Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1994/286 E. 1996/41 K. 26.01.1996 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1994/286 E.  ,  1996/41 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1994/286
Karar No: 1996/41

Temyiz Eden: … A.Ş.
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti : Aralık 1986 dönemine ilişkin beyannamesi üzerinden katma değer vergisi ve dahili tevkifat tahakkuk etmiş ve 1988 yılının muhtelif aylarında katma değer vergisinin bir kısmı ödenmiştir. Arta kalan kamu alacağı ise 28.2.1990 gününde gecikme zamları asla dönüştürülmek suretiyle ve gecikme zammı uygulanarak tahsil edilmiştir. Bu tahsilat sırasında haksız ve fazla gecikme zammı alındığı ileri sürülerek yapılan düzeltme ve şikayet başvurularının reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali ile haksız tahsil edilen miktara uygulanacak yıllık yasal faizi karşılayacak tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi K:1993/5974 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (B) bendinin, 3505 sayılı Yasanın 34 üncü maddesi ile 1.1.1989 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı, bu tarihten sonra, önceki dönemler için ödenen dahili tevkifat tutarlarının mahsup imkanının kalmamış bulunması karşısında, 1990 yılında davacıdan tahsil edilen dahili tevkifatın hukuki dayanağından söz etmenin mümkün bulunmadığı, yükümlü tarafından beyan edilmekle beraber yasal süresi içinde ödenmemesi nedeniyle katma değer vergisine normal ve asla dönüştürülen gecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağı hususu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116 ve 117 nci maddelerinde sayılan hesap ve vergi hatalarının hiçbirine girmediğinden, bu kısma yönelik iddiaların reddinde isabetsizlik görülmediği, öte yandan, gerek vergi kanunlarında gerekse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda, vergi mahkemeleri tarafından yükümlülere iadesine karar verilen vergilere, yükümlüler lehine kanuni faiz uygulanmasını öngören bir hükme yer verilmediği gibi Borçlar Kanununun 103 üncü maddesi ve sonraki hükümleriyle Türk Ticaret Kanununda yer alan geri alma (istirdat) davalarıyla diğer alacak davalarında, kanuni faiz alınmasına ilişkin hükümlerin kamu hukuku alanına giren vergilere uygulanma olanağı da bulunmadığı cihetle, tazminat isteminin de yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile dava konusu işlemin dahili tevkifat ve buna uygulanan normal ve asla dönüştürülmüş gecikme zammı ile ilgili kısmının iptaline, davanın katma değer vergisine uygulanan normal ve asla dönüştürülmüş gecikme zammına yönelik kısmı ile tazminat talebinin reddine karar vermiştir.,
Karar, yükümlü şirket tarafından katma değer vergisi ve bu vergiye uygulanan gecikme zamları ile tazminat istemi yönünden temyiz edilmiş ve gecikme zammının doğru hesaplanmadığı, vergilerin 1986 yılına ilişkin olduğu, dahili tevkifat yönünden düzeltme isteminin kabulü gerektiği sonucuna ulaşılırken, davanın katma değer vergisine ilişkin kısmının reddinin çelişki taşıdığı, tazminat isteğinin de kabulü gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Mükellef şirketin tahakkuk ettiği halde süresinde ödenmeyen Aralık 1986 ayı katma değer vergisi ve dahili tevkifat borçlarının vergi aslına dönüştürülen gecikme zammı ile birlikte tahsili işlemine karşı vaki düzeltme ve şikayet yolu ile iade talebini reddeden Maliye ve Gümrük Bakanlığı işlemi aleyhine açılan dava üzerine vergi aslına dönüştürülen gecikme zammı ile birlikte Aralık 1986 dönemi katma değer vergisi ve dahili tevkifat borcu için tahsil edilen … liradan … lirasının vaki düzeltme talebi üzerine iade edildiği kalan … lirasının vergi aslına dönüştürülmüş gecikme zammı ile katma değer vergisi olduğundan tahsilinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın bu kısmını reddeden ancak bu miktarların dışında kalan vergi aslına dönüştürülen gecikme zammı ile birlikte … lira dahili tevkifatın kurumlar vergisine mahsup imkanı kalmadığından dava konusu işlemin bu kısmını iptal eden Danıştay 7 nci Daire kararı; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 40 ncı maddesinin atıfta bulunduğu 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi B bendini yürürlükten kaldıran 3505 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi hükmü ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 nci, 2 nci ve 10 uncu maddeleri amir hükümlerine uygun bulunduğundan hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile Danıştay 7 nci Daire kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1986 yılına ilişkin ve beyanı üzerinden tahakkuk eden katma değer vergisi ile dahili tevkifat borcunu 28.2.1990 gününde ödeyen yükümlünün, bu ödeme sırasında kendisinden tahsil edilen gecikme zammının 3505 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemin vergileri olduğu gözönüne alınmadan hesaplandığı, bu hatanın düzeltilmesini isteyerek yaptığı şikayet başvurusunun reddi yolunda kurulan işlemin iptali, haksız tahsil edilen gecikme zammı nedeniyle doğan zararın tazmini dileğiyle açtığı davayı kısmen kabul ederek, gecikme zammının dahili tevkifata ilişkin kısmı yönünden işlemi iptal eden, katma değer vergisine ilişkin kısmı ve tazminat istemi yönünden davayı reddeden Danıştay Yedinci Daire kararı, yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; tahsilat üzerine düzeltme istemiyle vergi dairesi müdürlüğüne başvurulduğu, vergi dairesince bir inceleme elemanının görevlendirildiği, bu görevlendirme, bilgisi dışında kalan yükümlünün, cevap süresinde yanıt alamadığı için şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurduğu, inceleme sonucunda denetim elemanın önerisi gereği …- liranın fazla tahsil edildiği saptanarak gerekli düzeltmenin yapıldığı ancak, yapılan bu düzeltmenin yeterli olmadığı görüşüyle Maliye Bakanlığına yapılan başvuruya yanıt alınamadığından söz edilerek, idarenin yasadan dolayı kurmuş sayıldığı olumsuz işlemin ve tazminat isteminin Danıştay Yedinci Dairesinde açılan davaya konu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davayı inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, temyiz istemine konu yapılan kararında; dahili tevkifat ile ilgili düzenlemenin 3505 sayılı Yasa ile 1.1.1989 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, henüz ödenmemiş dahili tevkifatın bu tarihten sonra mahsubunun söz konusu olamayacağını saptayarak gecikme zammının asla dönüştürülen kısmı da dahil olmak üzere dahili tevkifat üzerinden hesaplanan bölümü yönünden işlemi iptal etmiş, işlemin; katma değer vergisine uygulanan gecikme zammının iade edilmeyeceğine ilişkin kısmına yönelik iddiaların, vergi hatası kapsamında olmadığını, tazminat isteminin ise yasal dayanağı bulunmadığını belirterek davayı reddetmiştir.
Gecikme zammının, vergi hatası iddiasıyla düzeltme yoluna konu yapılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Vergi Usul Kanununun 117 nci maddesinin (2) işaretli fıkrasında, vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanmış olması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, vergilendirme ile ilgili belgelerde verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olması “vergi miktarında hata” olarak tanımlanmıştır.
Davacının, 1986 yılına ilişkin ve beyanı üzerinden tahakkuk eden katma değer vergisi borcunun, 31.12.1988 gününe değin ödenmemiş kısmının …- lira olduğu ve aynı tarihe kadar ödenmediği çekişmesizdir. Ödemenin yapılmasından sonra düzeltme istemi üzerine vergi dairesince yaptırılan incelemeye dayanılarak fazla tahsil edilen vergi ve zamlar düzeltme fişi ile iade edildiği için Vergi Usul Kanununun anılan kuralında yazılı hatanın varlığından söz edilemeyeceğinden kararın bu husustaki hüküm fıkrası hukuka uygundur.
Tazminat istemi; gerek katma değer vergisi ve gerekse dahili tevkifata uygulanan gecikme zammının haksız ve fazla tahsil edilmesinden dolayı uğranılan maddi zararın giderilmesi iddiasına dayanmaktadır. Kesinleşen ve tahsili gereken kamu alacağı niteliğini kazandığı tarihten sonra dahili tevkifata ilişkin düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasına dayanılarak, 6183 sayılı Yasaya göre hesaplanan gecikme zammı yönünden işlemin iptaline karar verilmiş olduğu gözönüne alındığında, idarenin tazmini gereken bir zarara yol açtığı söylenemez. Katma değer vergisine uygulanan gecikme zammı yönünden ise Vergi Usul Kanununda yazılı hataların bulunmadığı saptandığından, temyize konu kararın tazminat isteminin reddine ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, yargılama giderlerinin temyiz eden üzerinde bırakılmasına, 26.1.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X – K A R Ş I O Y
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 117 nci maddesinin 2 numaralı bendinde, vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması suretiyle vergi miktarında meydana çıkacak “hesap hataları” nın “vergi hatalarını düzeltme” hükümleri uyarınca düzeltilecek hatalar kapsamında bulunduğu açıkça belirtilmiştir. Davacı ısrarla, tahakkuk eden katma değer vergisi nedeniyle tahsil edilen gecikme zammının hesabında hata yapılarak, fazladan tahsil edilen meblağın iadesini istemektedir. Bu iddianın, “hesap hatası” olarak kabulü ile incelenmesi gerekirken, hesap ve vergi hatalarından hiçbirine girmediğinden söz edilerek reddi yerinde değildir. Davacı bu iddiayı temyiz safhasında da ileri sürmüş, temyiz talebi, konunun vergi dairesince incelettirildiği ve bir kısım gecikme zammının düzeltme fişiyle iade edildiği, bu durumda hata bulunduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Oysa davacı söz konusu iadeye rağmen hata sonucu tahsil edilmiş bir kısım gecikme zammının daha bulunduğunu ısrarla belirtilmektedir. Tahakkuk eden vergi için, ödeme gününe göre, ödenecek gecikme zammı hesaplanarak fazla tahsil edilen tutar bulunup bulunmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, söz konusu iddianın vergi hataları kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve temyiz talebinin reddinde isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Daire kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara karşıyız.