptali ve ihtirazi kayıtla verilen 1995 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden yapılan fazla tahakkukun ret ve iadesi istenmiştir.
Davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 14.11.1997 günlü ve E:1996/2215, K:1997/4312 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 111 inci maddesi uyarınca, talih oyunları salonları işletmecilerinin her ay maddede yazılı miktarlarda asgari vergi ödemeleri, bir önceki yılda tahakkuk eden bu vergilerin, yıllık beyanname üzerinden bu faaliyete ilişkin olarak tahakkuk eden vergiden mahsubu, beyan edilen verginin asgari vergiden az olması halinde ise ödenmiş olan asgari verginin ret ve iade edilmeyerek mükelleflerin bu faaliyete ilişkin nihai vergisi olmasının öngörüldüğü, maddenin uygulanma esaslarının, 12.7.1995 günlü ve 22341 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 52 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklandığı, Tebliğin “3 –Asgari Verginin Yıllık Beyanname ile Beyan Edilen Gelir veya Kurumlar Vergisinden Mahsubu” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının son cümlesinde, gelir veya kurumlar vergisinin talih oyunları salonları işletmeciliği faaliyetine ilişkin kısmının ilgili yılda bu salonlardan sağlanan hasılatın toplam hasılat içindeki payına göre hesaplanacağı şeklinde düzenleme yapıldığı, dava konusu düzenleme ile bu cümlenin, gelir veya kurumlar vergisinin talih oyunları işletmeciliği faaliyetine ilişkin kısmının ilgili yılda talih oyunları salonlarından sağlanan kazancın toplam kazanç içindeki payına göre hesaplanacağı şeklinde değiştirildiği, davacının bu cümlenin mükerrer 111 inci maddeye aykırı olduğu iddiasıyla dava açtığı, gelir vergisi ve kurumlar vergisinin kazanç üzerinden alınan vergiler olduğu, asgari verginin mahsubu esnasında da, mükelleflerin başka faaliyetlerinin bulunması halinde, mahsubun sadece talih oyunları salonlarından sağlanan kazancın toplam kazanç içindeki payına göre yapılması gerektiği, 52 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde hasılat kullanılarak yapılan düzenlemenin, dava konusu Genel Tebliğle düzeltildiği, davacının mükerrer 111 inci maddenin 4 üncü fıkrasında hasılat esasının kanuni ölçü olarak getirildiğini ve kurumlar vergisinin asgari vergiden mahsubu esnasında bu ölçünün esas alınması gerektiğini ileri sürdüğü, söz konusu fıkradaki düzenlemenin geçici vergiye ilişkin olduğu, bu farklılığın geçici vergi ve asgari verginin yapılarının farklı olmasından kaynaklandığı, geçici verginin tahakkuku tarihinde hesabı mümkün bir kazanç bulunmadığından hasılat esasının kullanılmasının zorunlu olduğu, asgari verginin gelir ve kurumlar vergisinden mahsubu sırasında kazanç belli olduğundan hasılat esasının kullanılmasına gerek bulunmadığı, nitekim davacı kurumun, talih oyunları salonları işletmeciliğinden elde ettiği kazancı “sıfır” olmasına rağmen, hasılat esası kullanıldığında asgari verginin diğer faaliyetleri nedeniyle ödeyeceği kurumlar vergisinden mahsup edilebilecek olmasının, iddianın, maddenin düzenleniş biçimine ve söz konusu faaliyetten kesin olarak asgari bir vergi alınması yolundaki amacına aykırı bulunduğunu göstermeye yeterli sayıldığı, bu durumda, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların dava konusu düzenlemenin iptalini ve ihtirazi kayıtla beyan edilen verginin kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Karar, yükümlü kurum tarafından temyiz edilmiş ve düzenlemenin 193 sayılı Yasanın mükerrer 111 inci maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay Dördüncü Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Danıştay Dördüncü Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
17.4.1996 günlü ve 22614 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 53 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin IV işaretli bölümünün iptali ve ihtirazi kayıtla verilen 1995 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden yapılan fazla tahakkukun ret ve iadesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki Danıştay Dördüncü Daire kararı temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 111 inci maddesinde, Turizmi Teşvik Kanununa göre talih oyunları salonları işletmeciliği yapan gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahiplerinin; cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere yasada gösterilen şekilde hesaplanacak tutarda asgari vergi ödemeleri öngörülmüş, bir önceki yıl içinde tahakkuk eden bu vergilerin, yıllık beyanname üzerinden bu faaliyete ilişkin olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi, mahsup edilemeyen vergilerin mükelleflere ret ve iade edilmemesi kurala bağlanmıştır. Maddenin sondan bir önceki fıkrasında, talih oyunları işletmeciliği yapan kurumlar vergisi mükelleflerinin de bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde asgari vergi ödemeleri öngörülmüş, son fıkrada bu uygulamanın usul ve esaslarının Maliye Bakanlığınca tayin ve tespit olunacağı belirtilmiştir.
Yasanın Maliye Bakanlığına tanıdığı düzenleme yetkisi uyarınca, yayımlanan 52 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile uygulamaya ilişkin düzenlemeler yapılmış, Tebliğin 3 işaretli bölümünde, aylık dönemler itibarıyla tahakkuk ettirilen asgari vergilerin, talih oyunları salonları faaliyetinden sağlanan kazanca isabet eden kazanç üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edileceği, gelir veya kurumlar vergisinin bu faaliyete ilişkin kısmının, ilgili yılda talih oyunları salonlarından sağlanan hasılatın toplam hasılat içindeki payına göre hesaplanacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemeden sonra yayımlanan 53 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile 52 sayılı Genel Tebliğde belirtilen “hasılat” kavramı “kazanç” olarak değiştirilmiştir.
Davacı, bu yeni düzenlemenin, 193 sayılı Yasanın mükerrer 111 inci maddesine aykırı olduğunu, asgari verginin talih oyunları salonları işletmeciliğinden elde edilen hasılatın, diğer faaliyetler nedeniyle sağlanan toplam hasılat içindeki oranı dikkate alınarak kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmesi gerektiği iddiaları ile dava açmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde açıkca belirtildiği gibi, kurumlar vergisi, safi kurum kazancı üzerinden alınan bir vergidir. Mükelleflerin talih oyunları salonları işletmeciliği faaliyetinden başka faaliyetlerinin de bulunması halinde yapılacak mahsubun, sadece talih oyunları salonlarından elde edilen kazancın toplam kazanç içindeki payına göre yapılması da açıklanan madde hükmünün gereğidir. Sözü edilen faaliyete ilişkin bir kazanç bulunmaması halinde asgari verginin mahsubedilebileceği bir kazanç da
bulunmayacaktır. Başka bir deyişle, talih oyunları salonları faaliyeti nedeniyle ödenen asgari vergi ancak, bu faaliyete ilişkin kazanca ait gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Beyannamede başka faaliyetlerden sağlanan kazancın bulunması, ödenen asgari verginin bu kazanca ait gelir veya kurumlar vergisinden mahsubuna olanak vermez. Aksi bir düşünce belli bir faaliyet için yine o faaliyete ilişkin kazanca ait vergiden daha sonra mahsup edilmek üzere alınmış bir verginin, başka faaliyete ait kazancın vergisinden mahsup edilmesi gibi bir durum ortaya çıkaracağından,53 sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin iptali ve fazla tahakkuk ettirildiği belirtilen vergi tutarının ret ve iadesi istemiyle açılan davanın reddinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 16.4.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.