Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/333 E. 1997/278 K. 23.05.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/333 E.  ,  1997/278 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/333
Karar No: 1997/278

Temyiz Eden: … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili: …
Karşı Taraf: …Anonim Şirketi
Vekili: …

İstemin Özeti: Davacı adına, yol ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının tahsili için ödeme emri düzenlenmiştir. Hizmet yapılmadan katılım payı istendiği ve kesinleşmeyen kamu alacağı için ödeme emri düzenlendiği iddiasıyla açılan davayı kabul eden … Vergi Mahkemesi … günlü ve K: … sayılı kararıyla ödeme emrini iptal etmiştir.
Belediyenin bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi ise 23.9.1993 günlü ve K:1993/3126 sayılı kararıyla; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 89 uncu maddesinde, katılma paylarına karşı dava açılabilmesi için, katılma payının yarısının önceden belediyeye ödenmesi gerektiğinin kurala bağlandığı, dosyadaki belgelerden, katılma payının tahsili amacıyla yükümlü adına ödeme emri düzenlendiği ancak, 2464 sayılı Yasanın 89 uncu maddesinde önşart olarak kabul edilmesine karşın katılma payının yarısı davalı idareye ödenmeden dava açıldığının anlaşıldığı, bu nedenle, dava konusu payın yarısının ilgili belediyeye ödenip ödenmediği araştırılmadan verilen kararda isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuş, yükümlü şirketin bu karara karşı yaptığı karar düzeltme istemini reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve K: … sayılı kararıyla; dava konusu ödeme emri ile istenen kamu alacağının bir ihbarname ile yükümlüye tebliğ edilip, itirazsız kabul etme, dava açma, uzlaşma komisyonuna başvurma gibi yasal hakların kullanımına fırsat verilerek bu yollardan birine göre kesinleştikten sonra ödeme emri ile istenmesi gerekirken, bu kurala uyulmadığının anlaşıldığı, daha önce 213 sayılı Vergi Usul Kanununa uygun olarak düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş ihbarname bulunmadığından, borcun doğrudan ödeme emri ile istenmesiyle 2464 sayılı Kanunun 93 üncü maddesindeki harcamalara katılma paylarının 92 nci maddeye göre payların ilan ve tebliğ edildiği yılı izleyen yıldan başlayarak iki yılda ve dört eşit taksitte ödenmesine ilişkin olanaktan yararlanma imkanının da ortadan kaldırıldığı, kesinleşmeyen borç için ödeme emri tanziminin hukuka uygun bulunmadığı, borcun vadesinin belli olmadığı, ödeme emrinin ancak, 6183 sayılı Yasanın 55 inci maddesi uyarınca borcun vadesinde ödenmemesi halinde düzenlenebileceği, 2464 sayılı Yasanın 89 uncu maddesinin (a) fıkrasının tarh ve tahakkuk aşamasında dava konusu yapılan katılım payları için getirildiği, böylece belediyelerce yapılacak harcamalara katılma paylarının tahakkukunun, sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmek istendiği, çünkü tarh ve tahakkuk aşamasında dava açılmakla 2577 sayılı Yasanın 27 nci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca tahsilatın kendiliğinden durduğu, ödeme emrine karşı açılan davalarda ise tahsilatın durmasının söz konusu olmadığı, kaldı ki 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde yer alan, ödeme emrine karşı itiraz sebeplerinin sınırlı, dava açma süresinin 7 gün süreyle kısıtlı olduğu, bütün bu hususlar dikkate alındığında tarh ve tahakkuk aşamasından geçmeden doğrudan ödeme emriyle istenen katılım paylarına karşı dava açılabilmesi için katılım payının yarısının ilgili belediyeye ödenmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığı, aksi halde, katılım payına yanlışlıkla muhatap tutulan, böyle hiç bir borcu bulunmayan, daha önce aynı borcu ödemiş olan veya borcu zamanaşımına uğramış olan kişilerin de katılım payının yarısını ödedikten sonra dava açabileceği gibi adaletsiz bir duruma neden olunacağı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, Belediye Başkanlığınca temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 89/a maddesinin 4 üncü fıkrasında katılma paylarına karşı dava açılabilmesi için katılma paylarının yarısının önceden belediyelere ödenmesi hükme bağlanmıştır.
Katılma paylarına karşı açılacak davalarda dava açma önşartı olarak katılma payının yarısının dava açmadan önce ödenmesi öngörülmüş olup, payın tarh işlemine ya da ödeme emrine karşı açılacak davalar ayırımı yapılmamıştır.
Bu nedenle katılma payını içeren ödeme emrine karşı dava açma önşartı yerine getirilmediğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: 1992 yılına ait yol ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının tahsili amacı ile düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı kabul ederek ödeme emrini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün E: …, K: … sayılı kararının Danıştay 9 ncu Dairesinin 23.9.1993 gün ve E:1993/2195, K:1993/3126 sayılı kararı ile bozulması üzerine, vergi mahkemesince verilen ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay 9 ncu Dairesinin 23.9.1993 gün, E:1993/2195, K:1993/3126 sayılı kararında yer alan düşüncemizde yazılı gerekçe uyarınca temyiz isteminin reddi ile temyiz konusu ısrar kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Ödeme emrine karşı açılan davalarda harcamalara katılma payının yarısının önceden ödenmiş olmasının önkoşul olmadığı ve davacı adına, kesinleşmiş bir kamu alacağı bulunmadığı halde düzenlendiği sonucuna ulaşılan ödeme emrinin iptali yolunda verilen ısrar kararı, belediye başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Harcamalara katılma paylarının tanımı, hesaplanması, tahakkuk şekli ve zamanı ile tahsili, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Üçüncü Kısmında düzenlenmiştir. Aynı Yasanın Dördüncü Kısmında yer alan 98 inci maddesinde ise Vergi Usul Kanunu ile Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun ilgili hükümlerinin 2464 sayılı Yasada tersine düzenleme bulunmayan hallerde uygulanması kabul edilmiştir.
Harcamalara katılma paylarının hesaplanmasına ilişkin 2464 sayılı Yasanın 89 uncu maddesinin (a) bendinin son fıkrasında, harcamalara katılma paylarına karşı dava açılabilmesi, payın yarısının önceden belediyelere ödenmiş olması koşuluna bağlanmıştır.
2464 sayılı Yasanın 98 inci maddesiyle yapılan gönderme uyarınca bu hükmün, Vergi Usul Kanununun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesinin (A) bendinin ikinci fıkrası gözönüne alınarak uygulanması gerekmektedir. Sözü edilen fıkrada, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade ettiği, lafzın açık olmadığı hallerde, vergi kanunları hükümlerinin, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle bağlantısı gözönünde tutularak uygulanması öngörülmüştür.
Harcamalara katılma paylarına karşı dava açılmasını, payın yarısının önceden belediyelere ödenmiş olmasına bağlayan 2464 sayılı Yasanın 89 uncu maddesinde yer alan kural, payların hesabına ilişkindir. Harcamalara katılma paylarının tahakkuk şekli ve zamanı, 90 ve 91 inci maddelerde, payların ilan ve tebliği, 92 nci maddede, tahsil şekli ise 93 üncü maddede düzenlenmiştir.
Düzenlendiği yer itibarıyla dava açmada önkoşul arayan kural, payların tahakkukundan önceki aşamada açılacak davaları kapsamına almaktadır. Diğer taraftan, bu düzenlemenin amacının, yerel yönetimleri hizmetten yararlanma esasına dayalı gelirlerinden yoksun bırakmamak, dava yoluna başvurulması nedeniyle tahakkukun gecikmesini önlemek ve yerel yönetimleri yeterli akçalı kaynağa kavuşturmak olduğu açıktır.
Usulüne göre tarh ve tebliğ edilen, ödenmesi gerekir bir hale gelen, daha kısa anlatımla tahakkuk eden bir vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm, onu tahsile yetkili yönetim birimi tarafından cebren takibe alınabileceğinden, cebren takip yollarından biri olan ödeme emri ile istenmesi üzerine açılacak davalarda da, katılma payının yarısının ödenmiş olması koşulunun aranmasına gerek bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aynı sonuca, tarh ve tebliğ edilen bir vergi veya benzeri yüküme karşı dava açılmasının, İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca tahsilatı durdurmasına karşın, tahsilat işlemlerine karşı dava açılmasının tahsil işlemini durdurmayacağına ilişkin düzenlemeden dolayı da ulaşıldığından, mahkeme kararının, ödeme emrine karşı dava açılabilmesinin, katılma payının yarısının önceden belediyeye ödenmesi koşuluna bağlı olmadığına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
6183 sayılı Yasanın 55 inci maddesi, usulüne uygun olarak tahakkuk etmiş ancak, vadesinde ödenmemiş (kesinleşmiş) kamu alacaklarının tahsili için ödeme emri düzenlenmesini öngörmüştür.
Bilindiği gibi tahakkuk, tarh edilen bir vergi, resim, harç veya benzeri mali yükümün, ödenebilir safhaya gelmesidir. Bunun için ilgilisine tebliğ edilmiş ve dava konusu yapılmamış, yapılmışsa davanın kısmen veya tamamen reddedilmiş olması gereklidir. Böyle bir vergi veya benzeri mali yükümün ödeme emriyle istenebilmesi için vadesinin de geçmiş olması zorunludur.
Harcamalara katılma paylarının tahakkuk zamanı, 2464 sayılı Yasanın 91 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre tahakkukun işler hangi ihale usulüne göre yapılmış olursa olsun, hizmetin tamamlanarak halkın istifadesine sunulmasından sonra yapılması kabul edilmiş ancak, yapılacak yazılı tebliğ ile verilecek süre içinde ilgililerin katılma paylarını peşin ödemeyi kabul etmeleri halinde bu payların, kabule ilişkin yazılı başvurma tarihinden başlayarak bir ay içinde tahakkuk ettirilmesi öngörülmüştür. Peşin ödemelerde tahakkuk eden katılma paylarının tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenmesi ise aynı Yasanın 93 üncü maddesinde kabul edilmiştir.
Olayda, … Büyükşehir Belediye Başkanlığının, belediye sınırları içinde mesken veya işyeri olarak inşa edilen gayrımenkul sahiplerinden, bina veya bağımsız bölüm için yapı kullanma izni alınması sırasında emlak vergisine esas değerin yüzde 2’sini geçmeyecek şekilde yol ve kanalızasyon harcamalarına katılma payı tahsilini öngören … Belediye Encümeninin 5.3.1992 günlü ve 894 sayılı Kararına dayanarak davacıya yapı kullanma izni verilmesini katılma payının ödenmesi koşuluna bağladığı, davacının ise yapı kullanma iznini alabilmek için payların dörtte birini ödemek zorunda kaldığı, idarece bu ödemenin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan yapıldığı ve alacağın kesinleştiği ileri sürülmektedir.
Vergi ve benzeri mali yükümler ancak, vergi kanunlarında gösterilen şekilde tahakkuk edecekleri ve davaya konu yapılan ödeme emrinde yer alan yol ve kanalizasyon harcamalarına katılma paylarının, 2464 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 89, 90, 91 ve 92 nci maddelerinde yazılı esaslara uygun olarak tahakkuk ettirilmediği gözönüne alındığında kararın, ödeme emrinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasında da hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 23.5.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Dava, yol ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılmıştır.
Uyuşmazlık, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 86 ve takip eden maddelerinden kaynaklanan “Harcamalara Katılma Payları”nın tahsili için düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılacak davalarda da, harcamalara katılma payının yarısının dava açılmadan önce yatırılması gerekip gerekmediğine ilişkin bulunmaktadır.
2464 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin değişik dördüncü fıkrasında, harcamalara katılma paylarında dava konusu edilen işlemlerin “tahakkuk” veya “ödeme emri” olup olmadığı ayırımı yapılmaksızın katılma paylarına karşı dava açılabilmesi, katılma payının yarısının önceden belediyeye ödenmesi ön koşuluna bağlanmıştır.
Bu koşulun, davanın tahakkuka veya ödeme emrine yönelik olup olmamasına bakılmaksızın aranması gerekir. Zira, ödeme emrine karşı açılan davalarda bu koşulun aranmayıp tahakkuka karşı açılan davalarda aranması, 2464 sayılı Kanunla getirilen bu hükmü işlemez hale getirebilir. Şöyle ki, kendisinden harcamalara katılma payı istenenlerden bazıları şu veya bu sebeple tahakkuka karşı dava açmayıp, ödeme emrini dava konusu yapmak suretiyle bu koşuldan kurtulabilirler. Hukukun genel ilkelerine göre kanun hiçbir zaman hakkın kötüye kullanımını korumaz.
Belirtilen nedenle harcamalara katılma payından doğan uyuşmazlıklarda, ödeme emrine karşı açılan davalarda da, katılma payının davadan önce, belediyeye yatırılması gerektiği görüşü ile karara katılmıyoruz.