Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1994/239 E. 1995/117 K. 31.03.1995 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1994/239 E.  ,  1995/117 K.
Daire : VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Karar Yılı : 1995
Karar No : 117
Esas Yılı : 1994
Esas No : 239
Karar Tarihi : 31/03/995

YÖNETİCİSİ BULUNDUKLARI ŞİRKETLERİN VERGİ BORÇLARININ ÖDENMEMESİNDE KASIT VEYA İHMALLERİ BULUNMADIĞINI KANITLAMA YÜKÜNÜN KANUNİ TEMSİLCİLERE AİT OLDUĞU HK.

Davacı adına yönetim kurulu başkanı olduğu anonim şirketin 1986/4 dönemine ait katma değer vergisi ve dahili tevkifat borcunun tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca ödeme emri düzenlenmiştir.
Bu ödeme emrinin iptali dileğiyle açılan davada … Vergi Mahkemesi … günlü ve … sayılı kararıyla; tüzel kişiliğin varlığından tahsil edilemeyen vergi alacağının ancak kasıt ve ihmalinin belirlenmesi halinde yasal temsilcinin varlığından alınabileceği, olayda, vergi borcunun hangi nedenle ödenmediği ve bu konuda davacının kasıt ve ihmalinin olup olmadığı yolunda herhangi bir tespit yapılmadığı gibi davalı idare tarafından aksi yönde bir iddianın da ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline
karar vermiştir.
Kararın Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Dokuzuncu Dairesi 15.10.1993 günlü ve 1993/3519 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca kanuni temsilcilerin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi için kanuni temsilcilerin vergi ödevlerini kasıt ve ihmalle yerine getirmemeleri ve vergi alacağının şirket varlığından alınamaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, katma değer vergisi yansıtmalı bir vergi olduğu ve vergi yükünün mal ve hizmeti teslim alanlar üzerinde kaldığı dikkate alındığın-
da, şirketlere düşen vergi ödeme yükümlülüğünün öncelikle yerine getirilmesinde şirket yöneticilerinin görev ve sorumluluğunun önem taşıdığı dolayısıyla, yönetim kurulu başkanının tahakkuk eden katma değer vergisi ve dalili tevkifatın zamanında ödenmemesindeki sorumluluk ve ihmalinin açık olduğu bu nedenle, uzlaşıldığı veya beyana göre tahakkuk ettirildiği halde vadesinde ödenmeyen ve şirket tüzel kişiliğinden tahsil imkanı bulunmayan vergilerin sorumlu yönetim kurulu başkanından istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, temyiz istemini kabul ederek kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan … Vergi Mahkemesi … günlü ve … sayılı Türk Ticaret Kanununun 317, 336 ve 338.maddesindeki kurallara göre yönetim kurulu üyelerinin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle görevlerinin kasıt veya ihmal sonucu yerine getirilmediğinin vergi idaresi tarafından kanıtlanması gerektiği, Vergi Usul Kanununun 10.maddesinin de aynı yolda düzenleme getirdiği, hukuk, ekonomi ve muhasebe kuralları karşısında kasıt ve ihmalin varlığını aramada kesinti yoluyla alınan veya yansıtılabilen vergilerle diğer vergiler arasında bir ayırım yapılamayacağı, muhasebe yönünden tevkifat ve yansıtma olayının hesaben gerçekleştirilen bir işlem olduğu, kurumlar vergisi ile katma değer vergisi arasında kasıt veya ihmalle ödenmeme yönünden bir fark bulunmadığı, bu yolda inceleme ve saptama yapılmadığından davacının kasıt veya ihmalinin varlığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, ödeme emrinin iptali yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 10. maddesi uyarınca yasal temsilcilerin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmeleri için vergi alacağının şirket varlığından kısmen veya tamamen alınamaması ve vergi ödevlerinin yerine getirilmemesinde yasal temsilcilerin kasıt veya ihmalinin bulunması gerekmektedir.
Olayda, yasal temsilcilerin varlığına başvurabilmek için gerekli koşullardan vergi alacağının yükümlü veya sorumlunun varlığından kısmen veya tamamen alınamaması koşulu gerçekleşmiştir.
Beyana dayalı vergilerde yükümlülerin vergi matrahlarını kendilerinin belirleyip beyan etmeleri ve bu matraha denk düşen vergiyi, vergi yasalarında belirlenmiş sürelerde ödemeleri yükümlülere düşen temel ödevlerdendir. Çünkü, verginin doğru bir biçimde beyan edilerek ödenmesi, bütün vergi yasalarının başta gelen amaçlarındandır. Bu nedenle, verginin beyan ve ödenmesinin Vergi Usul Kanununun yükümlülerin ödevleriyle ilgili kitabında düzenlenmemiş olmasına dayanılarak, beyan ve ödemeninyükümlü ve sorumlulara düşen ödevler dışında kaldığı sonucuna varılamaz.
Farklı kusurluluk hallerini gösteren kasıt ve ihmalin aynı eylemde birlikte bulunmasına olanak bulunmadığından, yasal temsilcilerin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi için vergiye ilişkin ödevlerin kasten veya ihmal sonucu yerine getirilmemiş olması yeterlidir.
Kasıt, yasanın suç saydığı bir eylemi, bu eylemin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işleme istemidir. Buna karşılık ihmal, kişinin bir konuda göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermemesini anlatan taksirli bir davranıştır. Vergi yasaların belirli bir sürede veya biçinde yapılmasını öngördüğü yükümlü ve sorumlulara düşen ödevlerin öngörülen sürede veya biçimde yerine getirilmemesinin, hukuken kabul edilebilir bir özüre dayanmadıkça, yükümlünün veya sorumlunun kendisinden beklenen özeni göstermediğini ortaya koyduğunun kabulü gerekir. Bu gibi durumlarda vergi borcunun süresinde ve tam olarak ödenmemesinde kusurları olmadığını, başka bir anlatımla borcun ödenmemesinde kendi istemlerinin etkili olmadığını ya da özensizlik bulunmadığını kanıtlama yükü yasal temsilcilere düşmektedir.
Ödenmesi gereken vergilerin üçüncü kişilerden tahsil edilmiş olduğu durumlarda, ödeme yasada öngörülen sürede yapılmadığında, ihmalin varlığı daha belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır.
Davacı, yasal temsilci olarak ödenmesinden sorumlu olduğu vergilerin süresinde ödenmemesinde kasıt veya ihmali bulunmadığını kanıtlayamadığından, Vergi Usul Kanununun 10.maddesine dayanılarak davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolundaki direnme kararında yasaya uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve … sayılı direnme kararının bozulmasına karar verildi.