Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/268 E. 1997/190 K. 11.04.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/268 E.  ,  1997/190 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/268
Karar No: 1997/190

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı

İstemin Özeti: … Giriş Gümrük Müdürlüğünde yükümlü kurum adına tescil edilen gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle yapılan ek katma değer vergisi tahakkukunun kesinleştiğinden bahisle 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ncı maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca gümrük para cezası kesilmiştir.
Davacı, hem gümrük para cezasının kaldırılması hem de Gümrük Yönetmeliğinin ceza kararlarına karşı, işlemin tesis edildiği yerdeki yetkili asliye ceza mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği yolundaki 442 nci maddesi ve izleyen maddelerinin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açmıştır.
Dilekçede, 1615 sayılı Kanunun 158 inci maddesinin Anayasa aykırı olduğu ileri sürülerek konunun Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenmiştir.
Mahkemece; davanın görev yönünden reddine, dosyanın Danıştay’a gönderilmesine karar verilmiştir.
Davayı inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 11.4.1996 gün ve E:1996/888, K:1996/1472 sayılı kararıyla; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 158 inci, Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinin 1 ve 4 üncü fıkraları uyarınca, ilanı gereken düzenleyici işlemlere karşı ilan tarihlerini izleyen günden itibaren (60) gün içinde dava açılabileceği gibi bu işlemlerin uygulanması halinde de, işlemlerin bildirim tarihinden itibaren aynı süre içinde düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açılabileceği, gümrük para cezalarına karşı ise gümrük işleminin yapıldığı yerdeki yetkili asliye ceza mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği sonucuna ulaşıldığı, olayda, düzenleyici işlem olan Gümrük Yönetmeliğinin, davacı hakkında, 23.10.1995 tarih ve … sayılı para cezası kesilmesine ilişkin bireysel işlem ile uygulanmış bulunduğu, söz konusu para cezasının, Gümrük Yönetmeliğinin davacı tarafından iptali istenen 442 nci maddesi ve takip eden maddeleriyle ilgili olmadığı, Gümrük Kanununun 146 ncı maddesinin 2 nci fıkrasına dayandığı, bu nedenle, Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve izleyen maddelerinin davacı hakkında uygulandığından söz edilemeyeceği, öte yandan, Gümrük Yönetmeliğinin, gümrük para cezasına dayanak olan maddelerinin iptaline yönelik bir istem bulunmadığı gibi söz konusu cezaya ilişkin uyuşmazlığı çözümleme görevinin de, yukarıda değinilen hükümlere göre adli yargı yerine ait bulunduğu, bu itibarla, para cezasına yönelik uyuşmazlığın idari yargı yerinde incelenmesinin mümkün olmadığı, yönetmeliğin davacı hakkında para cezası kesilmesine ilişkin bireysel işlem ile uygulanması, bu işlemin davaya konu 442 nci madde ve devamındaki kurallara dayanmaması, bu maddelerin uygulanmasına yönelik herhangi bir işlem bulunmaması ve Gümrük Kanununun 146 ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak tesis edilen para cezası kararından kaynaklanan uyuşmazlığı çözümleme görevinin adli yargı yerine ait bulunması nedeniyle, olayda, Gümrük Yönetmeliğinin davacı hakkında idari davaya konu olabilecek bir işlem ile uygulandığından söz etmenin mümkün olmadığı, 3.2.1973 gün ve 14437 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik hükmüne karşı 7.12.1995 tarihinde açılan davada, 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 1 ve 4 üncü bentlerinde öngörülen (60) günlük dava açma süresinin geçirilmesi nedeniyle süre aşımı bulunduğu, bu durumda, Gümrük Kanununun 158 inci maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiasının da incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi uyarınca, davanın gümrük para cezasına karşı açılan kısmını görev yönünden; aynı maddenin (b) bendi uyarınca Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve izleyen maddelerinin iptaline yönelik kısmını ise süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Karar, yükümlü kurum tarafından, gümrük para cezalarına karşı yetkili mahkemenin Gümrük Yönetmeliği ile tayininin hukuka aykırı olduğu, vergi uyuşmazlıklarında dava süresi 30 gün olmasına rağmen, gümrük vergisine bağlı para cezalarına yapılacak itirazların, Gümrük Kanununun 158 inci maddesinde, 15 gün ile sınırlandırılmasının Anayasanın 13 üncü maddesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Mükellef şirketin 1.9.1992 tarihli gümrük giriş beyannamesiyle ithal ettiği margarin imalatında kullanılan palm oil isimli ham yağ için yapılan gümrükte alınan katma değer vergisi ek tarhiyatının kesinleşmesi sebebiyle 1615
sayılı Gümrük Kanununun 146 ncı maddesi 2 nci fıkrası gereğince kesilen gümrük para cezasının ve Gümrük Yönetmeliğinin bu cezalara karşı asliye ceza mahkemesinde itiraz edilebileceğine ilişkin 442 nci maddesinin iptali talebiyle açılan dava üzerine dava konusu gümrük para cezasının Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesine göre değil 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ncı maddesi 2 nci fıkrasına istinaden kesilmiş olduğu, bu durumda, dava konusu para cezasının kesilmesinde tatbik edilmediği için 7.12.1995 tarihinde açılan davanın 3.2.1973 tarihli Resmi Gazetede neşredilen Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesinin iptali talebine ilişkin kısmını süreden reddeden, gümrük para cezasına ilişkin kısmını ise Asliye Ceza Mahkemesi görevinde bulunduğu gerekçesiyle görevden reddeden Danıştay Yedinci Daire kararı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 üncü maddesi 3 üncü fıkrası e bendi hükmü ile 15 inci maddesi 1 inci fıkrası b bendi amir hükmüne ve yine aynı Kanunun 14 üncü maddesi 3 üncü fıkrası a bendi hükmü ile 15 inci maddesi 1 inci fıkrası a bendi amir hükmüne uygun bulunduğundan hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile Danıştay Yedinci Daire kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı Danıştay Yedinci Dairesinin 11.4.1996 günlü ve E:1996/888, K:1996/1472 sayılı Kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 11.4.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X- K A R Ş I O Y
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, “İlan gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.” denilmektedir. Fıkrada, ilanı gereken düzenleyici işlem aleyhine uygulama üzerine açılacak davalarda uygulama işleminin de davaya konu edilmesi zorunluğu öngörülmemiştir. Ayrıca, dava için uygulamanın idari işlemle olması gerektiğini öngören bir açıklığa da fıkrada yer verilmemiştir. Özellikle tüzük, yönetmelik gibi idarenin düzenleyici işlemlerinin yargısal kararlarla uygulanması da mümkündür. Bu tür uygulamalarda düzenleyici işlemlerin, sözü edilen dördüncü fıkra uyarınca davaya konu edilmelerine bir engel bulunmamaktadır. Aksi yöndeki anlayış, ancak yargısal kararlarla uygulanabilecek tüzük ve yönetmelik hükümlerinin, ilan tarihinden itibaren dava süresi geçirilmişse, davaya konu edilemeyeceği, kanuna aykırı olsa bile yargı yerlerince uygulanmaya devam olunacağı gibi, kanunun amacına hiç de uygun olmayan bir sonuca neden olacaktır.
Yargı yerince hükme esas alınmanın, kanununun öngördüğü anlamda bir uygulama olmadığı görüşüyle, yönetmeliğin ilan tarihine göre açılan davanın süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddinde isabet bulunmadığından Daire kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyız.