Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1989/29 E. 1989/120 K. 01.12.1989 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1989/29 E.  ,  1989/120 K.
Daire : VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Karar Yılı : 1989
Karar No : 120
Esas Yılı : 1989
Esas No : 29
Karar Tarihi : 01/12/989

TAKDİR KOMİSYONLARI, VERGİ USUL KANUNUNUN 72.MADDESİ GEREĞİNCE İNCELEME YETKİSİNİ HAİZ OLDUKLARINDAN, İNCELEME RAPORU DÜZENLENMEDEN TAKDİRE SEVKEDİLEN KONULARDA SOMUT VERİLERE DAYANARAK MATRAH TAKDİR ETMELERİ GEREKİR.
TAKDİR KOMİSYONUNUN BU ŞEKİLDE YAPMASI GEREKEN İNCELEMENİN YARGI YERİNCE YAPILMASI, 2577 SAYILI YASANIN 2.MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASINA AYKIRIDIR.

Kurum adına salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasını kaldıran Vergi Mahkemesi kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararla, bozulması üzerine bozmaya uyrayarak ilk kararın ısrar eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden ibarettir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30.maddesinde, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere göre saptanmasına olanak bulunmayan hallerde takdir komisyonlarınca veya inceleme yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş raporlarda belirtilen matrah veya matrah farkları üzerinden vergi tarhı yoluna başvurulabilmesi için maddede altı bent halinde sayılan nedenlerden en az birinin bulunması yeterli sayılmıştır.
Olayda, 30.maddenin (1) ve (3) işaretli bentlerinde yazılı nedenler gerçekleşmiştir. Vergi Usul Kanununun, takdir kararlarında bulunması gereken bilgileri düzenleyen 31.maddesinin 8.bendi ile takdirin dayanakları ve yapılan takdir hakkındaki açıklamaların takdir komisyonu kararlarında yer alması öngörülmüş olduğundan, bir olayda sadece resen takdir yoluna başvurulması için gerekli koşulların gerçekleşmiş olması, takdir olunan matrahın hukuka uygunluğunu kabule yeterli değildir.
Nitekim, Vergi Usul Kanununun 75.maddesinin birinci fıkrası ile matrah takdiri yapmakla görevli ve Yasanın 72.maddesinin birinci fıkrasına göre kurulmuş takdir komisyonlarının, bu görevleri dolayısıyla aynı Yasada yazılı inceleme yetkisini haiz oldukları kabul edilmiştir.
Yasadaki bu düzenlemeler, matrahın defter ve belgeler, yada yasal ölçülere göre saptanmasına olanak bulunmaması nedeniyle resen tarh yoluna başvurulduğunda ve vergi incelemesi yapmaya yetkililerce düzenlenmiş bir inceleme raporu bulunmadığı takdirde matrah tesbiti ile ilgili her türlü incelemenin vergi idaresine ait görevler arasında bulunduğunu göstermektedir.
Matrahı, yükümlü kurumdan aldığı kar payı hakkında ilgili vergi dairesi müdürlüğünün verdiği yanlış bilgiyi veri alarak saptayan takdir komisyonu, kararında başkaca bir dayanak göstermemiştir. Vergi Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tarhiyata kar payı veri alınan kişinin, bu kazancını yükümlü kurumdan değil, paydaşı bulunduğu başka bir kurumdan elde ettiği anlaşılarak tarhiyat kaldırılmıştır.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin (2) işaretli fıkrasında idari yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin, yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara
uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecekleri hükme bağlandığından; idari davaların görülmesi sırasında idari mahkemelerin her türlü bilgi ve evrakı isteyerek değer lendirebileceklerini kurala bağlayan aynı Yasanın 20.maddesinin (1) işaretli fıkrası hükmü sadece dava konusu yapılan idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi amacını taşımaktadır. Bu işlem yerine nitelik yada nicelik yönünden farklı bir işlemin uygulanması gerektiği belirlendiği takdirde mahkemelerin, olması gerekeni hüküm altına almaları, 2577 sayılı Yasanın 2.maddesinin (2) işaretli fıkrasında yazılı kurala aykırı olacaktır.
Bu nedenlerle, Vergi Usul Kanununun 30.maddesi ile 72, 74 ve 75.maddelerinden dolayı vergi idaresi tarafından yapılması gereken işlemlerin vergi mahkemesi tarafından yapılıp, sonucuna göre tarh matrahının belirlenmesi, İdari Yargılama Usulü Kanununun, idari yargı yetkisinin kullanımına çizdiği çerçeveye aykırıdır.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne olanak görülmediğinden istemin reddine karar verildi.