Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1998/110 E. 1999/268 K. 30.04.1999 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1998/110 E.  ,  1999/268 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1998/110
Karar No: 1999/268

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Limited Şirketi

İstemin Özeti: Çeşitli tarihlerde yapılan denetimlerde, belge düzenine uymadığı üç kez saptanan davacıya, işyerinin işlemin tebliğ tarihinden başlayarak üç gün kapatılacağı duyurulmuştur. Vergi mahkemesinde dava açan yükümlü, işyeri kapatma cezasına ilişkin işlemin iptalini istemiştir.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; sevk irsaliyesinde emtia miktarının eksik yazıldığı yolundaki tespitin irsaliyenin düzenlenmemiş sayılmasını gerektirmeyeceğinden işyeri kapatma cezası için geçerli tüm unsurların oluşmadığı gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 19.11.1997 günlü, E:1996/4292, K:1997/4052 sayılı kararıyla; olayda işyeri kapatma cezası uygulamasına neden olan tespitlerden biri üzerine kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı dava açıldığı anlaşıldığından mahkemece bu cezayakarşı açılan dava sonuçlandırılmadan karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü,E: …, K: … sayılı kararıyla; işyeri kapatma cezası için yasada öngörülen belgelerin düzenlenip kullanılmadığının tespiti esas olmakla birlikte bu tespitlerin yasaya uygun olması gerektiği, yasada özel usulsüzlük cezalarının kesinleşmesinin aranmadığı, tespitler üzerine kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı dava açılmamış olmasının bu tespitlerin hukuka uygunluğunun işyeri kapatma cezasına karşı açılan davada incelenmesine engel teşkil etmeyeceği ve bu tespitlerin işyeri kapatma cezası yönünden de kesinleştiğinin kabulünü gerektirmeyeceği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Danıştay 3.Dairesinin 19.11.1997 günlü ve E:1996/4292, K:1997/4052 sayılı bozma kararında yer alan savcılık düşüncemizde yazılı nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile ilk kararında ısrar eden vergi mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1995 yılında üç kez belge düzenine uymadığı yolunda düzenlenen tutanaklara dayanılarak davacının işyerinin kapatılmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı görerek işyeri kapatma cezasını kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununa 3239 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyleeklenen Mükerrer 354 üncü maddenin 1 inci fıkrasında; yetkililerce, 353 üncü maddenin birinci ve ikinci bentlerinde yazılı belgelerin kullanılmadığının veya bulundurulmadığının bir takvim yılı içinde üç ayrı kez tespiti halinde mükelleflerin işyerlerinin, Maliye Bakanlığı kararı ile bir haftaya kadar kapatılabileceği kabul edilmiş, üçüncü fıkrasında ise işyeri kapatma cezasının uygulanabilmesi için birinci fıkrada belirtilen belgelerin kullanılmadığının veya bulundurulmadığının ikinci kez tesbiti üzerine yükümlünün bir yazı ile uyarılması ve tekerrürü halinde işyeri kapatma cezası uygulanacağının duyurulmuş olması önkoşuluna yer verilmiştir.
Belirtilen kural karşısında; yargı yerlerince aynı tespitlere göre kesilen özel usulsüzlük cezasının tespitin yetersizliği nedeniyle kaldırılmış olması hali dışında, belge kullanmama veya bulundurmama eyleminin üç kez tespit edilmesinin işyeri kapatma cezası uygulanmasına yeterli olduğu, bu tutanaklara dayanılarak kesilen özel usulsüzlük cezalarının dava konusu edilip edilmemesinin, işyeri kapatma cezasına herhangi bir etkisinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla aynı eylemler nedeniyle yükümlüler adına özel usulsüzlük cezaları kesilmiş olup da bu cezaların dava konusu edilmediği veya açılan davaların reddedildiği durumlarda, işyeri kapatma cezasına karşı açılan davaların, eylemlerin saptandığı tutanakların bu cezaya dayanak yapılabilecek nitelik taşıyıp taşımadıklarının incelenmesinden sonra sonuçlandırılması gerekmektedir.
İşyeri kapatma cezasına dayanak yapılan tespitlerden 19.12.1995 günlü tutanakla, sevk edilen emtianın irsaliyeye miktar itibarıyla noksan yazıldığı saptanmıştır.
Sevke konu emtianın irsaliyeye miktar itibarıyla noksan yazılması, irsaliyenin düzenlenmemiş sayılmasını gerektirmeyeceği ve bu eylem işyeri kapatma cezasına dayanak alınamayacağından işyeri kapatma cezasının kaldırılması yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 30.4.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Israr kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin K:1997/4052 sayılı kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.

XX – K A R Ş I O Y
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında, bu Kanunla veya Maliye Bakanlığının yetkili kılındığı konularda yaptığı düzenlemelerle kullanma zorunluluğu getirilen belgelerde zorunlu bilgilerin bulunmamasının belgenin hiç düzenlenmemiş sayılmasını gerektireceği; aynı Kanunun 230 uncu maddesinde de faturada düzenleme tarihinin, düzenleyenin adının ve varsa ticaret ünvanı ile iş adresinin, bağlı bulunduğu vergi dairesinin ve hesap numarasının, malın nevi ve miktarının bulunmasının zorunlu olduğu; irsaliyelerde de bu bilgilerin bulunması gerektiği açıklanmıştır.
Bu düzenlemelere göre; malın nevi ve miktarı hakkında bilgi içermeyen sevk irsaliyesinin hiç düzenlenmemiş sayılmasında yasal zorunluluk vardır.
Nitekim; Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 4108 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişik ikinci bendinde de, Kanun koyucu, bu yasal zorunluluktan hareketle, gerçeğe aykırı olarak sevk irsaliyesi düzenlenmesini özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren eylem olarak kabul etmiştir.
Olayda; yoklama sırasında alıcısına sevk edilen emtianın bir kısmının sevk irsaliyesinde yazılı olmadığı tespit edilmiştir. Bu şekilde düzenlenen sevk irsaliyesinin gerçeği ifade etmediğinde kuşku yoktur. Ayrıca; sevk irsaliyesinde yazılı olmayan emtia miktarı için sevk irsaliyesi düzenleme yükümlülüğüne uyulmadığı da açıktır. Yani, bu emtia, sevk irsaliyesi düzenlenmeden sevk edilen emtia niteliğindedir. Dolayısıyla, olayda, sevk irsaliyesi düzenlememe eylemi, söz konusu tespit sebebiyle de gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu düzenlemeler karşısında; emtia miktarı noksan yazılan sevk irsaliyesinin düzenlenmemiş sayılması gerektiğinden ısrar kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.