Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/280 E. 1997/151 K. 06.03.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/280 E.  ,  1997/151 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/280
Karar No: 1997/151

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İstemin Özeti: Yükümlünün 1985 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucunda 13 kişi ve kuruluş adına düzenlediği faturaların sahte olduğunun saptanması üzerine kaçakçılık fiiline iştirak ettiği kabul edilmek suretiyle düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 338 inci maddesi uyarınca adına kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377, 378 ve 365 inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu kaçakçılığa iştirak cezasının, nezdinde inceleme yapılan kişi ve kuruluşların katma değer vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairelerince ve ziyaa uğratılan vergiye ait beyannamelerin ilgili bulunduğu dönemler gözönüne alınarak kesilmesi gerektiğinin anlaşıldığı, davalı idare tarafından 13 ayrı mükellef adına kesilen kaçakçılık cezaları toplamının bir kalemde ve bir ihbarname ile davacıdan aranmasının kanuna uygun olmadığı gerekçesiyle davayı kabul etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi ise 20.10.1993 günlü ve E:1992/5130, K:1993/3610 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Yasayla değişik 338 inci maddesine göre kaçakçılığa iştirak suçunun oluşması için fiilin icrasına doğrudan veya etkili bir biçimde katılmanın zorunlu olduğu, kaçakçılık işlenmeden önce veya işlendiği sırada yardımda bulunularak fiilin icrasını kolaylaştırmak için yapılan eylemleri, kaçakçılığa iştirak olarak nitelemenin mümkün olmadığı, bu fiillerin ancak yasada öngörülen diğer şartların da gerçekleşmesi halinde aynı Yasanın 347 nci maddesinde tarif edilen “kaçakçılığa yardım fiili” olarak kabul edilebileceği, olayda da yükümlünün kaçakçılık fiiline yardımcı olduğu anlaşıldığından kaçakçılığa iştirakten dolayı ceza kesilmesinin mümkün olmadığı, kaçakçılığa yardım nedeniyle ceza kesilmesi gerektiği, ancak kaçakçılığa yardıma ilişkin maddenin uygulamasında, yükümlünün fatura düzenlediği kişi ve kuruluşlar adına kesilmiş bulunan kaçakçılık cezalarının kesinleşme durumları önem taşıdığından vergi mahkemesince, 213 sayılı Yasanın 347 nci maddesi gözönüne alınarak kaçakçılık cezalarının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılmasından sonra karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K. … sayılı kararıyla; mahkemelerince verilen K: … sayılı kararda, davacı adına kaçakçılığa iştirak veya kaçakçılığa yardım cezalarından hangisinin kesileceğinin belirlenmediği, cezanın niteliğinden önce yükümlü adına ceza kesmede hangi vergi dairesi müdürlüğünün yetkili olduğu konusunun tartışıldığı, davacıdan sahte fatura aldıkları saptanan 13 ayrı yükümlünün bağlı bulunduğu vergi daireleri tarafından, kendilerine bağlı yükümlüler adına kesilen kaçakçılık cezasının kesinleşmesinden sonra bu defa faturaları düzenleyen kişi olarak davacı adına da, sözü edilen yükümlülerle ilişki kurularak ceza kesilmesi gerektiği, mahkemenin görevinin, esasta haklı bile olsa idarenin hukuken isabetsiz ve hatalı bulduğu işlemlerini iptal ederek hukuka ve usule uygun davranmasını sağlamak olduğu, bozma kararında davacı adına kesilecek ceza bakımından asıl yükümlü adına kesilen cezaların kesinleşme durumunun bilinmesi gerektiğinin belirtilmiş olmasının da asıl yükümlü ve davacı adına aynı vergi dairesince ceza uygulanması gerektiğini doğruladığı, asıl yükümlüye ve iştirak veya yardım fiilini işleyen kişiye aynı vergi dairesi tarafından ceza uygulanmasının, aralarında bağlantı olan bu cezalara karşı açılacak davalara ayrı yargı yerlerinde bakılmasını önleyeceği, öte yandan aynı dosyada 13 yükümlü ile ilgili kaçakçılık cezalarının kesinleşme durumlarının farklı olabileceği ve hatta henüz kesinleşmemiş olanların bulunabileceği dikkate alındığında, aynı vergi dairesince ceza kesilmesinin görülmekte olan uyuşmazlıkların sonuçlandırılmasını da çıkmaza sokabileceği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve 213 sayılı Kanunun 34/2 nci maddesinde, nevi ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarname düzenleneceği öngörüldüğünden ve olayda da söz konusu cezanın nevi ve doğuşu aynı olduğundan esasa tesir etmeyen usul eksikliğinin gözönüne alınması suretiyle davanın kabul edilmesinde isabet bulunmadığı, inceleme elemanınca yükümlüden sahte fatura alan 13 kişi ve kuruluş için ayrı rapor düzenlenmiş olmakla beraber davacı adına tek bir raporun düzenlendiği, anılan kişiler adına kesilen kaçakçılık cezası dışında diğer cezaların kesilmesi veya cezaların ayrı dönemlere ait bulunması halinde mahkeme kararının yerinde olacağı ileri sürülerek direnme kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerekeceği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan ısrar kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K:v sayılı Israr Kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 6.3.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.