Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/368 E. 1998/44 K. 13.02.1998 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/368 E.  ,  1998/44 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/368
Karar No: 1998/44

Temyiz Eden: …Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti: 1988 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannnamesini vermeyen kurum adına, salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisinin, gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiştir.
Ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …K: … sayılı kararıyla; davacı şirketin dokuz yıldır ticari faaliyeti olmadığından olağanüstü genel kurul toplantısında tasfiyesine karar verilerek tasfiye memuru atandığı, vergi dairesi müdürlüğüne verilen 1.3.1989 ve 25.8.1992 tarihli dilekçeler ile 1981 yılından başlayarak hiçbir ticari faaliyeti olmadığı ve şirketin tasfiyeye girdiğinin bildirildiği, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi beyannamelerinde gelir beyan edilmediği ve vergi dairesi müdürlüğünce tersine ilişkin bir saptama da yapılmadığı, bu durumda, ihtilaflı yılda faaliyeti ve vergilendirilecek bir kazancı bulunmadığı sonucuna varıldığından, adına ödeme emri düzenlenmesinin hukuka aykırı düştüğü gerekçesiyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 30.5.1995 günlü ve E:1994/3404, K:1995/2432 sayılı kararıyla; ilgili yılda mükellefiyeti devam eden ve kurumlar vergisi beyannamesi vermeyen yükümlü kurum adına salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisine ait ihbarnamelerin, 26.5.1992 gününde tasfiye memuruna tebliğ edildiği ve dava konusu yapılmamak suretiyle kesinleştiği, 6183 sayılı Yasanın 55 inci ve 58 inci maddeleri uyarınca, amme alacağının esasına ilişkin iddiaların, tahsilat safhasında ileri sürülmesine ve incelenmesine olanak bulunmadığı, amme alacağının tahsili safhasında yargı yerince tahsilata ilişkin idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının incelenebileceği, icra edilmekte olan idari işlemdeki hukuka aykırılıkların, bu işleme karşı açılmış idari davalarda araştırılıp incelenebileceği, davaya konu edilmeden kesinleşmiş idari işlemlerin uygulanmasını sağlamak üzere tesis edilen yeni işlemler nedeniyle açılan davalarda, kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenmesinin mümkün olmadığı, tarh aşamasında ileri sürülebilecek olan faaliyette bulunulmadığı yolundaki soyut iddianın, tahsilat aşamasında dikkate alınarak, kesinleşen amme alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacı şirketin henüz tasfiye edilmemiş olmasının, faaliyette bulunduğu ve kazanç elde ettiğine kesin kanıt olamayacağı, tarhiyata karşı dava açılmamış olmasının, faaliyeti bulunmayan ve kazanç elde etmeyen şirketi, elde etmediği kazancın vergisini ödemek zorunda bırakacağı, aksi düşüncenin verginin kazançtan alınması yolundaki temel ilkeye ve vergi adaletine ters düşeceği, davacı şirket adına düzenlenen katma değer vergisi ile ilgili ödeme emrinin mahkemelerince iptal edildiği ve bu kararın Danıştay Onbirinci Dairesinin K:1992/1483 sayılı kararıyla onandığı, dolayısıyla, faaliyette bulunulmadığı yolundaki iddianın, ödeme emri safhasında ve 6183 sayılı Yasanın 58 inci mmaddesi uyarınca, borcun bulunmadığı iddiası kapsamında incelenmesi gerektiğinden söz ederek, ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve kesinleşen kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesince verilen ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1988 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini vermeyen kurum adına takdir komisyonu kararına dayanılarak salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptaline ilişkin ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58 inci maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın borcunun bulunmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır. Bu kuralda, ödeme emrine karşı açılacak davalarda ileri sürülebilecek hukuka aykırılık halleri, “istenen borcun bulunmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddialarıyla sınırlandırılmıştır. Aynı Yasanın 55 inci maddesine göre ödeme emri düzenlenebilmesi için kamu alacağının, tahsil edilebilir duruma gelmiş olmasına rağmen vadesinde ödenmemiş olması gerekmektedir.
Davaya konu ödeme emrinin 1988 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmemesi nedeniyle davacı adına resen takdir yoluyla salınan kurumlar vergisine ait ihbarnamenin tasfiye memuruna duyurulmasına rağmen ihbarnamede yazılı verginin vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine dosyadaki belgelerden, olağanüstü genel kurul toplantısını 30.12.1988 tarihinde yapan anonim şirketin dokuz yıldır hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığından tasfiyesine karar verilerek tasfiye memuru atandığı, vergi dairesi müdürlüğüne 1.3.1989 ve 25.8.1992 tarihlerinde verilen dilekçelerle bildirildiği saptanmaktadır.
Kazanç elde ettiği vergi idaresince tespit edilmeyen tasfiye halindeki şirketten, faaliyetinin bulunmadığı gibi olumsuz bir durumu kanıtlaması da beklenemeyeceğinden, davacı iddialarının, 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde yazılı nedenlerden olan “borcun bulunmadığı” iddiası kapsamında kabulü ile ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 13.2.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Israr kararının; Danıştay Dördüncü Dairesinin K:1995/2432 sayılı bozma kararı esasları doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.