Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1994/312 E. 1996/62 K. 09.02.1996 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1994/312 E.  ,  1996/62 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1994/312
Karar No: 1996/62

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti: Bankanın icra yoluyla satın aldığı fabrika binasının adına tescili sırasında tahsil edilen harcın bir kısmının fazla ödendiği ileri sürülerek yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusu cevaplandırılmamak suretiyle reddedilmiştir.
Bu işlemin iptali istemiyle açılan davayı inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 24.1.1994 gün ve 1994/361 sayılı Kararıyla; 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı 4 sayılı tarifenin 20/a bendinde alıcı ve satıcının tapu harcı mükellefi olduğu ve satıcı şirket tarafından ödenmesi gereken harcın banka tarafından ödenmiş olmasının mükellefiyeti değiştirmeyeceği, satıcı adına ödenen bu meblağı mahkeme önünde dava edebilme ehliyeti asıl satıcıya ait olduğundan alıcı davacının bu kısma ait isteminin kabul edilemeyeceği, yasal bir dayanak mevcut olmadığından faize de hükmolunamayacağı gerekçesiyle işlemin …- liralık kısmı ile yasal faiz istemi yönünden davayı reddetmiş, yükümlü banka tarafından tarife uyarınca kendi adına ödenen ve düzeltme fişi ile davanın açılmasından sonra kendisine iade edilen kısım için karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir.
Karar yükümlü tarafından, icra yoluyla yapılan satışlarda tescilin yapılabilmesi için alıcının satıcı tarafından ödenmesi gereken harcı da ödediği, uygulamanın bu yönde olduğu, satıcı adına ödenen harcın kendilerine ödenmesi gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde tapu ve kadastro işlemlerinden, bu kanuna bağlı (4) sayılı Tarifede yazılı olanların tapu harcına tabi olduğu belirtilmiş, (4) sayılı Tarifenin 20/a bendinde de, gayrimenkullerin cebri icra yoluyla satışları halinde satış bedeli üzerinden devreden ve devralan tarafından ayrı ayrı binde 40 oranında tapu harcı ödenmesi kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, banka tarafından icra yoluyla satın alınan gayrimenkulün tapuda tescili sırasında tapu harcının matrahının satın alınan fabrika binasında bulunan makina ve techizatın değeri de dahil edilerek fazla tahakkuk ve tahsil edildiği, bu nedenle fazladan tahsil edilen tapu harcının ret ve iadesi isteminin reddi yolundaki işleme karşı dava açılmasından sonra davacı bankanın talebi doğrultusunda gerekli düzeltmelerin yapıldığı, gerek alıcı ve gerekse satıcıya ait fazla harçların mükelleflerine iade edildiği anlaşılmaktadır.
Gayrimenkullerin satışı sebebiyle yapılacak tescillerde alıcı ve satıcıyı ayrı ayrı ve binde 40 oranında tapu harcı mükellefi kabul eden Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı Tarifenin 20/a bendindeki düzenleme karşısında, asıl mükellefi olan satıcı şirket adına alıcı banka tarafından ödenmiş olan harcın düzeltme yoluyla kendisine iadesine olanak bulunmamaktadır.
Akdi nitelik taşıyan ilişkilerin kamu hukuku alanında belirlenmiş olan hak ve yükümlülükleri etkilemesi söz konusu olmayacağından, davanın bu kısmının reddinde yasaya aykırılık bulunmamıştır.
İptal davalarının özelliği gereği yargı yerleri davaya konu idari işlemin öğelerinde hukuka aykırılık olup olmadığını araştırır ve aykırılık saptadığı takdirde idari işlemi iptal etmekle yetinirler.
Temyiz istemine konu yapılan kararda Danıştay Dokuzuncu Dairesi, ödenen harcın iade edilemeyeceği yolundaki işlemi kısmen yasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Yukarıda açıklanan niteliği gereği dava, bir alacak davası olmadığından yargı yerince kanuni faiz isteminin hüküm altına alınmasına olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine; yargılama giderlerinin temyiz eden üzerinde bırakılmasına, 9.2.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.