Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1995/159 E. 1996/389 K. 22.11.1996 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1995/159 E.  ,  1996/389 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1995/159
Karar No: 1996/389

Temyiz Eden: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: … A.Ş.

İstemin Özeti: Temmuz 1990 dönemine ilişkin katma değer vergisi borcunu zamanında ödemediğinden bahisle hesaplanan gecikme zammının vergi aslına dönüştürülmek suretiyle tahsili amacıyla Kurum adına ödeme emri düzenlenmiştir.
Yükümlü tarafından bu ödeme emrine karşı açılan davayı inceleyen … .Vergi Mahkemesi … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla; ödeme emrinin 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde yazılı unsurları ihtiva etmesi gerektiği, genellikle takibe konu teşkil eden alacağın niteliğinin tayinine yarayacak bu hususların, ödeme emriyle amme borçlusunun bilgisine sunulması ile borçlunun hangi alacak için takip edildiğini öğreneceği, buna karşı kullanabileceği savunma sebeplerine göre mercilere başvurmak veya takibin devamına izin verme yollarını tercih edebileceği, alacağın niteliğinin tayinine imkan verecek gerekli unsurları ihtiva etmeyen bir ödeme emrinin borçluya bu olanağı sağlamayacağı ve yasaya uygun düşmeyeceği, gecikme zammı gibi önceden borçluya bildirilmesi gerekmeyen kamu alacaklarını ilk defa ödeme emri ile öğrenecek amme borçlusunun hangi borcun ödenmesi gerektiğini bilmesinin ancak bu yolla mümkün olabileceği, alacağın türü ve mahiyetinin ödeme emrinde yer almasının ayrıca önem taşıdığı, iptali istenen ödeme emrinde, alacağın türünün “Katma Değer Vergisi” olarak gösterildiği, bu haliyle dava konusu ödeme emrinin yükümlünün katma değer vergisi borcu bulunduğu ve bunun 7 gün içinde ödemesi gerektiğini ifade ettiği, bu durumda ödeme emrinin gerçekte mevcut amme alacağının asıl ve ferilerinin mahiyeti ve miktarını göstermediği ve kanuni unsurları taşıyan muteber bir belge olarak nitelendirilemeyeceği, idari işlemin bu unsurundaki kanuna aykırılığın taraflarca dilekçe ve savunmalarda düzeltilmiş olmasının, yasaya aykırılığı sabit olan belgeye sıhhat ve geçerlilik kazandırmayacağı gerekçesiyle davayı kabul ederek ödeme emrini iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 28.11.1994 günlü ve E:1994/2447, K:1994/4698 sayılı kararıyla; dosyada mevcut ve dava konusu ödeme emrinde istenen amme alacağı her ne kadar katma değer vergisi olarak gösterilmiş ise de, bu durumun 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 108 inci maddesinde belirtilen esasa müessir şekil hatalarından olmaması nedeniyle işlemi sakatlayıcı nitelikte görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma hükmüne uymayan … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E: …, K: … sayılı kararı ile ilk kararındaki hukuksal nedenlerle bozulan kararında direnmiştir.
Karar, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve düzenlenen ödeme emrinde alacağın türü, dönemi ile vade tarihinin gösterildiği, ödeme emrinin içerik yönünden hukuka uygun olduğu ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Yasal dayanağı bulunmayan temyiz isteminin reddi savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi: Dava konusu ödeme emrinde takibi konu olan …- lira borcun türü “KDV” olarak gösterilmiştir. Ancak yükümlü tarafından ödeme emri ile aranan bu borç türünün vergi aslına dönüştürülen gecikme zammı olduğu bilinerek buna ilişkin kısmın iptali istemiyle dava açılmıştır.
Bu durumda mahkemece yükümlünün bu istemi doğrultusunda uyuşmazlığın incelenerek karar vermesi gerekirken ödeme emrinin 6183 sayılı Yasanın 55 inci maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptal eden direnme kararında bu nedenle isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık, 1990 yılına ait olan ve vadesinde ödenmeyen katma değer vergisi ile vergi aslına dönüştürülen gecikme zammının tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrinin gecikme zammına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davanın kabulüne dair vergi mahkemesi kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesince bozulmasına karar verilmesi üzerine verilen ısrar kararının vergi dairesince temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55.maddesinin ikinci fıkrasında, ödeme emrine nelerin yazılacağı açıklanmıştır.
Vergi Mahkemesince, davalı idare tarafından 55.madde hükümlerine uyulmadığı ve ödeme emri içeriği kamu alacağının asıl ve ferilerinin mahiyetlerinin gösterilmediği gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Dava konusu ödeme emrinde biri …-lira, diğeri …-lira olmak üzere iki ayrı katma değer vergisinin yazılı olduğu görülmekte ise de, yükümlü şirketin dava dilekçesinde, …-liranın vergi aslı, …- liranın ise vergi aslına dönüştürülen gecikme zammı olduğu, vergi aslının ödendiği, davalarının ise vergi aslına dönüştürülen gecikme zammına ilişkin bulunduğu açıkça ifade edilmiştir.
Bu durumda incelemenin, davacının talebi doğrultusunda yapılması gerekirken, ödeme emrinin 6183 sayılı Yasanın 55.maddesi hükmüne uygun olmadığı gerekçesi ile iptaline karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Temmuz 1990 dönemine ilişkin katma değer vergisi borcunu zamanında ödememesi üzerine bu alacağın tahsili için düzenlenen ödeme emrinin …- liralık kısmının iptali istemiyle açılan davanın kabulü yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir. Ödeme emrinin davaya konu yapılan kısmının vadesinde ödenmeyen katma değer vergisi üzerinden 6183 sayılı Yasanın değişik 51 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre hesaplanan gecikme zammından oluştuğu ve davacı tarafından da davanın açılması sırasında bu saptamanın yapıldığı anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinin 3505 sayılı Yasanın 24 üncü maddesiyle değişen 2 nci fıkrasında, içinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammı ile gecikme faizinin müteakip yılın başından itibaren doğmalarına neden olan amme alacağı gibi addolunması ve tebliğ edilmeksizin tahakkuk etmesi, bunlara üzerinden hesaplandıkları amme alacağı aslına uygulanan hükümlerin aynen uygulanması hükme bağlanmıştır.
Dava konusu olayda kamu alacağının vadesinde ödenmemesi üzerine vade tarihinden itibaren gecikme zammı hesaplandığı ve gecikme zammının da ödenmemesi sonucu yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca vergi aslı gibi addolunarak tahsili için ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır. İçinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammının, aslı gibi addolunması ve onun hukuki rejimine tabi tutulması, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin 3505 sayılı Yasayla değişik 2 nci fıkra hükmü gereği olduğundan, hesaplanan gecikme zammı miktarının ayrıca ödeme emrinde gösterilmemiş olması veya doğmasına neden olan vergi adı ile gösterilmiş olmasının, ödeme emrinin iptalini gerektirecek nitelikte bir şekil noksanlığı teşkil ettiği düşünülemez. Dava konusu ödeme emrinde takibe alınan borcun yılı, türü, vadesi, miktarı gösterildiğine göre ödeme emrinin biçim yönünden hukuka uygun olduğu sonucuna varılmaktadır.
Kaldı ki, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesinin birinci bendinde Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları hükme bağlanmakla, idari yargılama hukukunda re’sen araştırma ilkesi benimsenmiş bulunmaktadır. Madde hükmü uyarınca idari yargı yerleri, uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahip oldukları gibi olayın maddi yönünü belirleme noktasında da her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler. Mahkemece, ihtilafın çözümü açısından böyle bir araştırma ile sonuca varılamaması halinde, ödeme emrinin iptali yoluna gidilebilirse de, olayda böyle bir araştırma yapılmadan, gecikme zammının asıl gibi addolunduğu vergi adının yazılmış olması nedeniyle söz konusu ödeme emrinin iptal edilmesinde yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama gideri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.11.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, mahkemenin ısrar kararında yer alan gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyız.