Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 1989/186 E. 1990/31 K. 06.04.1990 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         1989/186 E.  ,  1990/31 K.
Daire : VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Karar Yılı : 1990
Karar No : 31
Esas Yılı : 1989
Esas No : 186
Karar Tarihi : 06/04/990

GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YAZILI “EMSAL KİRA BEDELİ ESASI” UYGULANAN HALLERDE YÜKÜMLÜLER, VERGİ DEĞERİNİN YÜZDE YEDİSİNİN ALTINDA KİRA GELİRİ ELDE ETTİKLERİNİ AÇIKLAMA VE KANITLAMA OLANAĞINA SAHİPTİR. BU KONUDA KANIT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İDDİAYI İLERİ SÜRENE AİT OLDUĞU HK.

Uyuşmazlık; Gayrimenkul sermaye iradının beyanının emsal kira bedeli esasına göre düşük bulunması nedeniyle yükümlü adına ikmalen yapılan tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararının Danıştay Üçüncü Dairesince bozulması üzerine, bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yapmaksızın eski kararında ısrar eden mahkeme kararının bozulması isteminden ibarettir.
Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Kanunun 50.maddesiyle değişik 73. maddesinde, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin bu mal ve hakların
emsal kirası sayılması, bina ve arazi için yetkili özel mercilerce takdir veya tesbit edilmiş kira mevcut olmadığı takdirde, Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin yüzde yedisinin emsal kira bedeli olduğu kuralı getirilmiştir.
Gayrimenkul sermaye iradını ilke olarak elde etme esasına bağlamış bulunan Kanun, 73.maddesiyle getirilen emsal kira bedeli esasının hangi hallerde uygulanmayacağını da aynı maddenin devamında üç bent ile belirlemiştir.
Emsal kira bedeli esası, elde edilmesi beklenen kiranın, vergi değeri yoluyla hesaplanarak önceden belli edilmesi gibi bir varsayıma dayanmaktadır.
Gelirin, gerçek ve safi tutarıyla vergilendirilmesi ilkesini esas alan sistemimizin, ticari ve tarımsal kazançlar için de benzeri ölçüler getirdiği bilinmektedir. Ortalama kar haddi, asgari gayrisafi hasılat, asgari zirai kazanç esasları da belli nitelik ve kapasitelere sahip işletmeden beklenen gayrisafi kazançların önceden belli edilmesinden ibarettir.
Anılan varsayımlar karşısında ticari ve sosyal yaşamın gerçeklerinin dışlanamayacağının bilincinde olan yasa yapıcı, vergi denetim aracı olarak kullanılan söz konusu esasları mutlak saymamış ve yükümlülerin, ölçülere ulaşılamayış nedenlerini açıklama ve kanıtlama olanakları bulunduğunu da kabul etmiştir.
Her ne kadar emsal kira bedeli esasını öngören 73.maddede vergi değerinin yüzde yedisinin altında beyanda bulunan yükümlülerin buna ilişkin haklı nedenler getirebilecekleri belirtilmemişse de, madde devamında emsal kira bedelinin uygulanmayacağı hallerin belirtilmesi, gayrimenkul sermaye iradının elde etme koşuluna bağlanması ve bu müessesenin yapısı gereği yukarıda belirtilen yasal ölçülerden olması gibi nedenlerle, emsal kira bedeli esası ile mutlak bir kural getirilmiş olduğu düşünülemez.
Bu nitelikleriyle vergi idaresinin elinde bir denetim aracı olarak bulunan emsal kira bedeli esası, bu esasa göre beyanı gerekenden daha düşük beyanda bulunan yükümlülerin beyan ettikleri gelirin gerçek ve doğru olduğu yolundaki kanıtlarına da açıktır. Bu nedenle, tüm yasal ölçülerin uygulandığı hallerde olduğu gibi vergi değerinin yüzde yedisinin altında beyanda bulunan yükümlü, beyanının gerçeğe uygun olduğunu kanıtlama yükü altındadır.
Vergi Mahkemesinde açtığı davaya ait dilekçesinde kira sözleşmelerinide eklediğini belirtmesine karşın dosyaya sunmadığı anlaşılan yükümlünün, beyanından daha yüksek kira geliri elde ettiğinin vergi idaresi tarafından tesbiti gerektiğinden bahisle verilen ısrar kararı, yukarıda açıklanan nedenlerle yasaya uygun bulunmamıştır.
Bu nedenlerle, beyanın gerçek ve doğru olduğunun kanıtlanması için yükümlüden istenecek belgelerin incelenip değerlendirilmesinden sonra yeni bir karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi Israr Kararının bozulmasına karar verildi.