Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1997/155 E. 1998/315 K. 06.11.1998 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1997/155 E.  ,  1998/315 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1997/155
Karar No: 1998/315

Temyiz Eden: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Aile reisi sıfatıyla ihtirazi kayıtla verdiği net aktif vergisi beyannamesinde yer alan beyanı asgari haddin altında bulunan davacı ve eşi için ayrı ayrı tahakkuk ettirilen net aktif vergisine karşı dava açılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2 seri nolu Net Aktif Vergisi Genel Tebliğinde aile reisi sıfatıyla verilen beyannamelerde net aktif vergisi yükümlüsü olan eş ve çocuklar için ayrı ayrı beyanda bulunulmasının öngörüldüğü, inşaat mühendisi olan davacı ve serbest avukat olan eşi adına tahakkuk ettirilen vergide mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 3.12.1996 günlü ve E:1995/4490, K:1996/5064 sayılı kararıyla; Gelir Vergisi Kanununun 93 üncü maddesinde aile reisi beyanının düzenlendiği, aile reisi beyanında amacın, mali ve ekonomik bütünlük içinde olan ailenin bir takvim yılı içinde elde ettiği gelirin toplanması sağlanarak artan oranlara göre vergilendirmek olduğu, bu durumda bir defaya mahsus alınan net aktif vergisinin de aile geliri bir bütün kabul edilerek, bir defa alınması gerektiğinden bahisle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 3986 sayılı Yasanın 5 inci maddesinde Vergi Usul Kanununa göre defter tutmak mecburiyetinde olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin net aktif vergisinin mükellefi sayıldıkları, bu verginin gelir üzerinden alınmadığı, 2 seri nolu Genel Tebliğle duruma açıklık getirildiği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve elde etmediği gelirin vergilendirildiği, asgari net aktif vergisinin Anayasaya ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Aile reisi sıfatıyla ihtirazi kayıtla verdiği net aktif vergisi beyannamesinde kendisi ve eşi için …- lira üzerinden bir defa tahakkuk yapılmasını isteyen davacının bu istemi kabul edilmeyerek kendisi ve eşi adına asgari tutar üzerinden ayrı ayrı yapılan tahakkuka karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, inşaat mühendisi, eşinin ise avukatlık faaliyeti nedeniyle ayrı ayrı vergi dairesi müdürlüklerinin mükellefi oldukları tartışmasızdır.
193 sayılı Yasanın, verginin tarhı başlıklı dördüncü kısmının birinci bölümü beyan esasını, ikinci bölümü gelirlerin toplanması ve yıllık beyannameyi, üçüncü ve dördüncü bölümleri ise vergi tevkifatı ve özel hallerde verilecek menferit beyannameyi düzenleyen kurallar içermektedir. Dördüncü kısmın gelirin toplanması ve yıllık beyanname başlıklı ikinci bölümünde yer alan ve olay tarihinde yürürlükte olan 93 üncü maddede, tam mükellefiyette eşlerin ve velayet altındaki çocukların yıllık beyanname ile bildirilmesi icabeden gelirlerinin madde devamındaki esaslara göre aile reisi tarafından tek beyanname ile bildirilmesi, geliri olan eşlerin beyannameyi ayrıca imzalamaları, beyannamede gösterilen bütün gelirlerin birleştirilmek suretiyle toplanması, verginin bu toplam üzerinden aile reisi namına tarhı öngörülmüş, ancak, eşlerin her birinin yalnız kendi gelirine isabet eden vergiden ve cezasından sorumlu oldukları kurala bağlanmıştır. Bu düzenleme, aile reisi beyanının, bildirim şekline ilişkin bir düzenleme içerdiğini mükellefi ve mükellefiyeti değiştirici bir özellik taşımadığını göstermektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun, “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade etmesi, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunu hükümlerinin, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle bağlantısı gözönünde tutularak uygulanması öngörülmüştür.
Vergi Usul Kanununun bu düzenlemesinden dolayı aile reisi beyanının, gelir vergisi uygulaması dışında ve bu yöntemin düzenlendiği bölümün taşıdığı anlam aşılarak uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
Ekonomik Denge İçin Yeni Vergiler İhdası Hakkında Kanunun ikinci bölümünde düzenlenmiş olan net aktif vergisinin konusu, Kanunun 5 inci maddesinde, matrahı ve oranı, 6 ncı maddesinde, beyannamenin verilmesi ile verginin tarhı ve ödenmesi ise 7 nci maddesinde kurala bağlanmıştır. Net aktif vergisi, verginin unsurları yönünden gelir vergisinden ayrı ve bağımsız bir vergi olduğundan, mükellefi, konusu ve matrahı ile tarhı ve ödenmesinin, 3986 sayılı Yasanın 5, 6 ve 7 nci maddelerindeki kurallara göre belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle Gelir Vergisi Kanununun aile gelirlerinin toplanmasını ve tek bir beyanname ile bildirimini öngören 93 üncü maddesinin net aktif vergisinin beyanı ve tarhı ile ilgilendirilmesine de olanak yoktur.
Yasanın 7 nci maddesinde mükelleflerin, gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olarak bağlı bulundukları vergi dairesine kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içinde serbest meslek kazanç özeti ve envanter listesini ekleyerek net aktif vergisi beyannamesini vermek zorunda oldukları belirtildiğinden, 3986 sayılı Yasanın 5 inci maddesinde belirtilen mükelleflerin her birinin 10 milyon liradan az olmamak üzere, net aktifleri üzerinden vergiye tabi oldukları sonucuna varılmaktadır.
Davanın reddi yolundaki kararda bu nedenlerle hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz isteminin reddine, 6.11.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.