Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/241 E. 1998/67 K. 13.03.1998 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/241 E.  ,  1998/67 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/241
Karar No: 1998/67

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti: İnşaat-taahhüt işi ile uğraşan yükümlünün 1988 takvim yılında elde ettiği menkul sermaye iradını vergi idaresine bildirmediği inceleme raporu ile tespit edilmiş ve davacı adına ağır kusur cezalı gelir vergisi ve fon salınması önerilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından düzenlenen ihbarnamede, cezanın türü ağır kusur olarak belirtilmesine rağmen, vergi ve fonların % 50’si oranında kusur cezası uygulanmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K. … sayılı kararıyla; davanın ipotek karşılığında verilen borç paradan elde edilen faiz geliri üzerinden davacı adına salınan gelir vergisi ve fonlar ile kesilen kusur cezasının terkini istemiyle açıldığını, inceleme elemanı tarafından yıllık yüzde 108 oranına göre hesaplanan matrahın, yerel ticaret ve sanayi odasından bildirilen yüzde 48 faiz oranına göre azaltılmasına ve tarhiyatın bu miktar üzerinden kusur cezalı olarak değişiklikle onanmasına karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 14.9.1995 günlü ve E:1994/2933, K:1995/2456 sayılı kararıyla; tarafların vergi aslına ilişkin temyiz istemlerini reddetmiş, kusur cezasına ilişkin hüküm fıkrasını ise; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 347 inci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca, yükümlünün elde ettiği menkul sermaye iradını beyanname verme süresi ve ek süre geçtiği halde vergi idaresinin bilgisi dışında bıraktığından ağır kusur cezasının kusur cezasına çevirilmesinde yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin cezaya ilişkin kısmını kabul ederek kararı bozmuş, bu karara karşı düzeltme isteminde bulunulmamıştır.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; dava dosyası ve eki belgeler ile borç verme işleminde davacıyla birlikte hareket eden … adlı kişiye ait dava dosyanın birlikte incelenmesinden, ihbarnamenin “Kesilen Ceza” sütununa yazı ile ağır kusur yazılmasına rağmen, salınan vergi ve fon paylarının % 50’si oranında ceza kesilmekle, fiilen kusur cezası kesildiği, … adına ise, 1 kat oranında ağır kusur cezası kesildiğinin görüldüğü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesi uyarınca, mahkemelerinin yetkisinin, dava dilekçesiyle uyuşmazlığa konu edilen miktarın yasaya uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, bu durumda, ihbarnameyle, davacı adına kusur cezası kesildiğinden, mahkemelerince, bu miktarın üzerinde hüküm tesis edilemeyeceği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve uygulanan ağır kusur cezasının yasaya uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlaacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İnşaat-taahhüt işi ile uğraşan yükümlünün 1988 yılında elde ettiği menkul sermaye iradını vergi idaresine bildirmediğinin inceleme raporu ile tespiti üzerine davacı adına ağır kusur cezalı gelir vergisi ve fon salınması önerilmiş, bu öneri doğrultusunda düzenlenen tarhiyata ilişkin ihbarnamede cezanın ağır kusur olduğu belirtilmesine rağmen kusur cezası uygulanmış, tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen vergi mahkemesi tarhiyatı, matrahı azaltarak kusur cezalı olarak değişiklikle onamış, bu kararın Danıştay Üçüncü Dairesince ceza yönünden bozulması üzerine verilen ve fiilen uygulanan cezanın kusur cezası olduğu yolundaki ısrar kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan vergi ve ceza ihbarnamesinin incelenmesinden; ihbarnamenin “Kesilen Cezanın Türü, Matrahı, Kat, Oran” sütununda, yazı ile ağır kusur cezası yazılmasına karşın, miktar kısmında vergi miktarının yarısı düzeyindeki “11.533.000” sayısının yazılı olduğu görüldüğünden davacı adına kusur cezası kesildiği ve davanın cezaya ilişkin kısmının kusur cezasına ait olduğu sonucuna varılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında, idari yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olması öngörülmüştür.
Bu yüzden, idari yargı yerleri, dava konusu yapılan işlem veya eylemin hukuk kurallarına uygunluğunu denetlemekle yükümlü olduklarından, idarenin yapmadığı bir işlem hakkında hüküm oluşturmalarına olanak bulunmamaktadır.
İnceleme raporunda yükümlü adına ağır kusur cezası kesilmesi önerilmesine karşın ağır kusur değil, kusur cezası kesilmiş olması karşısında vergi mahkemesince idari yargı yetkisinin sınırı gözetilerek verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 13.3.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.