Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/192 E. 1997/516 K. 28.11.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/192 E.  ,  1997/516 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/192
Karar No: 1997/516

Temyiz Eden: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: Kuruluşu, 18.1.1984 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi iled uyurulan ve 12.12.1985 tarihinde tasfiye kararı alan limited şirketin, 1986 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini vermemesi nedeniyle adına resen takdir yoluyla kaçakçılık cezalı kurumlar vergisi salınmıştır.
İhbarnamelerde yer alan vergilere ve cezaya karşı süresi içinde dava açılmamış, tarhiyatın düzeltilmesi istenmiştir. Yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi yolundaki işleme karşı açılan davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 26.4.1994 günlü ve E:1993/2322, K:1994/2540 sayılı kararıyla, tarhiyatta zamanaşımı bulunmadığı, davacı şirketin tasfiye halinde olması nedeniyle uyuşmazlığa konu dönemde gelir getirici hiçbir faaliyetinin bulunmadığına ilişkin iddiaların, 213 sayılı Yasanın 116 ve 118 inci maddelerinde yer alan vergilendirme hataları kapsamında görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlü şirketin temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 28.4.1995 günlü ve E:1994/304, K:1995/154 sayılı kararıyla; limited şirketin 12.12.1985 tarihinde tasfiyeye girdiği, 1986 yılına ilişkin tarhiyatın muhatabının “… Limited Şirketi” olması gerektiği, kuruluşundan itibaren tasfiye konusu dışında herhangi bir karar almayan ve faaliyette bulunmayan limited şirketin mükellefiyetinin resen terkin edilmesi gerekirken vergilendirilmesinin mükellefiyette hata oluşturduğu, esasen çeşitli dönemler için yapılan tarhiyatların da, şirketin faaliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle kaldırıldığı noktalarında ileri sürülen iddialar incelenerek, vergilendirmede 213 sayılı Yasanın 118 inci maddesinde tanımlanan anlamda mükellefin şahsında ve mükellefiyette hata bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, iddiaların; Vergi Usul Kanununun 116 ve 118 inci maddelerinde yer alan vergilendirme hataları kapsamına girmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini uygun görmeyerek kararı bozmuştur.
Bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 31.10.1995 günlü ve E:1995/4039, K:1995/4362 sayılı kararıyla; temyiz dilekçesinde, kuruluşundan beri tasfiye konusu dışında herhangi bir karar almayan ve faaliyette bulunmayan şirketin mükellefiyetinin resen terkin edilmesi gerektiği ileri sürülmekteyse de, tasfiyeye girmekle beraber hiçbir faaliyette bulunmayan şirketlerin kayıtlarına terk keyfiyetinin işleneceği, böylece mükellefiyetinin ortadan kalktığının kabul edilemeyeceği, davacı şirketin gelir elde etmediği yolundaki iddiası ve ibraz edilen mahkeme kararlarının incelenmesinden, söz konusu kararların uyuşmazlık döneminden sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin olduğu ve kararlarda katma değer vergisine konu olabilecek bir işlemin yapıldığı yönünde herhangi bir tespit yapılmaksızın uygulanan tarhiyatların hukuka aykırı bulunduğu, bu kararların uyuşmazlık döneminde davacı şirketin faaliyette bulunmadığı ve gelir elde etmediğini kabule yeterli olmadığı, davanın, dönem beyannamesini vermeyen davacı şirket adına yapılan tarhiyata karşı değil, dava süreleri geçirildikten sonra faaliyette bulunulmadığı ve gelir elde edilmediği iddiasıyla ve herhangi bir belge de ibraz edilmeden tarhiyata karşı açıldığı, bu istemin idarece reddinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Karar yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve mükellefin şahsında ve mükellefiyette hata bulunduğu şirket adına 1986-1990 dönemleri için yapılan tarhiyatlara karşı açılan davalarda, şirketin hiçbir faaliyetinin bulunmaması nedeniyle tarhiyatların kaldırıldığı, şirketin kurumlar vergisine tabi herhangi bir faaliyetinin varlığı yolunda yapılmış tespit bulunmadığı, şirketin kuruluşundan itibaren hiçbir karar almadığının karar defteriyle sabit olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 1986 yılında hiçbir gelir getirici faaliyeti bulunmadığı, 12.12.1985 tarihinden bu yana tasfiye halinde olduğu … Ticaret Sicili Memurluğu yazısından anlaşılan yükümlü şirketin 1986 yılından sonraki dönemler için yapılan kurumlar vergisi tarhiyatlarının da vergi mahkemesince 1986 yılından itibaren gelir getirici faaliyeti bulunmadığı gerekçesiyle terkin edilip Danıştay Dördüncü Dairesi kararlarıyla aynı nedenle onanarak kesinleşmiş olması karşısında 1986 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin verilmemiş olması nedeniyle şirket adına yapılan cezalı tarhiyat 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116 ve 118 inci maddelerinde belirlenmiş olan vergilendirme hataları kapsamındadır.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Esas kararda belirtilen düşünce uyarınca temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Dördüncü Daire kararının bozulması ve davanın kabulü ile düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1986 takvim yılı için uygulanan tarhiyata karşı süresinde vergi mahkemesinde dava açmayan kurumun düzeltme ve şikayet yoluyla yaptığı başvurunun reddi yolundaki işleme karşı açılan davayı reddeden Danıştay Dördüncü Dairesinin K:1994/2540 sayılı kararının, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun K:1995/154 sayılı kararıyla; davacı iddialarının Vergi Usul Kanununun 116-118 inci maddeleri kapsamında olup olmadığı incelendikten sonra yeniden karar verilmek üzere bozulması üzerine Danıştay Dördüncü Dairesince 31.10.1995 gününde verilen davanın reddi yolundaki E:1995/4039, K:1995/4362 sayılı karar temyiz edilmiştir.
Şirketin 18.1.1984 tarihinde kurulduğu, kuruluşundan başlayarak faaliyetinin bulunmadığı, ortaklar kurulunca 12.12.1985 günlü ve (3) sayılı kararla tasfiyesine karar verildiği, … Ticaret Sicili Memurluğuna verilen 5.5.1986 günlü dilekçe ile bu durumun bildirildiği, anılan Memurlukça da 8.7.1992 günlü yazı ile şirketin, 23.1.1986 günlü ve 06854 yevmiye sayılı … Noterliği onayını taşıyan ortaklar kurulu kararıyla feshedildiği ve tasfiye işlerini, ortaklardan …’ın yürüteceğinin vergi dairesi müdürlüğüne duyurulduğu, vergi dairesi müdürlüğü tarafından düzenlenen 13.11.1991 ve 26.3.1992 günlü yoklama fişleriyle ise şirkete ait adreste ortaklardan …’ın ikamet ettiği ve şirketin 24.1.1986 gününden başlayarak tasfiye halinde olduğunun saptandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu olan tarhiyat, 1986 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmemesi nedeniyle yapılmıştır. 1987, 1988, 1989 ve 1990 takvim yılları için de aynı nedenle uygulanan tarhiyatlara karşı açılan davaların … Vergi Mahkemesince incelendiği ve verilen kararlarda; 1986 yılından itibaren tasfiyeye girdiği tartışmasız olan şirketin faaliyeti bulunduğuna dair idarece herhangi bir tespit yapılmamış olduğundan kurumlar vergisi tarhiyatlarının kaldırıldığı, bu kararlara karşı vergi dairesi müdürlüğü tarafından yapılan temyiz başvurularının Danıştay Dördüncü Dairesinin 9.11.1995 günlü, E:1994/5329, 5330, 5331, 5332, K:1995/4480, 4481, 4482, 4483 sayılı kararlarıyla reddedildiği ve söz konusu kararların kesinleştiği saptanmaktadır.
1986 yılına ilişkin beyannamenin verilmesi gereken tarihi kapsayan dönem olan 1987 yılı ve izleyen yıllar tarhiyatlarının, yukarıdaki tespitler nedeniyle kaldırıldığı ve kararların kesinleştiği gözönüne alındığında, davacının, olumsuzbir durumun varlığını kanıtlayamadığına dayanılarak davanın reddinde bozma esaslarına uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne ve Danıştay Dördüncü Dairesinin 31.10.1995 günlü, E:1995/4039, K:1995/4362 sayılı kararının bozulmasına, 28.11.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz istemine konu yapılan Daire kararı, Kurulumuzun 28.4.1995 günlü ve E:1994/304, K:1995/154 sayılı bozma kararı esaslarına uygun olduğundan temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.