Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1997/59 E. 1998/303 K. 23.10.1998 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1997/59 E.  ,  1998/303 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1997/59
Karar No: 1998/303

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi

İstemin Özeti: Amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin katma değer vergisinin tamamını bir yılda indirim konusu yapması eleştirilen davacı adına Aralık 1990 dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 18.10.1995 günlü ve E:1995/1568, K:1995/2652 sayılı kararıyla; 26.12.1992 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçede, kaçakçılık cezası miktarı belirtilerek ve cezanın kaldırılması istenerek dava açıldığı, idarenin de savunmasını kaçakçılık cezasına yönelik olarak yaptığı, vergi dairesinin savunmasına verilen cevap dilekçesinden hem katma değer vergisinin hem de kaçakçılık cezasının dava konusu yapıldığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin (d) ve (e) bentleri uyarınca mahkemelerin davayı, dava dilekçesinde belirtilen vergi veya vergi cezasının nevi ve miktarına göre karara bağlamaları gerektiği, dava konusu yapılmayan vergi aslı hakkında da karar verilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava dilekçesinde, dava konusu katma değer vergisinin miktarı belirtilmeksizin sadece kaçakçılık cezası tutarı yazılmış ise de, dilekçenin sonunda haksız tarh edilen cezanın terkininin istendiği, dava konusu vergi ve ceza ihbarnamesi yerine vergi inceleme raporunun tarih ve numarasının yazılmış olması karşısında davacının, vergi ve usul yasalarını yeterince kavrayamadığının anlaşıldığı, teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlarla ilgili katma değer vergisi ödemelerinin üç taksit yerine tamamının bir defada indirim konusu yapılmasının hukuka aykırı olmadığını ileri sürdüğü ancak, cezanın haksızlığı konusunda hiçbir eleştiri getirmeyen davacının amacının, ihbarnamede yazılı katma değer vergisi aslı ile buna bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasını sağlamak olduğu, bu nedenle, davanın, davacının amacı doğrultusunda incelenerek karara bağlanmasında hukuka
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiş ve dava sadece cezaya yönelik olduğu halde, vergi aslı hakkında da hüküm verilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: İnceleme raporuna dayanılarak davacı adına yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davada yalnızca ceza dava konusu yapılmasına rağmen, mahkemece vergi aslı için de hüküm tesis edilmesi yasaya aykırı olduğundan temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: 1990 yılı, Aralık dönemi için yükümlü şirket adına kesilen kaçakçılık cezasının iptali istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesince cezalı tarhiyatın iptali yolunda verilen kararın Danıştay 11. Dairesince temyizen incelenerek bozulması üzerine aynı vergi mahkemesince “Dava dilekçesinde katma değer vergisi tutarı açıkça belirtilmeyip yalnızca kaçakçılık cezası tutarı yazılmış ise de; davanın konusunun K.D.V. ikmalen (kaçakçılık) şeklinde gösterilmesi, tarh edilen cezadan söz edilmesi, dava konusu ihbarnamenin gün ve sayısı yerine vergi inceleme raporunun gün ve sayısının yazılmış olmasının davacının vergi ve usul yasalarını yeterince bilmediğini gösterdiği, davacının amacının kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptal edilmesini sağlamak olduğunun açık olduğu, dava dilekçesinin davacının amacı doğrultusunda incelenerek karara bağlanmasında hata bulunmadığı” gerekçesiyle verilen ısrar kararının davalı idarece temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 Sayılı Yasanın “İdari Davaların Açılması” başlığını taşıyan 3. maddesinin 1/d bendinde vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın, 1/e bendinde ise vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarasının gösterileceği kurala bağlanmış olup, 2577 Sayılı Yasada davacının talep neticesini genişletebileceğine ilişkin herhangi bir kurala yer verilmemiştir.
Dava dilekçesinde davanın konusu olarak: “davanın ilgili, olduğu ceza: …_ lira tutarında kaçakçılık cezası” olarak belirtilmiş, tebliğ edilen ihbarnamenin gün ve sayısı yerine vergi inceleme raporunun gün ve sayısı yazılmış, katma değer vergisi ve tutarından söz edilmemiş, dilekçenin sonuç bölümünde yalnızca cezanın terkini istenilmiş olduğundan, davalı idarenin kaçakçılık cezasına yönelik savunma dilekçesine verilen cevap dilekçesinde katma değer vergisininde dava konusu edilerek davanın veya istemin genişletilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle vergi mahkemesince davanın yalnızca cezaya ilişkin olarak incelenerek sonuçlandırılması gerekirken vergi aslı hakkında da karar verilmesinde yasal isabet görülmediğinden davalı idare temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesince verilen ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin katma değer vergisinin tamamını bir yılda indirim konusu yapması eleştirilen davacı adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı hem vergi aslı ve hem de ceza yönünden inceleyerek, tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı vergi idaresince temyiz edilmiş; davaya konu yapılmayan vergi aslı hakkında hüküm kurulması ve tarhiyatın kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Davaların Açılması” başlıklı 3 üncü maddesinin (e) bendinde, vergi davalarına ait dava dilekçesinde davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellefin hesap numarasının gösterilmesi öngörülmüştür.
… Vergi Mahkemesinde … gününde kayıt gören dava dilekçesinin başında davanın konusu, “K.D.V. İkmalen (Kaçakçılık)” olarak belirtilmişse de miktar bölümünde sadece kesilen kaçakçılık cezası miktarının yazıldığı, sonuç ve istem bölümünde ise “…haksız olarak tarh edilen kaçakçılık cezasının kaldırılması…” istemine yer verildiği görülmektedir. Dava dilekçesi metninde ise davanın, inceleme raporunda davacının teşvik belgesine bağlı bir yatırımı bulunmadığı belirtildiği için açıldığı anlatımına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari Davaların Açılması” başlıklı 3 üncü maddesinin (e) bendinde, vergi davalarına ait dava dilekçesinde davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarasının gösterilmesi öngörülmüştür.
Gerek dava dilekçesindeki bu anlatım ve davacının son istemi, gerekse 2577 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin (e) bendi karşısında dilekçede yazılı ceza miktarı, dava açma iradesinin, kesilen kaçakçılık cezası yönünden oluştuğunu göstermektedir. Bu durumda davacının istemi aşılarak, davaya konu edilmeyen vergi aslı hakkında da hüküm tesisinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin
… günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, bozma kararı uyarınca yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri için hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 23.10.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler … Vergi Mahkemesinin, … günlü ve E:…, K:…sayılı kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında yerinde ve istemin kabulünü gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenle istemin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.