Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1997/161 E. 1998/318 K. 06.11.1998 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1997/161 E.  ,  1998/318 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1997/161
Karar No: 1998/318

Temyiz Eden: …Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi

İstemin Özeti: Yükümlü şirketin sermaye artırımında bulunması nedeniyle tahakkuk ettirilen damga vergisi ile kesilen kusur cezasına ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğine rağmen herhangi bir ödeme yapmaması nedeniyle söz konusu vergi ve ceza ile gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri dava konusu edilmiştir. Ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket ortağı ve şirketi temsile yetkili …’e tebliğ edilmediği ileri sürüldüğünden, ihbarnamelerin tebliğine ilişkin alındı üzerindeki imza ile şirkete ait imza sirkülerindeki …’e ait imzanın aynı olup olmadığının anlaşılması bakımından bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, düzenlenen raporda ihbarname alındısındaki imzanın …’in elinden çıkmadığının belirtilmesi üzerine, usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün karar düzeltme istemini kabul ederek, temyiz başvurusunu yeniden inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 9.5.1996 günlü, E:1996/427, K:1996/1685 sayılı kararıyla; şirketin işyeri adresi olarak bilinen adresinde bulunamadığı, bu yerde başka bir şirketin faaliyet gösterdiğinin saptandığı, tespit edilen yeni adreste ihbarnamelerin “…” imzasına tebliğ edildiği, ödeme emirleri de yine bu adreste bizzat davacı şirket temsilcisi … imzasına tebliğ edildiğinden, Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesine göre şirketin işyeri adresinde bulunamaması üzerine şirket temsilcisi …’in ikametgah adresinde aynı soyadını taşıyan aile fertlerinden birine yapılan tebligatın geçerli olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; vergi ve ceza ihbarnamelerinde, muhatabın adının, “…, … A.Ş.” olarak yazıldığı ve bu kişinin ikametgah adresinde oturanlardan “…”e tebliğ edildiği, muhatapla birlikte oturanlardan birine tebliğin ancak, Tebligat Kanununun 16 ncı maddesi gereğince ve gerçek kişiye yapılacak tebligatlarda söz konusu olabileceği, tüzel kişiye tebligatın, aynı Kanunun 12 ve 17 nci maddeleri uyarınca ticari mümessiller veya işyerindeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılabileceği, şirket tüzel kişiliği adına yapılan tebligatın, Tebligat Kanununda sayılan kişilere veya şirket tüzel kişiliğini temsil eden kişinin ikametgah adresinde bizzat kendisine yapılması gerektiği, tebligatın yukarıdaki nedenle yetkili olmayan … imzasına bırakılmasından dolayı usulüne uygun yapılmadığı, kamu alacağının kesinleştiğinden bahisle düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve tebligatın Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesine uygun yapıldığı, kesinleşen kamu alacağının vadesinde ödenmemesi üzerine ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Tarhiyata ait ihbarnamenin şirketin bilinen adresinde tebliğe çıkarılması ve adresten taşınmış olması nedeniyle tebliğ yapılamaması üzerine adres tespit tutanağı ile tespit edilen adreste yönetim kurulu üyesi olan …’in aile fertlerinden birine yapılan tebligatın Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesine uygun olarak yapıldığı, ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık görülmediğinden aksi yolda verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen ısrar kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Yükümlü şirketin sermaye artırımında bulunması nedeniyle tahakkuk ettirilen damga vergisi ile kesilen kusur cezasının ödenmemesi üzerine gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ve yönetim kurulu üyesi olan davacıya tebliğ edilen ödeme emrinin iptali yolunda verilen vergi mahkemesi direnme kararı temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında, tüzelkişilere yapılacak tebliğin bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı, 3 üncü fıkrasında da kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket adına tarh edilen vergi ve cezayı içeren ihbarnamenin şirketin bilinen adresi olan “…” adresine tebliğe çıkarıldığı, bu adreste bulunamadığı, aynı adreste başka bir şirketin faaliyet gösterdiği, yükümlü şirketin yeni adresinin “…” olduğunun 4.6.1990 tarihli adres tespit tutanağı ile tespit edildiği ve tespit edilen adreste vergi ve ceza ihbarnamesinin 21.6.1990 tarihinde “…” imzasına tebliğ edildiği, ihbarnamelere karşı dava açılmadığı gibi kamu alacağının ödenmediği, bunun
üzerine dava konusu ödeme emri düzenlenerek aynı adreste 6.12.1990 tarihinde “…” imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İhbarname tebliğinin, vergi idaresince saptanan adreste tebligatı almaya yetkili olan …’in aile bireylerinden birine yapıldığı anlaşıldığından ve bu tebligatta herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından, kamu alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenle … Vergi Mahkemesinin, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 6.11.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler, bozulması istenen mahkeme kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında yerinde ve ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.