Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/14 E. 1999/87 K. 12.02.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/14 E.  ,  1999/87 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/14
Karar No: 1999/87

Temyiz Eden: …
Vekili: …
Karşı Taraf: Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Otomobil üreticisi bir firmanın ana bayii olarak ticari faaliyette bulunan davacı adına, 1992 takvim yılında beyan ettiği gayrısafi kazancın ortalama kar haddine göre beyanı gereken gayrısafi kazançtan düşük bulunması nedeniyle ikmalen gelir vergisi ve geçici vergi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 111 inci maddesi ile getirilen düzenlemenin bir vergi güvenlik sistemi olduğu, oto alım satımında % 10 kar haddinin geçerli olduğu ancak, bayilerin kar marjının ilgili Bakanlıkça belirlendiği ve bunun üzerinde satış yapılamadığı, gayrısafi kazançta görülen düşüklük hakkında yükümlü tarafından izahat yapılmaması üzerine, … Anonim Şirketinin bayilerin kar marjının % 7.31 olduğunu belirten yazısına dayanılarak tarhiyatın, söz konusu kar oranı uygulanmak suretiyle bulunan fark üzerinden yapıldığı, amillerince verilen fiyatın üstünde satış yapması mümkün olmayan bayinin belirlenen bu oranın altında satış yapmasının düşünülemeyeceği, gelir vergisinde isabetsizlik bulunmadığı, 193 sayılı Yasada ikmalen veya resen yapılacak tarhiyatlarda geçici vergi salınacağına ilişkin bir hükme yer verilmediği gerekçesiyle davanın gelir vergisine ilişkin kısmını reddetmiş, geçici vergiyi kaldırmıştır.
Karara karşı yaptığı temyiz istemi reddedilen yükümlünün karar düzeltme istemini kabul eden Danıştay Üçüncü Dairesi, 2.7.1997 günlü ve E:1996/4310, K:1997/2777 sayılı kararıyla; 193 sayılı Yasanın 111 inci maddesi uyarınca tarhiyat yapılabilmesi için beyan edilen gayrısafi kazançtaki düşüklüğün izah edilmemesi veya izahın yeterli görülmemesi gerektiği, davacı tarafından izaha davet yazısına cevap verilmemiş ise de, karar düzeltme istemine ilişkin dilekçede satışların tamamının gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine ve faturalı olarak yapıldığı, faturaların, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun fatura nizamına ilişkin hükümlerine uygun ve karşıt incelemeye elverişli olduğu iddia edilerek fatura örneklerinin ibraz edildiği, ibraz edilen fatura örneklerinin defter kayıtlarıyla karşılaştırılması suretiyle satışlardan karşıt incelemeye elverişli faturalarla gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yapılmış olanların, ortalama kar hadlerinde düşüklüğü izah nedeni olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tür satışlara ait maliyetin dönem içinde satılan emtianın maliyet bedelinden düşülmesi suretiyle hesaplama yapılarak ve davacının beyan ettiği gayrısafi kazançla mukayese edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davanın reddinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; karar düzeltme safhasında ibraz edilen faturaların Danıştay Üçüncü Dairesince kabul edilebilmesi için dava ve temyiz safhasında sunulmamasının haklı ve inandırıcı nedenlere dayandığının davacı tarafından açıklanması ve bu durumun belgelenmesi gerektiği, temyiz incelemesi ile mahkeme kararının hukuka uygun olup olmadığının, karar düzeltme safhasında ise düzeltme istemine konu Danıştay kararında düzeltme nedeni bulunup bulunmadığının incelenebileceği, bu hususlar dikkate alındığında, mahkemelerince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve tarhiyatın yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Mahkemece, dava ve temyiz aşamalarında mücbir sebep olmaksızın sunulmayan belgelerin, karar düzeltme safhasında dikkate alınarak, bu belgeler incelenmek üzere kararın bozulması üzerine bozma kararına uyulmaksızın verilen ısrar kararının; yargılamanın hangi aşamasında olursa olsun sunulacak bilgi ve belgelerin incelenerek buna göre bir karar verilmesi yargılamanın ana işlevi olduğundan, aksi gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Oto alım satımı ile uğraştığı 1992 yılına ilişkin ortalama kar hadleri cetvelinde, amillerince bildirilen kar oranının uygulanacağı bildirildiği için … A.Ş. nin öngördüğü % 7,31 kar nispeti esas alınarak saptanan matrah farkı üzerinden yükümlü adına salınan gelir vergisinin onanmasına ilişkin kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
… ünvanıyla otomobil üreticisi bir firmanın bayiliğini yapan ve eşinin de ortağı bulunduğu bu faaliyetinden dolayı aile reisi sıfatıyla verdiği 1992 takvim yılına ilişkin beyannamesinde gösterdiği gayrısafi kazanç, ortalama kar hadlerine göre beyanı gerekenden düşük bulunan davacı adına ikmalen salınan gelir vergisine karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun vergilendirme döneminde yürürlükte bulunan 111 inci maddesi ve bu madde uyarınca yürürlüğe konulan 1992 yılında geçerli Ortalama Kar Haddi Cetvelinde otomobil ticareti ile uğraşanlar için ilan edilen kar oranının, üretici firmaların bayii sıfatıyla otomobil satan yükümlüler yönünden de geçerli kabul edilemeyeceği yaklaşımıyla, bayiler için üretici firmaların belirlediği kar oranının aranması öngörülmüştür. Dava konusu tarhiyat, davacının ticaretini yaptığı araçların üreticisi tarafından belirlenen kar oranı esas alınarak yapılmıştır.
Kısmen veya tamamen perakende ticaret yapanların bir takvim yılı içinde sattıkları emtianın maliyet bedeline geçerli kar oranları uygulanarak bulunan gayrısafi kazanç tutarından daha düşük gayrısafi kazanç beyan etmelerine karşın, satışların bir bölümü veya tümünü gelir vergisi ya da kurumlar vergisi yükümlülüğü bulunan gerçek veya tüzel kişilere fatura düzenleyerek yapmış olmaları halinde, bu satışlar yönünden belirlenen gayrisafi kazanç düşüklüğünün haklı nedenlerle açıklandığının kabulü gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden davacının, dava dilekçesinde de yer aldığı üzere, satışlarının tümünün faturalı olduğu, faturalı satışlar dışında elde edilmiş bir kazancı bulunmadığını iddia ettiği, davanın ve temyiz isteminin reddinden sonra yaptığı karar düzeltme başvurusuna ilişik faturalarıyla; faturalı satışlarının, aynı zamanda karşıt incelemeye elverişli olduğunu da ileri sürdüğü ve istemi inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesince bu nedenle karar düzeltme başvurusu kabul edilerek, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının bozulduğu saptanmaktadır.
Yerel mahkeme, karar düzeltme aşamasında sunulan belgelerin hükme ve bozmaya esas alınamayacağı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları belirtilmiş, 21 inci maddesinde, dilekçeler ve savunmalarla birlikte verilmeyen belgelerin, bunların vaktinde ibraz edilmelerine imkan bulunmadığına mahkemece kanaat getirilirse kabul edileceği hükme bağlanmıştır.
İdari yargılama hukukunun genel ilkesi olan “resen araştırma” ilkesi uyarınca yargıç, davanın çözümüne etkisi olacak bütün bilgi ve belgeleri taraflar sunmamış olmasına rağmen davanın her aşamasında kendiliğinden isteyebilecektir. Dilekçe ve savunmayla birlikte verilmeyen belgelerin, idari yargı yerince kabul edilebilmesi için aranan, zamanında sunulmasının mümkün olmadığına kanaat getirilmesi koşulu, maddi olay ve nedenlere ilişkindir. Tarafların; hukuki durumla ilgili belgelerini de iddia ve savunmalarının verilmesi aşamasında sunmakla zorunlu tutulması, gerçeğin saptanmasını güçleştirerek, yargılamanın amacına ulaşmasını engelleyecektir. Bu nedenle, iddianın gerektirdiği bütün incelemeleri kendiliğinden yapması gereken vergi mahkemesince, faturaların yargılamanın ilk aşamasında sunulmadığından bahisle verdiği ısrar hükmü yargılama hukukuna uygun düşmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin, … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin, 2.7.1997 günlü ve K:1997/2777 sayılı bozma kararında belirtilen incelemenin sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 12.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.