Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1994/98 E. 1994/210 K. 03.06.1994 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1994/98 E.  ,  1994/210 K.
Daire : VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Karar Yılı : 1994
Karar No : 210
Esas Yılı : 1994
Esas No : 98
Karar Tarihi : 03/06/994

HACZE KARŞI İSTİHKAK DAVALARININ ADLİ YARGI YERLERİNCE GÖRÜLEREK SONUÇLANDIRILMASI GEREKECEĞİNDEN DAVANIN HACZİN İPTALİ DAVASI OLARAK NİTELENMESİ VE VERGİ MAHKEMESİNCE SONUÇLANDIRILMASININ YASAYA UYGUN DÜŞMEDİĞİ HK.

İnşaat taahhüt işinden dolayı gerçek usulde vergi yükümlüsü olan davacı,kendi adına kiraladığı apartman dairesini hem konut ve hem de işyeri olarak kullanmakta ve bu yerde anne ve babasıyla birlikte ikamet etmektedir. Bir anonim şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle babasının Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesi uyarın ca sorumlu tutularak takibi üzerine söz konusu borç için davacının konut ve işyeri olarak kullandığı apartman dairesinde bulunan menkuller haczedilmiştir.
Haciz sırasında söz konusu menkullerin davacıya ait olduğu, annesi tarafından bildirilmiş ve bu iddia tutanağa geçirilmiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğü, bu istihkak iddiasını 6183 sayılı Yasanın 66 ncı maddesine göre reddetmiş ve yedi gün içinde dava açma hakkının varlığını aynı yazıyla davacıya duyurmuştur.
Davacı, … Vergi Mahkemesinde istihkak davası açarak, haczin kaldırılması ve menkullerin kendisine teslimini istemiştir. Davayı inceleyen … Vergi Mahkemesi Kararıyla; hacze konu borcun, babanın yönetim kurulu üyesi bulunduğu anonim şirkete ait olduğu, haczin yapıldığı yerin davacı adına işyeri olarak kiralandığının kira sözleşmesi ve vergi levhasının incelenmesinden anlaşıldığı, mahcuz menkullerin babaya ait olduğunun yasaca geçerli belgelerle kanıtlanamadığı, gerekçesiyle haczin iptaline karar vermiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi Kararıyla; davacının babası ile birlikte ikamet ettiği yerde babanın, sorumlu sıfatıyla cebren takip edilen borcu nedeniyle haczedilen menkullerin davacıya ait olduğunun haciz sırasında tutanağı
imzalayan anne tarafından ifade edildiği, istihkak iddiasının vergi idaresince reddedildiği ve yedi gün içinde dava açabileceğinin davacıya duyurulduğu, 6183 sayılı Yasanın 66 ve 67 nci maddelerinde yazılı kurallara göre olayda borçlu elinde haczedilen menkuller üzerinde üçüncü kişinin istihkak iddiasının söz konusu olduğu, davacının, yetki li adliye mahkemesinde istihkak davası açıp açmadığı noktasının dosyadan anlaşılmadığı, bu husus araştırılmadan kira sözleşmesi ve vergi levhasına dayanılarak, menkullerin davacıya ait olduğu sonucuna varılarak haczin kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle, Vergi Mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma Kararına uymayan … Vergi Mahkemesi K: … sayılı Kararıyla; ilk karardaki hukuksal nedenleri yineledikten sonra hacze konu malların borçlu elinde değil, istihkak iddiasında bulunan davacı elinde haczedildiğinin kabulü ve istihkak davasının alacaklı tahsil
dairesince açılması gerektiği sonucuna vararak haciz işleminin iptaline ilişki ilk kararında direnmiştir.
6183 sayılı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun”un 68 inci maddesinde, istihkak iddiaları ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, istihkak davalarına bakmaya, haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu ve bu davaların, öncelikle görülmesi kabul edilmiştir. Bu kuraldan dolayı, vergi borcunun cebren takibi sırasında vergi idaresince uygulanan hacze karşı açılacak istihkak davasının görüm ve çözüm yeri vergi mahkemeleri değil, tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki icra hakimliği ya da bu işle görevlendirilmiş olan mahkemedir.
Dosyanın incelenmesinden; anne tarafından ileri sürülen ve mahcuz menkulleri davacıya ait olduğu yolundaki istihkak iddiasının reddine ilişkiş Vergi Dairesi Müdürlüğü yazısı üzerine yedi gün içinde ve açılan davaya ilişkin dilekçede; davanın açık olarak “istihkak davası” olarak nitelendiği ve bu içerikteki dilekçenin sonucunda, davanın kabulü, haczin kaldırılması ve menkullerin davacıya tesliminin istendiği anlaşılmaktadır.
Bu niteliği itibarıyla 6183 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca açılan istihkak davasının, haczin ne şekilde yapılacağının düzenlendiği aynı Yasanın diğer kurallarına aykırılık iddiasıyla açılan idari dava olarak nitelenmesi ve esastan sonuçlandırılması yasaya uygun olmamıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında da davacının yetkili adliye mahkemesinde istihkak davası açıp açmadığı araştırılmadan verilen kararda yasal uyarlık bulunmadığı kabul edilmişken, açılan istihkak davasının görüm ve çözüm yerinin adli yargı yerleri olduğu saptanarak, 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin (1/a) fıkrası uyarınca davanın görev yönünden reddi gerekirken ilk kararda direnilmesi yasaya uygun bulunmamıştır.
Bu nedenle … Vergi Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına karar verildi.