Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/338 E. 1997/279 K. 23.05.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/338 E.  ,  1997/279 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/338
Karar No: 1997/279

Temyiz Eden: …
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Marangozluk yapan yükümlü adına, ticari faaliyetinde kullanıp, 25.3.1991 tarihinde sattığı kamyoneti için katma değer vergisi beyanında bulunmaması nedeniyle Mart 1991 dönemi için resen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi, … günlü ve K: … sayılı kararıyla davayı reddetmiştir.
Vergi mahkemesi kararına karşı yükümlü tarafından yapılan temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 19.10.1994 günlü ve E:1994/286, K:1994/4011 sayılı kararıyla; 1991 Mart ayında satılan kamyonet için yükümlünün katma değer vergisi beyanında bulunmadığı, idarece olayın takdire sevk edildiği, takdir komisyonunca, aracın satış bedeli … milyon lira olarak takdir edilmek suretiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salındığı, ticari faaliyette kullanılan aracın satışı nedeniyle beyanda bulunulmaması üzerine olayın takdire sevkinde yasaya aykırılık bulunmadığı ancak, takdir komisyonunca aracın gerçek satış değerinin ne olabileceği konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın takdirde
bulunulmasının hukuka uygun görülmediği, bu durumda mahkeme tarafından satışa konu aracın tüm özelikleri dikkate alınarak satış tarihindeki emsal bedelinin tesbiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli dayanağı bulunmayan takdir komisyonu kararına göre yapılan cezalı tarhiyatın onanmasında isabet olmadığı, uyuşmazlığın özelliği ve hukuki niteliği itibarıyla salınan vergi nedeniyle kaçakçılık cezası yerine kusur cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle temyiz istemini kısmen kabul ederek vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi; … günlü ve K: … sayılı kararıyla; yükümlünün işletmesinde kullandığı kamyoneti … Noterliğinin 25.3.1991 tarihli satış senedi ile …- lira kasko bedeli üzerinden sattığının ve elde edilen hasılatın katma değer vergisi beyannamesinde beyan edilmediğinin ihtilafsız olduğu, bu durumda olayın 213 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (6) işaretli bendi uyarınca takdir komisyonuna sevk edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak, yükümlü dava dilekçesinde taşıtı …- liraya, yoklama fişinde ise …- liraya sattığını beyan etmiş olması karşısında taşıtın gerçek satış fiyatı konusunda çelişki meydana geldiğinden, yükümlü nezdinde düzenlenen 16.10.1992 tarihli yoklama tutanağına itibar edilmediği, her ne kadar takdir komisyonu kararında, aracın gerçek satış değerinin ne olabileceği konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın takdirde bulunulmuş ise de, yükümlünün söz konusu taşıtın satışında bildirdiği kasko değeri ve ara kararı üzerine … Derneği ile … Odasınca, özellikleri belirtilmiş olan aracın satış tarihindeki değerinin, noterlikçe satışa esas alınan … – lira kasko bedelinin çok üzerinde olabileceğinin bildirilmiş olması karşısında, takdir komisyonunca kasko değeri ve piyasa fiyatının çok altında takdir edilen …- lira satış bedeli üzerinden yapılan tarhiyatta vergi aslı yönünden hukuka aykırılık görülmediği, bozma kararında kaçakçılık cezası yerine kusur cezası kesilmesi gerektiği belirtilmişse de, matrah farkı olarak takdir edilen …- lira olay tarihinde yürürlükte olan 213 sayılı Yasanın 344 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (8) işaretli bendinde öngörülen haddin üzerinde kaldığından, yükümlü adına bu matrah farkı üzerinden salınan vergilere kaçakçılık cezası uygulanmasında da yasaya aykırılık bulunmadığı, aynı takdir komisyonu kararına dayalı kaçakçılık cezalı gelir vergisi uyuşmazlığı hakkında Danıştay Üçüncü Dairesinin 28.12.1994 gün ve E:1994/297, K:1994/4605 sayılı kararıyla da bu sonuca ulaşıldığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve aracın gerçek satış bedelinin …- lira olduğu, ticari işletmeye kayıtlı olmadığı, amortisman ayrılmadığı, vergi dairesine de bilgi verilerek defter kayıtlarında masraflarının yarısına yer verildiği, kaçakçılık kastı bulunmadığı, katma değer vergisi ve kaçakçılık cezası uygulanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlıkta kamyonet satışı dolayısıyla katma değer vergisi beyanında bulunmayan yükümlü adına resen kaçakçılık cezalı olarak salınan katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi, Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararı üzerine ilk kararında ısrar etmiş olup, yükümlüce ısrar kararının temyizen incelenmesi isteğiyle açılan davada ileri sürülen iddialar usul ve kanun hükümlerine uygun vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: 25.3.1991 tarihinde sattığı araç için … lira satış bedeli beyan eden yükümlü adına takdir komisyonunca takdir edilen … lira değer üzerinden ikmalen salınan katma değer vergisinin kaldırılması istemi ile açılan davanın reddine ilişkin vergi mahkemesi kararının Danıştay 9 uncu Dairesinin 19.10.1994 gün, E:1994/286, K:1994/4011 sayılı kararı ile,aracın satış tarihindeki emsal bedelinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmek üzere bozulması üzerine vergi mahkemesince verilen ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay 9 uncu Dairesinin 19.10.1994 gün,E:1994/286, K:1994/4011 sayılı bozma kararında yer alan düşüncemizde yazılı gerekçe uyarınca temyiz isteminin reddi ile temyiz konusu ısrar kararının onanması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Marangozluk yapan ve işletmesinin aktifinde kayıtlı olmayan ancak, aynı zamanda işletmesinde de kullandığı kamyonetini satmasına karşın Mart 1991 dönemine ilişkin beyannamesinde bu teslim nedeniyle katma değer vergisi beyan etmemesi eleştirilen davacı adına resen salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı temyiz edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, aynı maddenin sondan üçüncü fıkrasında da bir faaliyetin ticari, sınai, zırai faaliyet yahut serbest meslek faaliyeti olup olmadığının tayininde, Gelir Vergisi Kanunu hükümlerinin, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerinin dikkate alınması kurala bağlanmıştır.
İşletmenin aktifinde kayıtlı olmayan veya işletmeye dahil olmayan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasının işletme ile ilgilendirilmelerine olanak bulunmamaktadır. Davacının, sahibi bulunduğu … plaka sayılı kamyonetini işletmeye dahil etmediği, zati ve ailevi ihtiyaçları yanında faaliyetinin gereksinmeleri için de kullandığı ve Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 5 inci bendi uyarınca vergi idaresine de bildirerek giderlerinin yarısını gayrısafi hasılatından indirdiği tartışmasızdır.
İşletmeye dahil olmayan kamyonetin satışı, ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılmış bir teslim olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu işlem katma değer vergisinin konusu dışında kalmaktadır.
Davacı adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin, belirtilen hukuksal nedenlerle kaldırılması gerekirken, davanın reddine ilişkin ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 23.5.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında, “Mahkeme bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilir. Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde, dava, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca incelenir. Danıştay’ın ilgili dava dairesinin kararı uygun görülürse mahkemenin kararı bozulur, aksi halde onanır. Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları kararlarına uyulması zorunludur.” hükmünü taşımaktadır.
Bu hükme göre, ısrar kararlarının temyizi halinde Dava Daireleri Genel Kurullarınca yapılacak inceleme mahkeme kararı ile Danıştay’ın ilgili dava dairesinin kararı arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi yönünde olacaktır. Olayımızda resen takdir sebeplerinin mevcut olduğu mahkeme kararında ve Danıştay Dokuzuncu Daire kararında belirlenmiş ve bu husus kesinleşmiş bulunmaktadır. Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık takdir edilen matrahın yerinde olup olmadığı yönündedir. Temyize konu mahkeme kararının katma değer vergisi yönünden dayandığı hukuki nedenler yerinde görüldüğünden vergi aslına ilişkin temyiz isteminin reddi, ancak olaya kaçakçılık cezası uygulanması kanuna ve hukuka uygun bulunmadığından kararın bu kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.