Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/190 E. 1997/498 K. 28.11.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/190 E.  ,  1997/498 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/190
Karar No: 1997/498

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … Anonim Şirketi

İstemin Özeti: Ödeme kaydedici cihaz ticareti yapan yükümlü şirket adına, ödeme kaydedici cihaz satışını yasal süreden sonra idareye bildirmesi nedeniyle her satış bir tespit kabul edilmek suretiyle 3100 sayılı Yasanın Mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrası ve 213 sayılı Yasanın 352 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca usulsüzlük cezası kesilmiştir.
Cezaya karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 3100 sayılı Yasanın Mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve şartlara uymayan üretici veya ithalatçı kuruluşların, bunların satış, bakım, onarım servislerinde görevli elemanlar ile ödeme kaydedici cihazları kullanmak mecburiyeti bulunan mükellefler hakkında, her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununa bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan birinci derece usulsüzlük cezasının beş katı düzeyinde ceza uygulanmasının kurala bağlandığı, bu yasal düzenlemenin, ödeme kaydedici cihazı üreten veya ithal eden kuruluşlar ile bunların satış, bakım, onarım servislerinde görevli elemanların cezalandırılmalarını kapsadığı, bu cihazların ticaretiyle uğraşan satıcıları kapsamadığı gerekçesiyle cezanın kaldırılmasına karar vermiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 22.3.1995 günlü ve E:1995/447, K:1995/785 sayılı kararıyla; 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ile Mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasından; ödeme kaydedici cihazların satışıyla ilgili olarak üretici, ithalatçı ve satıcı firmalar ile satış servislerinin bildirim ödevleri bulunduğunun anlaşıldığı, her ne kadar 8 inci maddenin 2 nci fıkrasında “Satış Servisi” tabiri kullanılmış ise de, bunun genel anlamda bütün satıcı firmaları kapsadığı, nitekim 3100 sayılı Yasanın 8 inci maddesindeki usul ve esasları açıklamak üzere 10.2.1990 tarih ve 20429 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20 nolu Tebliğde, ödeme kaydedici cihazların satıcıları tarafından cihazların süresinde vergi dairesine bildirilmemesinin usulsüzlük cezasını gerektirdiğinin açıklandığı, satış servisi tabirinin kendilerine bayilik verilen veya bayi statüsünde çalışan firmaları kapsadığının açık olduğu, uyuşmazlığa neden olan türdeki cihazların bayiler veya bayilik statüsündeki satıcı firmalar aracılığı ile pazarlandığı bilindiğinden davacının, satış servisi elemanı olmadığı, bağımsız bir satıcı firma olduğu yolundaki iddiasının kabulüne olanak bulunmadığı, ödeme kaydedici cihaz satışlarına ilişkin bildirimin yasal süreden sonra yapılması nedeniyle yükümlü şirket adına kesilen usulsüzlük cezasını yazılı gerekçe ile kaldıran vergi mahkemesi kararında yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; satıcı firmaların ne 3100 sayılı Yasanın 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, ne de 20 seri nolu Tebliğde yer almadığı, aynı Tebliğin 2 nci bölümünün (b) maddesinde “Ödeme Kaydedici Cihazları Satan Mükelleflerce” ibaresi kullanılmış ise de bu anlatımdan, yasada ve tebliğin ceza ile ilgili bölümünde sayılan üretici ve ithalatçı firmalarla, bu firmaların satış servislerinin amaçlandığı, yasa ve tebliğin, üretici ve ithalatçı firmalar ile bunların satış servislerinin, ödeme kaydedici cihazların üretimi, ithalat veya satışlarını, Maliye Bakanlığına ve bağlı bulundukları vergi dairelerine beyan etmelerinin sağlanması için özel bir müeyyide getirdiği sonucuna varıldığı, beyan edilerek kayıtlara geçmiş cihazları kullanmak mecburiyetinde olanlara satan üretici ve ithalatçı firmalardan bağımsız firmalar için böyle bir müeyyide getirilmediği, bu bakımdan, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesi gereğince davacı şirket adına, ödeme kaydedici cihaz satışlarına ilişkin bildirimin yasal sürede yapılmadığından bahisle kesilen birinci derece usulsüzlük cezasının beş katı tutarında ceza ile cezalandırılmasında yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle cezanın kaldırılması yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiş ve 3100 sayılı Yasa ve 20 seri nolu Genel Tebliğ uyarınca kesilen cezada yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 3100 sayılı Yasanın 4 üncü maddesi ödeme kaydedici cihazları üreten, ithal eden ve satanların bu satışlara ilişkin bilgileri ilgili vergi dairesine bildirmekle yükümlü tutmuş, mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara uyulmaması halinde, uygulanacak cezaya yer verilmiştir.
Yasayla öngörülen düzenlemeye uymayan satıcı firma adına uygulanan cezada yasal aykırılık bulunmadığından, yazılı gerekçeyle usulsüzlük cezasını kaldıran mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık, yükümlü şirketçe ödeme kaydedici cihaz satışının belirlenen süreden sonra idareye bildirilmesi üzerine şirket adına kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması isteğiyle açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararının Danıştay Onbirinci Dairesince bozulması üzerine verilen ısrar kararının vergi dairesince temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
3100 sayılı Kanunun 4/1.maddesinde; üretici, ithalatçı ve satıcı firmalarca satılan cihazların sicil numaralarını ve kimlere satıldıklarını her ay Maliye ve Gümrük Bakanlığına ve bağlı bulundukları vergi dairesine bildirmek mecburiyetinde oldukları belirtilmiş, aynı kanunun mükerrer 8/2.maddesinde de, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici, ithalatçı kuruluşlar, bunların satış, bakım-onarım servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinde olan mükellefler hakkında her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere, Vergi Usul Kanununa bağlı “Usulsüzlük cezalarına ait cetvel” de yer alan 1.derecede usulsüzlük cezasının 5 katının uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa neden olan türdeki teknik cihazlar üretici veya ithalatçı firmalar tarafanda kendilerine ait satış mağazalarında satılabileceği gibi bayiler aracılığı ile pazarlanmaları da mümkündür.
3100 sayılı yasanın 4/1 maddesinde, üretici, ithalatçı ve satıcı firmaların maddede yazılı olan satışlarla ilgili bilgileri vermeye mecbur oldukları ve mükerrer 8/2.maddesinde de Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara uymayan üretici, ithalatçı ve bunların satış, bakım-onarım servislerinde görevli elemanlarına uygulanacak cezanın nev’i ve miktarı açıklanmıştır. Satış servisi tabirinin kendilerine bayilik verilen firmaları da kapsaması zorunludur. Aksi halde yasa ile getirilen bir mecburiyet müeyyidesiz kalacaktır ki kanun koyucunun amacı bu olamaz
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Ödeme kaydedici cihaz satışlarını süresinde vergi idaresine bildirmeyen davacı adına kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde, ödeme kaydedici cihazların cihaz sicil numarasını taşıyan bir ruhsatnamesinin bulunması aranmış, bu ruhsatnamede yer alacak diğer bilgileri belirlemeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkili kılınmış ve üretici, ithalatçı veya satıcı firmaların, satılan cihazların sicil numaralarını ve alıcılarını her ay Maliye ve Gümrük Bakanlığına ve bağlı bulundukları vergi dairelerine bildirmek mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.
Aynı yasının “Ceza ve sorumluluk” başlıklı Mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenip, açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici veya ithalatçı kuruluşlar, bunların satış, bakım-onarım servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti bulunanlar hakkında; her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere VergiUsul Kanununa bağlı “Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel” de yer alan birinci derece usulsüzlük cezalarının beş katının uygulanması öngörülmüştür.
Yasanın tanıdığı düzenleme yetkisi uyarınca Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla ilgili 20 seri nolu Genel Tebliğin 2/b bölümünde, vergi dairesi müdürlüğüne ödeme kaydedici cihaz satışlarına ilişkin bildirimin süresinde yapılmaması halinde, 213 sayılı Yasaya bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yazılı birinci derece usulsüzlük cezalarının beş katının uygulanacağı belirtilmiştir.
Yükümlü firma, hiç bir üretici veya ithalatçı kuruluşun bayii olmadıklarını, tamamen bağımsız ticari bir işletme olduklarını ve 3100 sayılı Yasanın cezaya ilişkin mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında üretici veya ithalatçı kuruluşlarla bunların satış, bakım-onarım servislerinde görevli elemanların cezai sorumluluklarının düzenlendiği, kendilerinin bu tür bir statüye haiz olmadıklarını iddia etmiştir.
3100 sayılı Yasanın gerekçesinde; ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti öngörülmekle, hem vergi mükelleflerine vergi ödevlerinin yerine getirilmesinde kolaylık sağlanması, hem de perakende satışların güvenilir bir şekilde kayıt altına alınmasının amaçlandığı belirtilmiştir.
Yasanın, amacıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesinden; ödeme kaydedici cihazın nihai kullanıcısına intikalinin satıcı firmalar aracılığıyla gerçekleşeceği ve mali idarenin cihaz kullanıcılarını tespit ve denetimi, bu kuruluşlar aracılığıyla sağlayabileceği gözönüne alındığında, üretici ve ithalatçı firmalarla bağlantısı olmayan kuruluşların satış birimlerinden bağımsız firmaların cezai sorumluluklarının bulunmadığından söz edilemeyecektir. Dolayısıyla, ödeme kaydedici cihaz satışı yapan yükümlü şirketin söz konusu cihazların ithalatçısı veya üreticisinden bağımsız bir kuruluş olması nedeniyle yasal ve idari düzenlemelerle getirilen cezai sorumluluğun kapsamı dışında bırakılmasına olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 28.11.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin davada verilen … Vergi Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararı, Danıştay Onbirinci Dairesinin 22.3.1995 gün ve 1995/785 sayılı kararı ile bozulmuştur. Bozma kararı üzerine … Vergi Mahkemesi Hakimliğinin … günlü ve … sayılı kararı ile … Vergi Mahkemesince verilen kararda ısrar edilmiştir.
Her ne kadar bozma kararı üzerine, işin yeniden incelenmesi safhasında değişen usul hükmü gereğince dava konusu uyuşmazlık miktarına göre uyuşmazlığın çözümü tek hakime ait ise de, usul hükümlerine yapılan ve kamu yararının bir gereksinimini karşılamak üzere yürürlüğe konulması nedeni ile derhal uygulanması gereken değişikliklerin, tamamlanmış yargılama safhalarına etki edebileceği hukuken kabul edilemez. Mahkeme heyetince verilen kararın Danıştay görevli dairesince bozulması üzerine gerekli inceleme, bu yargılama safhalarının eskiusul hükümlerine göre tamamlanmış olması nedeni ile ancak yine mahkemece yapılabilir.
Uyuşmazlık miktarına göre, tamamlanmış yargılama safhaları göz ardı edilerek, davanın tek hakim tarafından “ısrar” şeklinde karara bağlanması ve bu kararın temyizen Vergi Dava Daireleri Kurulunda incelenmesini usul hükümlerine uygun bulmadığımızdan, karara karşıyız.

XX – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler, bozulması istenen mahkeme kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında yerinde ve ısrar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.