Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/174 E. 1997/78 K. 17.01.1997 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/174 E.  ,  1997/78 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/174
Karar No: 1997/78

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti: Zahirecilik yapan davacı adına Ekim 1985 dönemi katma değer vergisi beyannamesini vermediğinden bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi v günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek suçundan dolayı asliye ceza mahkemesinde açılan davanın incelenmesi sırasında vergi kontrol memurları tarafından düzenlenen 6.10.1987 gün ve … sayılı bilirkişi raporundaki saptamalara göre davacının ticari faaliyette bulunduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davayı kabul ederek tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 26.1.1994 günlü ve E:1992/6331, K:1994/450 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, yükümlünün 30.5.1985 tarihinde tarım ürünleri ticareti yapmak üzere gerçek usulde mükellefiyet tescil ettirip, 26.6.1986 tarihinde işini terk ettiğinin, … adlı kişiye 8 adet satış faturası düzenlediğinin, … Vergi Dairesi Müdürlüğüne verdiği dilekçede zahirecilik ile uğraşmadığını, tanımadığı bir kişi adına düzenlenen faturaları para karşılığı imzaladığını ve herhangi bir mal alım satımı yapmadığını beyan ettiğinin anlaşıldığı, yasal şartları taşıdığı anlaşılan faturalar muhteviyatına tekabül eden katma değer vergisi ödenmediğinden, vergi ziyaına yol açılmış olduğu, yükümlü ifadesinin doğru olduğunun kabul edilmesi halinde de, herhangi bir mal alışı olmadan sorumsuzca ve sonucunu düşünmeden fatura düzenlemek suretiyle haksız katma değer vergisi indirimi yapılmasına yardımcı olunmasından dolayı vergi kaybı doğduğu, bu nedenle kayba uğratılan vergilerin yükümlüden istenmesinin yerinde olduğu, her ne kadar mahkemece tarhiyat, yükümlünün ticari faaliyette bulunduğuna ve katma değer vergisi konusuna giren bir teslimi olduğuna dair bir tespit yapılmadığından bahisle kaldırılmış ise de, uyuşmazlığın esasının muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlenmesi nedeniyle kayba uğratılan verginin yükümlüden istenmesine ilişkin bulunduğu, bu durumda, yükümlünün düzenlemiş olduğu faturaların gerçek dışı kabul edilerek ve sorumluluğu göz önünde tutularak söz konusu fatura tutarları üzerinden resen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin onanması gerekirken kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının yasalara uygun şekilde mükellefiyet tesis ettirmiş olmasına rağmen herhangi bir kanuni defter tasdik ettirmeyip, sadece fatura tasdik ettirdiği, ilgili dönemde herhangi bir beyanname vermediği ve herhangi bir tarım ürünü alım satımının bulunmadığı, asıl amacı … aracılığı ile … adlı kişiye fatura temin etmek olan davacının, kendi bünyesinde vergi kaybına neden olmadığı, …’ın vergi kaçırmasına iştirak ettiği açık ve tesbitli olduğuna ve sahte fatura kullandığı gerekçesiyle … adına yapılan tarhiyata karşı mahkemeleri nezdinde açılan davanın reddine dair karar Danıştay Yedinci Dairesince onandığına göre sadece …’ın vergi kaçakçılığı yapması fiiline iştirak eden davacı hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 338, 358 ve 360 ıncı maddeleri hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğu, bunun dışında yasada olmayan müeyyidelerin uygulanamayacağı sonucuna varıldığı, kaldı ki davacının işlemiş olduğu suçun karşılığı olan cezanın, … Asliye Ceza Mahkemesince verildiği, 213 sayılı Yasanın 344 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek ve bunları bilerek kullanmanın, kaçakçılık sayıldığı, 338 inci maddesinde kaçakçılığa iştirakin düzenlendiği, 358 ve 360 ıncı maddelerinde de özel cezai yaptırımlar öngördüğü, davacının da bu yaptırımlardan eylemine uyan ceza ile cezalandırılması gerektiği, öte yandan, ticari faaliyeti olmayan sadece iştirak fiilini işleyen kişilere vergi salınacağı yolunda bir hüküm bulunmadığı, Anayasanın verginin kanunla konulup kanunla değiştirileceği hükmü karşısında cezalı tarhiyatta kanuna uygunluk görülmediği gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı, vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiş ve davacıtarafından düzenlenen faturalara ait katma değer vergisi ödenmediğinden vergi kaybına neden olunduğu, kayba uğratılan vergilerin cezalı olarak kendisinden istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı ısrar kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, yargılama giderlerinin temyiz eden üzerinde bırakılmasına 17.1.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.