Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/194 E. 1997/188 K. 11.04.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/194 E.  ,  1997/188 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/194
Karar No: 1997/188

Temyiz Eden: … Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürlüğü
Vekili: …
Karşı Taraf: … Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti: Davacı kurum 1990 Ekim ayında müteahhite yaptığı avans ödemelerinden dolayı % 5 vergi tevkifatı yapmış ancak, ilgili ay muhtasar beyannamesinde bu tevkifatı sehven % 15 olarak beyan edip ödemiştir. 10.12.1990 günlü dilekçeyle idareye düzeltme ve mahsup başvurusunda bulunmuş ve 1990 Kasım ayına ilişkin gelir (stopaj) vergisi borcunu 20.12.1990 tarihinde ihtilaflı miktar kadar eksik ödemiştir. Mahsup talebiyle ilgili olarak yapılan vergi incelemesi sonucu, düzeltme talebinin ancak, mükellefler tarafından yapılabileceği, vergi sorumlularının düzeltme talebinde bulunamayacakları
belirtilen davalı idarenin 27.4.1993 günlü yazısıyla iade talebi reddedilmiş ve eksik ödenen Kasım 1990 ayına ait gelir (stopaj) vergisi borcunun, vergi aslına dönüşen gecikme zamlarıyla birlikte tahsili için dava konusu ödeme emri düzenlenerek, 10.9.1993 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; 1990 Kasım ayına ilişkin tahakkuk fişinde, davacı kurumun isteği doğrultusunda herhangi bir mahsubun yapılmadığı ancak, tahakkuk eden bu verginin ihtilaflı miktar kadar eksik ödendiği, mahsup istemini kabul etmeyen davalı idare tarafından iade isteminin reddine ilişkin yazının 9.4.1993 gününde tebliğine rağmen, bu işleme karşı da dava açılmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla bir önceki dönemde sehven fazla yatırdığı vergiyi, bir sonraki dönem ödeyeceği vergiden resen mahsup eden davacı kurum adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı kurumun temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 5.12.1994 günlü ve E:1994/1120, K:1994/5799 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanununun 121 inci maddesine göre, idarece tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hatalarının resen düzeltilmesi gerektiği, yine aynı Kanunun 8 inci maddesinde mükellef tabirinin vergi sorumlularına da şamil olduğunun belirtildiği, vergi sorumlusu sıfatıyla davacı kurumun düzeltme talebinde bulunabileceğinin açık olduğu, % 5 olan tevkifatını sehven % 15 olarak beyan edilip ödendiği hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğu, bu durumu
farkeden vergi sorumlusunun bir sonraki ay beyannamesini verirken bu yanlışlığı düzelttiği ve o aya ait vergiden mahsup yaparak, idareden düzeltme istediği, o tarihte beyannameyi kabul eden ve dilekçeye başkaca bir cevap vermeyen davalı idarenin, aradan üç yıla yakın bir süre geçtikten sonra, Vergi Usul Kanununun 121 inci maddesine göre resen düzeltebileceği bir hatayı, vergi sorumlusunun düzeltme talep edemeyeceği gerekçesiyle düzeltme isteğini reddederek, eksik ödenen miktarın tahsili için ödeme emri düzenlemesinde isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
… Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Yükümlü Kurumun temyiz isteğinin kabulü ile dosya içinde mevcut düşünce uyarınca ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1990 Ekim ayında sehven fazla ödediğini ileri sürdüğü vergileri, 1990 Kasım ayında ödeyeceği vergiden mahsup ederek ödeyen ve aynı dönem içinde düzeltme için başvuran davacı kurum adına düzeltme talebinin kabul edilmemesi üzerine, eksik ödenen söz konusu verginin gecikme zammıyla birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın reddi yolundaki ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Davacı kurum, 1990 Ekim ayında müteahhite yaptığı avans ödemeleri nedeniyle % 5 oranında vergi tevkifatı yapmış ancak, bu tevkifatı sehven % 15 olarak beyan ederek ödemiştir. Taraflar arasında, yapılan tevkifatın % 5 olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı gibi gerçekte % 5 olarak kesilen verginin, sehven % 15 olarak beyan edilip ödendiği de ihtilafsızdır. Vergi dairesi müdürlüğü bu hususların aksini kapsar nitelikte bir iddia ileri sürmemekte, dava konusu ödeme emrini düzenleme nedeni olarak, yalnızca vergi sorumlularının düzeltme talebinde bulunamayacaklarını iddia etmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116 ncı maddesinde, vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış, 120 nci maddede, vergi hatalarının düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürünün karar vereceği, kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, Kanunun müteakip maddelerinde geçen mükellef tabirinin, vergi sorumlularına da şamil olduğu belirtildiğinden vergi sorumlusu sıfatıyla sehven fazla yatırılan bir vergi için davacı kurumun düzeltme başvurusu yapabileceği sonucuna varılmaktadır.
Müteahhite yaptığı ödemelerden yasaya uygun oranda vergi kesintisi yapan davacı Kurumun, Kasım ayında verdiği Ekim 1990 ayına ilişkin muhtasar beyannamesinde bu kesintiyi sehven % 15 olarak beyan ederek ödedikten sonra hatalı beyanını farkettiği ve Aralık ayında verdiği Kasım 1990 ayına ilişkin beyannamesi üzerinden tahakkuk eden vergiyi öderken, bir önceki beyannamede fazla tahakkuk eden miktar kadar noksan ödeme yaptığı ve Ekim 1990 ayı beyannamesi üzerinden yapılan tahakkukun fiilen yapılan ve yasal kesinti oranına göre düzeltilmesini istediği, bu istek üzerine vergi dairesince yaklaşık üç yıla yakın süre içinde Kasım 1990 ayına ilişkin verginin noksan ödendiği yönünde herhangi bir işlem yapılmadığı, dosyadaki belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Vergi Usul Kanununun 121 inci maddesinde, tereddüt edilmeyecek derecede açık ve mutlak vergi hatalarının idarece, resen düzeltilmesi kurala bağlanmıştır. Müteahhite yapılan avans ödemelerinden % 5 oranında vergi kesintisi yapılması gerektiğinde kuşku yok iken, bu oranın üç katı düzeyinde kesinti yapıldığı görülen beyanname üzerinden yapılan tahakkukun açık ve mutlak bir hata içerdiği de belirli olduğuna göre vergi idaresince, Ekim 1990 ayı tahakkukunun Vergi Usul Kanununun 121 inci maddesine göre resen düzeltilmesi ve davacı isteği doğrultusunda işlem yapılması gerekirken, Kurum adına ödeme emri düzenlenmesinde ve ödeme emrine karşı açılan davanın reddi yolundaki kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama gideri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 11.4.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Dava, vergilemede yapılan bir hatanın düzeltilmesi talebinin reddi yolundaki işlemin iptali dileğiyle değil, beyan üzerine tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisinin vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emrine karşı açılmıştır. Davada bu ödeme emrine konu olan vergide hata bulunduğu iddia edilmemektedir. Dava, ödeme emriyle bildirilen verginin başka bir nedenle hata sonucu fazla ödenen vergiden mahsubu gerektiği iddiasına dayanmaktadır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinde, “Tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi icapeden amme alacakları, istihkak sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan müaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunur.” denilmektedir. Kanunda istihkak sahiplerine tek yanlı mahsup beyanlarıyla kamu borcunu ödeme imkanı tanınmamıştır. İdareye tanınan bu olanak, idari rejimlerde idareye tanınan tek yanlı icrai karar alabilme yetkisinin doğal sonucudur. Sözü edilen kanuni düzenlemeye göre, istihkak sahibine reddedilecek safhaya gelmiş kamu alacakları için mahsup istemiyle idareye başvurulabileceği düşünülebilirse de, olayda davacının iadesi gerektiğini iddia ettiği meblağın, düzeltme istemi kabul edilerek davacıya reddolunacak safhada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davanın reddi yolundaki mahkeme kararında kanuna aykırılık bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyız.