Vergi Dava Daireleri Kurulu 1997/236 E. , 1998/226 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1997/236
Karar No: 1998/226
Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Kollektif Şirketi
İstemin Özeti: Çeşitli tarihlerde yapılan denetimlerde belge düzenine uymadığı üç kez saptanan davacıya ait işyerinin, işlemin tebliğ tarihinden başlayarak üç gün kapatılacağı duyurulmuştur. Vergi mahkemesinde dava açan yükümlü, işyeri kapatma cezasına ilişkin işlemin iptalini istemiştir.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; işyerinin kapatılmasına dayanak teşkil eden 2.11.1995 tarihli tutanağa istinaden kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan dava karara bağlanmadan uygulanan işyeri kapatma cezasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 18.2.1997 günlü ve E:1996/3458, K:1997/502 sayılı kararıyla; işyeri kapatma cezası uygulanmasına dayanak alınan ilk iki tesbite göre kesilen özel usulsüzlük cezalarının kesinleştiği, üçüncü tespit üzerine kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı ise dava açıldığı anlaşılmış olup, mahkemece bu davanın sonuçlandırılarak sonucuna göre iş bu dava hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle işlemi iptal eden mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; işleme dayanak alınan tespitlerden üçüncüsüne ilişkin özel usulsüzlük cezası kesinleşmeden dava açma süresi içinde işyeri kapatma cezası uygulanmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı şirketin belge düzenine uymadığı gerekçesiyle işyerinin kapatılması işlemine karşı açılan davada, iptal kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Ancak, Vergi Mahkemesince verilen ısrar kararının dayanağı olan hukuki ve yasal nedenler karşısında temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar Mahkeme kararının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinde belirtilen bozma nedenlerine uymayan temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1995 yılında üç kez belge düzenine uymadığı yolunda düzenlenen tutanaklara dayanılarak kurulan davacının işyerinin kapatılmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı görerek işyeri kapatma cezasını kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununa 3239 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle eklenen Mükerrer 354 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; yetkililerce, 353 üncü maddenin 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı belgelerin kullanılmadığının veya bulundurulmadığının bir takvim yılı içinde üç ayrı kez tespiti halinde mükelleflerin işyerlerinin, Maliye Bakanlığı kararı ile bir haftaya kadar kapatılabileceği kabul edilmiş, üçüncü fıkrasında ise işyeri kapatma cezasının uygulanabilmesi için birinci fıkrada belirtilen belgelerin kullanılmadığının veya bulundurulmadığının ikinci kez tesbiti üzerine yükümlünün bir yazı ile uyarılması ve tekerrürü halinde işyeri kapatma cezası uygulanacağının duyurulmuş olması önkoşuluna yer verilmiştir.
Belirtilen kural karşısında; yargı yerlerince aynı tespitlere göre kesilen özel usulsüzlük cezasının tespitin yetersizliği nedeniyle kaldırılmış olması hali dışında, belge kullanmama veya bulundurmama eyleminin üç kez tespit edilmesinin işyeri kapatma cezası uygulanmasına yeterli olduğu, bu tutanaklara dayanılarak kesilen özel usulsüzlük cezalarının dava konusu edilip edilmemesinin, işyeri kapatma cezasına herhangi bir etkisinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla aynı eylemler nedeniyle yükümlüler adına özel usulsüzlük cezaları kesilmiş olup da bu cezaların dava konusu edilmediği veya açılan davaların reddedildiği durumlarda, işyeri kapatma cezasına karşı açılan davaların, eylemlerin saptandığı tutanakların bu cezaya dayanak yapılabilecek nitelik taşıyıp taşımadıklarının incelenmesinden sonra sonuçlandırılması gerekmektedir.
Dosyada bulunan ve işyeri kapatma cezasına dayanak yapılan tespitlerden 5.7.1995 tarihli tespite ilişkin tutanağın şirket ortaklarından …’ın oğlu tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Yükümlü veya yetkili adamının bulunmadığı bir sırada düzenlenen tutanakların Vergi Usul Kanununun 131 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde açıklandığı şekilde polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılmadığı anlaşıldığından, bu tutanakla yapılan tespitin yükümlüyü bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
İşyeri kapatma cezasının kaldırılması yolundaki ısrar kararında bu nedenlerle hukuka aykırılık görülmediğinden, temyiz isteminin reddine, 25.9.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
X – K A R Ş I O Y
Israr kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin K:1997/502 sayılı kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.
XX – K A R Ş I O Y
Dosyada; çeşitli tarihlerde yapılan denetimlerde belge düzenine uymadığı üç kez tespit edilen davacı hakkında alınan işyeri kapatma cezasına dair işlemin, Vergi Mahkemesince, 2.11.1995 günlü tutanakla tespit olunan eylem dolayısıyla kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davanın sonuçlanmamış olması sebebiyle kesinleşmediği gerekçesiyle iptal edildiği ve bu kararın Danıştay Üçüncü Dairesince bozulmasından sonra, aynı Mahkemece verilen direnme kararı temyize konu edilmiş bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 354 üncü maddesinde işyeri kapatma kararı alınabilmesi için aranan koşullar ve anılan ceza ile eylemler için Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesi uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezaları arasında sebep-sonuç ilişkisinin bulunmaması karşısında; kesilen özel usulsüzlük cezalarının idari davaya konu edilmeksizin kesinleşmelerinin, alınan işyeri kapatma kararına karşı idari dava açılmasına ve açılan davada davacıya isnadolunan eylemlerin gerçekliklerinin ve tespitlerin hukuka uygunluğu yönünden mahkemece inceleme ve değerlendirme yapılmasına engel olması mümkün değildir. Bu nedenle, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararının gerekçesine katılma olanağı yoktur.
Öte yandan; sözkonusu Mükerrer 354 üncü maddede, işyeri kapatma kararı alınabilmesi için özel usulsüzlük eylemlerinin maddede yazıldığı biçimde tespit edilmiş olması ve yine maddede açıklandığı şekilde ceza muhatabına uyarıda bulunulması yeterli görülmüş olduğundan; tespit edilen eylemler dolayısıyla kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı idari dava açma süresi içerisinde işyeri kapatma kararı alınamayacağı gerekçesiyle verilen direnme kararında da hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ancak, bu durum, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz isteminin kabulü ile direnme kararının uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmek üzere bozulmasını gerektiren bir hukuka aykırılık halidir.
Temyiz merciince, açıklanan sebeple direnme kararının bozulmasıyla yetinilmeyip, ilk derece mahkemesinin hüküm kurmadığı bir konuda karar verilmesi, temyiz müessesesinin niteliğine ve temyiz merciine Yargılama Hukuku ile tanınan yetkilere aykırıdır.
Bu nedenle, direnme kararının bozulması gerekeceği oyu ile, uyuşmazlığın esasına girilmek suretiyle, 5.7.1995 tarihli tespitin usule uygun olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddi yolunda verilen karara karşıyız.