Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/84 E. 1997/340 K. 20.06.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/84 E.  ,  1997/340 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/84
Karar No: 1997/340

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …Anonim Şirketi

İstemin Özeti: Zirai ürün alım-satımı ve komisyonculuk yapan ve müstahsilden yaptığı alışları gerçeği yansıtmayan faturalara dayanarak tüccardan alınmış gösterdiği saptanan davacı adına Ocak 1986 dönemi için kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve K: … sayılı kararıyla; yükümlü şirketin, 1986 yılı hesaplarının sınırlı olarak incelenmesi sonucu düzenlenen rapordan, … isimli şahsın, iki cilt faturayı boş olarak vekili ve borsa ajanı …’a verdiğini, bu iki cilt faturadaki malları satmadığını, bedellerini almadığını ve sadece komisyon karşılığında isteyenlere fatura verildiğini ifade ettiğinin anlaşıldığı, söz konusu raporda, …- liralık pamuğun müstahsilden alındığı halde tüccardan alınmış gibi belge temin edilerek gelir vergisi tevkifatı yapılmadığının saptanması üzerine uyuşmazlık konusu tarhiyatın önerildiği ve uygulandığı, tarhiyatın … adlı kişinin, soyut beyanına dayandırıldığı, olayın gerçekte böyle olduğu yolunda somut bir delil ve karinenin ortaya konulmadığı, zirai ürün alımının, Vergi Usul Kanununa uygun biçimde düzenlenen faturaya dayandığı, yukarıda adı geçen şahsın, gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğu, pamuğun, … Ticaret Borsasında tescilli olduğu, mal bedeli için … adına çek düzenlendiği ve çekin …’ın borsadaki ajanı … tarafından tahsil edildiği ve bu paraların makbuz karşılığında …’a ödendiği, …’ın, aleyhine sahte evrak düzenlediği iddiasıyla … Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davada beraat ettiği, 1986 yılındaki tüm alışları … milyona yakın olan davacının, vergisi uyuşmazlık konusu mal alışının bu genel emtia girişi içinde çok cüzi bir miktarı oluşturduğu, davacı şirket ile … arasında, naylon fatura konusunda zımni ve açık bir anlaşma ve irtibat olduğu ve bu malların hangi müstahsillerden alındığının da ispat edilmediğinin anlaşıldığı, bu durumda varsayıma dayanan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 2.11.1994 günlü ve E:1993/2360, K:1994/3447 sayılı kararıyla; yükümlü şirkete zirai ürün satmış görünen …’ın, … ilinde borsa ajanı ve vekili olan …’a iki cilt faturayı belli bir komisyon karşılığında verdiği, bu iki cilt fatura ile satıldığı ileri sürülen malları gerçekte satmadığı, bedellerini almadığı ve 1985 yılında başladığı bu işe 1986 yılında da devam ettiğinin dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, bu durum karşısında, yükümlü şirketin gerçekte müstahsillerden yaptığı pamuk alışlarını tevsik etmek ve gelir vergisi tevkifatı yapmamak amacıyla sahte fatura düzenlediğini açıkça ifade eden … adlı şahıstan fatura temini yoluna gittiğinin kabulü zorunlu olduğundan, tarhiyatı kaldıran mahkeme kararında isabet görülmediği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla ilk kararında direnmiştir.
Karar, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve inceleme elemanının yaptığı tespitler yinelendikten sonra bu tespitler karşısında tarhiyatın onanması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Tarhiyata esas alınan inceleme raporu ve eki belgelerin incelenmesinden, yükümlünün uyuşmazlık konusu dönemde emtia satın almış göründüğü şahıs ile ilgili ifade ve tespitlerin değerlendirilmesinden, bu kişinin ihtilaflı dönemde gerçekte zirai ürün ticaretiyle uğraşmayıp, gerçeğe aykırı belge düzenlediği ve yükümlünün müstahsilden satın aldığı pamuk alışlarını belgelemek amacıyla söz konusu şahıstan fatura temin ettiği anlaşıldığından, yapılan gelir vergisi tarhiyatında kanuna aykırılık bulunmadığından, vergi mahkemesi ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesi kararında yer alan gerekçelerle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyize konu ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararındayer alan düşüncemizde açıklanan maddi ve hukuki nedenlerle bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlandığından, vergilendirme ilgili ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olması, olayın gerçek niteliğinin araştırılmasına ve sonucuna göre işlem yapılmasına engel değildir. Bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içeriği yönünden yanıltıcı olduğu usulen geçerli başka kanıtlarla ispatlanabilir.
Faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın, gerçekten faturanın düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılıp, tahsil edilen paranın geri alınması da mümkün olmaktadır.
Yükümlünün fatura aldığı kişi hakkında yapılan tespitler, bu kişiningerçekte tacir olmadığını, vekalet verdiği şahıs aracılığıyla ihtiyaç duyanlara belli bir bedel karşılığında fatura sağladığını ortaya koymaktadır.
Bu durum karşısında, yükümlü adına yapılan tarhiyatın kaldırılması yolundaki direnme kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin kabulü ve … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı direnme kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri konusunda hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 20.6.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşü ile karara karşıyız.