Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/93 E. 1997/200 K. 02.05.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/93 E.  ,  1997/200 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/93
Karar No: 1997/200

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Eğitim Vakfı

İstemin Özeti : Dava; özel okul işletmeciliği yapan ve 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınan Vakfın söz konusu faaliyetinin, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası hükmü uyarınca katma değer vergisinden de müstesna tutulması gerektiği ileri sürülerek, Mart 1994 dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi beyannamesi üzerinden yapılan tahakkuka karşı açılmıştır.
Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrası ve “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrasının birlikte incelenmesinden; ticari amaçlı mal teslimi ve hizmet ifalarının verginin konusunu teşkil ettiği, kamu yararına, toplumun kalkınmasına yönelik ve kar amacı taşımayan sosyal içerikli faaliyetler sonucundaki mal teslimi ve hizmet ifalarının ise vergi dışı tutulmak istendiği, ilim, fen ve güzel sanatlar ve benzeri hususlarda topluma hizmet verilmesinin özendirilmesi amacı güdüldüğü, uyuşmazlığa konu faaliyetin 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası kapsamında olduğu ve vergiden müstesna tutulduğunda tartışma bulunmadığı, kanunlarda vergiden müstesna tutulan faaliyetlerin yorum ve kıyas yolu ile vergiye tabi olduğu sonucuna varılamayacağı, dosyadaki belgelerden, davacı Vakfa, kuruluşundan itibaren 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanındığı, Maliye Bakanlığınca vergi muafiyeti belgesi verildiği ve bu muafiyetin yitirildiğine dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, bu durumda, Yasanın teşvik ettiği, bilimsel faaliyetleri yayan, geliştiren ve ticari bir amacı olmayan ve bu nitelikleri Bakanlar Kurulu Kararı ve Maliye Bakanlığı muafiyet belgesi ile de tescil edilen Vakfın bu faaliyetinin, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrasından müstesna tutulan faaliyetler kapsamına girmediğinin ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle dava kabul edilerek tahakkuk kaldırılmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi 12.6.1995 günlü ve E:1995/1097, K:1995/1855 sayılı kararıyla; … Eğitim Vakfının, 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tanınan muafiyet kapsamında olduğunu ileri sürerek öğrencilerden aldığı okul ücretlerine katma değer vergisini de ekleyerek tahsil ettiği ancak, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası uyarınca vergiden muaf olduğunu ileri sürerek tahakkukun kaldırılması ve beyan ederek ödediği vergilerin iadesi istemiyle dava açtığının görüldüğü, 3065 sayılı Kanunun “İstisnaların Sınırı” başlıklı 19 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında, diğer kanunlardaki vergi muaflık
ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin ancak, bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceğinin hüküm altına alındığı, aynı Kanunun, “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrasında, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettiği birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğunun belirtildiği, Türk Ticaret Kanununun 11 inci maddesinde, ticari şekilde işletilen müesseselerin ticari işletme sayılacağının vurgulandığı, aynı Kanunun 12 nci maddesinin 6 ncı bendinde ise özel okullar ve benzeri müesseselerin de ticarethane sayılacağı hükme bağlanmış bulunduğundan, eğitim ve öğretim hizmeti yapan davacı vakfın özel okul işletmeciliği ile ilgili faaliyetinin iktisadi işletme sayılması ve bu nedenle elde edilen okul ücretlerinin, 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrası kapsamında değerlendirilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı, diğer yandan davacı Vakfın eğitim ve öğretim faaliyetinin, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin “Kültür ve Eğitim Amacı Taşıyan İstisnalar” alt başlıklı 1 inci fıkrasının (a) bendindeki istisna hükümleri içinde değerlendirilebilecek bir hizmet olarak kabulünün de mümkün görülmediği, kaldı ki, 13.7.1967 tarihinde yürürlüğe giren, vakıflara bazı vergiler yönünden muafiyet tanınması hakkındaki 903 sayılı Kanun ile tanınan muafiyetin, 1.1.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa tabi işlemleri kapsadığından söz etmenin mümkün olmadığı, ayrıca, 3065 sayılı Kanunda, vakıfların katma değer vergisinden muaf olduğuna dair bir hükme yer verilmediği gibi davacı Vakfın, 903 sayılı Kanun ve vakıf resmi senedine uygun faaliyette bulunduğu dönemlere özgü olmak üzere 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi hükmüne dayanılarak “vergi muafiyeti” tanınmasına ilişkin 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlük tarihi itibarıyla ve kapsam olarak 1.1.1985 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Kanunu açısından da uygulanabileceği şeklinde bir yoruma ulaşılmasının hukuken olanaksız olduğu gerekçesiyle temyiz istemini kabul ederek kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararı ile ilk kararda yer alan hukuksal nedenlere ek olarak; vakfın iktisadi bir işletme gibi faaliyet gösterdiği ve kazanç elde ettiği yolunda herhangi bir tespit yapılmadığı gibi vergi muafiyetini kaybettiğine dair bir saptama da bulunmadığı, bu özelliğe sahip olup, aksi de tespit edilemeyen kurumlar tarafından ilim, fen ve güzel sanatların teminini ve bunların yayılması ve ıslah edilmesi amacıyla yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarının katma değer vergisinden müstesna olduğunun 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 inci fıkrasında kabul edildiği, sonuç olarak, kamu yararı ve toplum kalkınması amacıyla yasa koyucu tarafından bazı faaliyet kollarının özendirildiği, bu konularda kar amacı gütmeyen ve sadece eğitim ve öğretime katkı ve bu alanda hizmet vermek için vakıf şeklinde kurulan okulların faaliyetlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği, öte yandan, 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tanınan muafiyetin, vakfa, faaliyette bulunduğu döneme özgü olarak vergi muafiyeti öngören bir karar olduğundan 1.1.1985 tarihini kapsamadığından da söz edilemeyeceği, gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden vergi dairesi müdürlüğü tarafından, Vakfın faaliyetinin eğitim ve öğretim faaliyeti olmasına karşın tamamen ticari bir amaç taşıdığı, dolayısıyla 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası kapsamında düşünülemeyeceği, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınsa bile bu niteliğinden dolayı ve rekabeti önlemek amacı ile bu faaliyetin katma değer vergisine tabi tutulması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi: Türk Ticaret Kanununun 11 inci maddesi ve 12 nci maddesinin 6 numaralı bendi çerçevesinde bir iktisadi işletme niteliğinde olan özel okul işletmeciliğine ilişkin işlemlerin 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrasındaki verginin konusunu teşkil eden işlemler niteliğinde olduğu sabit bulunduğundan söz konusu faaliyetin katma değer vergisine tabi olduğu hususu tartışmasızdır.
Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrasına göre vakıfların, özel okul işletmeciliği faaliyetlerinin katma değer vergisinden istisna tutulabilmesi için maddede iki koşulun birlikte gerçekleşmesi öngörülmüş olup, bunlardan birincisi, vakfa Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınması, ikincisi ise bu nitelikteki vakfın faaliyetinin ilim ve fenni yaymak amacıyla sürdürülen bir faaliyet olmasıdır. Dosyadaki belgelerden, Vakfa Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanındığı tartışmasızdır. Bu nedenle olayda, muafiyet için ikinci koşul olan ve vakfın özel okul işletmeciliği faaliyetinin ilim ve fenni yaymak kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulması zorunludur.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun’da ilgili hükümlerinin değerlendirilmesinde, Türk Milli Eğitimde eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ilk, orta ve yüksek öğretim şeklinde yapılandığı, konuyla ilgili 23.,26. ve 35.madde hükümlerinin incelenmesinden ise ilk ve orta öğretimin salt eğitim ve öğretim faaliyetlerinden oluştuğu, ilim ve fenni yayma tipinde bir yöneltimin ise ancak yüksek öğretim düzeyinde bir örgütlenme ile onaylandığı anlaşılmakla olayda, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 1(a) fıkrasında öngörülen ve ikinci koşul olan ilim ve fenni yayma olgusunun gerçekleşmediği tartışmasızdır.
Bu durumda, özel okul işletmeciliği faaliyetinin hem iktisadi bir faaliyet olması nedeniyle 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrası hükmüne göre katma değer vergisine tabi olması, hem de faaliyetin niteliği itibarıyla ilim ve fenni yayma şeklinde değerlendirilebilecek bir faaliyet olmaması nedeniyle aynı Kanunun bu alandaki istisnaların düzenlediği 17.maddesinin 1 (a) fıkrası hükmü çerçevesinde değerlendirilemeyeceği açık bulunduğundan vakfın özel okul işletmeciliği faaliyetinin katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemler kapsamına girdiğinde tereddüt bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, vergi mahkemesi direnme kararının Danıştay Onbirinci Dairesince oluşturulan gerekçelere ek olarak yukarıda sözedilen gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık, özel okul işletmeciliği yapan yükümlü kurumun ihtilaflı döneme ait hesaplarının inceleme elemanınca incelenmesi sonucu düzenlenen rapora istinaden tarh ve tebliğ olunan katma değer vergisinin terkini isteğiyle açılan davayı, vergi istisnasından yararlanan kurumlarca ilim ve fenni yaymak ve teşvik etmek amacıyla yapılan hizmetlerin katma değer vergisine tabi tutulmaması gerektiği gerekçesiyle kabul eden vergi mahkemesi kararının Danıştay Onbirinci Dairesince bozulması üzerine verilen ısrar kararının, vergi dairesince temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17.maddesinin “Kültür ve Eğitim Amacı Taşıyan İstisnalar” başlığını taşıyan 1.bendinin (a) fıkrasında, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları hizmetlerin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen yasa hükmüne göre bir vakfın katma değer vergisinden istisna olabilmesi için iki şartın yerine getirilmesi gerekli görülmüştür. Bunlardan birinin vakfa Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış olması, diğerinin ise verilen hizmetin ilmi ve fenni yaymak ve teşvik etmek amacıyla yapılmış olması gerekmektedir.
Olayda yükümlü vakfa Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanındığı tartışmasızdır.
İlmi ve fenni yaymak ve teşvik etmek hususuna gelince; özel okul işletmeciliği ötedenberi yurdumuzda yerli ve yabancı birçok gerçek ve tüzel kişilerce yapılagelen ve hiçbir özelliği bulunmayan sıradan ticari amaçlı bir hizmet işletmeciliği türüdür.
Bu durumda, özel okul işletmeciliği yapmak ilmi ve fenni yaymak ve teşvik etmek anlamına gelemez. Sonuç olarak istisna şartlarının sadece biri mevcut olduğundan yükümlü vakfın elde ettiği hasılatın katma değer vergisine tabi tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Kaldı ki katma değer vergisi hizmetten yararlananlardan tahsil edilip vergi dairesine yatırılan bir vergi türü olduğundan yükümlü kuruma herhangi bir yük de getirmemektedir.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile tarhiyatın terkinine ilişkin vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıf tarafından yürütülen özel okul faaliyetinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası uyarınca katma değer vergisinden de müstesna tutulması gerektiği ileri sürülerek Mart 1994 dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi beyannamesi üzerinden yapılan tahakkukun kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun, 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrasında, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettiği birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zırai ve mesleki
nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu belirtilmiş, aynı maddenin (h) bendinin ikinci paragrafında ise, ticari, sınai, zirai, faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.
Katma Değer Vergisi Kanununda dernek ve vakıflara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin bu kanunun konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu belirtilmesine karşın bu müesseselerin tanımı yapılmamıştır.
Bu durumda, söz konusu müesseseleri, ticari faaliyet ve ilişkileri düzenleyen Türk Ticaret Kanunundaki hükümlere göre tanımlamak gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanununun 11 inci maddesinde, ticari işletme, “ticarethane yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır” biçiminde tanımlanmış, 12 nci maddesinde ise, bu maddede 12 bent halinde sayılan ve mahiyeti itibarıyla bunlara benzeyen işlerle uğraşmak için kurulan müesseselerin “ticarethane” sayılacağı öngörülmüş, aynı maddenin 6 numaralı bendi ile özel okullar ve benzeri müesseseler de bu kapsam içinde değerlendirilmiştir.
Türk Ticaret Kanununa göre ticari ve sınai işletme sayılan faaliyetler sonucu sağlanan gelirler Gelir Vergisi Kanununda da ticari kazanç olarak sayılmaktadır. Gerçekten Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş ve bu Kanunun uygulamasında hangi faaliyetlerden elde edilen kazançların ticari kazanç sayılacağı 6 bent halinde açıklanmış, aynı maddenin 3 numaralı bendi ile de “özel okul ve …… benzeri yerlerin işletilmesinden” elde edilen kazançların ticari kazanç olduğu vurgulanmıştır.
Bu durumda eğitim ve öğretim hizmeti yapmak için özel okul işleten Vakfın bu faaliyeti, iktisadi işletme niteliği taşıdığından elde edilen okul ücretlerinin, 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Öte yandan Vakfın, vakıf senedinde öngörülen amacına uygun faaliyette bulunması, faaliyetin ticari ve iktisadi niteliğini ortadan kaldırmayacağından vakfın bu faaliyet nedeniyle yaptığı hizmetlerin vergi dışı bırakılmasını gerektirmez. Nitekim konu Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu tarafından da incelenmiş ve Kurulun 16.6.1994 günlü ve E:1992/2, K:1994/2 sayılı kararıyla da aynı sonuca ulaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (1) işaretli fıkrasında kültür ve eğitim amacı taşıyan istisnalar düzenlenmiş ve (a) alt bendinde Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetler, katma değer vergisi dışında tutulmuştur.
Yükümlü vakıf tarafından, özel okul işletmeciliği faaliyetinin 3065 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen maddesi kapsamında olması nedeniyle katma değer vergisinden müstesna tutulması gerektiği ileri sürüldüğünden, uyuşmazlığın bir diğer boyutu da vakfın söz konusu faaliyetinin bu madde kapsamında bulunup bulunmadığının incelenmesiyle ilgilidir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrasının incelenmesinden, bir vakfa katma değer vergisi açısından muafiyet tanınabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi, vakfa, Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınmış olması, ikincisi ise bu niteliğe sahip vakfın ilim, fen ve güzel sanatları yaymak ve teşvik etmek amacıyla faaliyette bulunmasıdır. Dosyadaki belgelerden, Vakfa 15.4.1983 gün ve 83/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanındığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Ancak, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde eğitim ve öğretim hizmeti verilen özel okul işletmeciliği faaliyetinin ilim ve fenni yaymak ve teşvik etmek kapsamında bir faaliyet olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği tartışmalıdır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun “Türk Milli Eğitim Sisteminin Genel Yapısı” başlıklı İkinci Kısmının İkinci Bölümünde, ilköğretim ve ortaöğretime ilişkin düzenlemeler yer almıştır.
Kanunun bu bölümünde yer alan 23 üncü maddesinde, ilköğretimin amaç ve görevleri; milli eğitimin gerek amaçlarına ve gerekse temel ilkelerine uygun olarak, öğrencilere iyi bir vatandaş olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak, onu milli ahlak anlayışına uygun olarak ilgi, istidat ve kabileyetleri yönünden yetiştirerek, hayata ve üst öğrenime hazırlamak olarak belirtilmiş, 26 ncı maddesinde ise, ortaöğretimin amaç ve görevleri, milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak, öğrencilere ortaöğretim seviyesinde asgari ortak bir genel kültür vermek suretiyle onlara kişi ve toplum sorunlarını tanımak, çözüm yolları aramak ve yurdun iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunmak bilincini ve gücünü kazandırmak, çeşitli program ve okullarda ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda yüksek öğretim veya hayata ve iş alanlarına hazırlamak olarak belirtilerek, ilk ve ortaöğretimin amacının genel çerçevesi çizilmiştir.
Belirtilen düzenlemeler karşısında Vakfın ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki özel okul işletmeciliği faaliyetinin Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (1) işaretli fıkrasının (a) alt bendi kapsamında bulunmadığı açıktır.
Bu durumda, Vakfın ortaöğretim düzeyinde gerçekleştirdiği özel okul işletmeciliği faaliyetinin, hem iktisadi bir faaliyet olmasından dolayı 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 3 (g) fıkrası kapsamına girmesi nedeniyle katma değer vergisine tabi bulunduğu, hem de Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınmış olsa dahi söz konusu özel okul işletmeciliği faaliyetinin, ilim ve fenni yayma ve özendirme niteliğinde bir faaliyet olmadığından aynı Kanunun 17 nci maddesinin 1 (a) fıkrası kapsamındaki muafiyet kapsamında bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, tahakkukun kaldırılması yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüyle … Vergi Mahkemesinin … günlü E: …, K: … sayılı direnme kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 2.5.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
… Vergi Mahkemesinin … günlü ve K: … sayılı kararı ile bu kararın Danıştay Onbirinci Dairesince bozulması üzerine verdiği temyiz konusu ısrar kararında yer alan gerekçeler karşısında temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gibi, uyuşmazlık konusu olup 3065 sayılı Kanunun “Kültür ve Eğitim Amacı Taşıyan İstisnalar” başlığı altında düzenlediği muafiyetin uygulanabilmesinin iki koşulundan biri olan “ilim ve fenni yaymak ve teşvik etmek” koşulunun olayda gerçekleşmemiş bulunduğunun 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun ilk ve ortaöğretimin amaç ve görevlerini açıklayan 23 ve 26 ncı maddelerine dayanılarak söylenmesi de olanaklı görülemez. Bu gerekçe ile orta öğretimin ilim ve fenni yayma kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmak istenmektedir. Ancak değinilen 26 ncı maddede “öğrencileri yüksek öğretime hazırlamak” amacına da yer verilmiştir.
Böyle olunca yüksek öğretimin dayanağını oluşturan hazırlık eğitimini, ilim ve fenni yayma kapsamında kabul etmeme yolundaki gerekçeye katılabilmek olanağı da bulunmamaktadır.
Temyiz isteminin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerektiği görüşü ile karara katılmıyoruz.