Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2023/97 E. 2023/132 K. 02.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2023/97 E.  ,  2023/132 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/97
Karar No : 2023/132

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 23/05/2022 tarih ve E:2017/4774, K:2022/3335 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve …sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 23/05/2022 tarih ve E:2017/4774, K:2022/3335 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği, anılan kararın 20/11/2018 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Davacı hakkındaki tanık beyanı, davacının beyanı ve ByLock yazışmasında adının geçmesi yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, üniversiteye hazırlık döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiğine ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile örgüt üyelerince çocuğunun eğitim durumunun takip edildiğine dair ByLock yazışmalarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Unvanlı görev yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Hakimler ve Savcılar Kurulunda etkin olduğu dönemde CMK 250. maddesi kapsamında Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görevlendirilmesinin, kararda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Öte yandan, davacıya ait cep telefonunda FETÖ/PDY terör örgütünün haberleşme metotlarından Kakaotalk uygulamasının bulunmasının, davacının anılan örgüt ile irtisak ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olduğunun değerlendirildiği,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kanunların ve idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesinin, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin, savunma hakkının, masumiyet karinesinin, lekelenmeme hakkının,yetkide ve usulde paralellik ilkesinin, makul sürede yargılanma hakkının, tarafsızlık ilkesinin, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, mülkiyet hakkının, kanun önünde eşitlik ilkesinin, ayrımcılık yasağı ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, meslekten çıkarma kararına dayanak teşkil eden hiçbir bilgi ya da belgenin tarafına ya da yasal temsilcilerine tebliğ edilmediği, meslekten çıkarma kararı sırasında hakkında herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, kararın baştan itibaren keyfi bir şekilde alındığı, ceza davasında hiçbir aşamada örgütün dershanesine gittiğine yönelik bir beyanda bulunmamasına rağmen sadece davalı idare vekilinin dilekçelerine gerekçesiz şekilde itibar edilerek bu kabule ulaşıldığı, bu hususun, Cumhuriyet Savcılığınca alınan ifadesinde “en başarılı dershaneye gittim” şeklinde geçen beyanının Cumhuriyet Savcısı tarafından yanlış şekilde yorumlanarak iddianameye aktarılmış olmasından kaynaklı maddi bir hatadan ibaret olduğu, …Ağır Ceza Mahkemesinin CMK 250. maddesi ile görevli özel yetkili mahkeme olduğu bilgisinin yanlış olduğu, aksine örgütün yargıda erkin olduğu dönemde kendisinin özel yetkili …Ağır Ceza Mahkemesinden isteği dışında alınarak İstanbul’da genel yetkili bir Ağır Ceza Mahkemesine tayin edildiği, dosyaya sonradan giren ve tarafına tebliğ ile savunma hakkı tanınmayan iki kişi arasında yapıldığı belirtilen ByLock görüşmelerinde sadece isminin geçtiği, görüşen kişilerin kim olduklarının bilinmediği, örgüt üyeliğinden mahkum olup olmadıklarının belli olmadığı, birçok iddianamede yer aldığı üzere örgütün eğitim faaliyetlerinde başarılı öğrencileri ele geçirme gayretinin zikredildiği ve bu görüşmenin de kendisinin istek ve iradesi dışında başarılı bir eğitim hayatı bulunan ve tamamen Devlet okullarında okuyan çocuklarını ele geçirme faaliyeti olduğu, sadece görüşmede adı geçtiği için iltisaklı kabul edilmesi ancak ceza yargılamasının konusu olabilecek iken idare mahkemesince bu görüşmenin iltisak ve irtibat için delil kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, tanık ifadesinin idari işlemin tesisinden sonra alınmış ve dosyaya sonradan girmiş bir delil olduğu, bu delilin de gerekçeli karara geçirilirken çarpıtıldığı, beyanda geçen “paralel yapı” ibarelerinin “FETÖ/PDY” olarak değiştirildiği, kaldı ki bu beyanın tahmine ve yoruma dayalı bir beyan olduğu, delil olarak kabulünün imkansız olduğu, kararda Kakaotalk programını kullandığı iddia edilmiş ise de, bunun da yanlış ve yanıltıcı belgelere dayandırıldığı, Kakaotalk programını kullandığı yönünde hiçbir tespit ve bilginin bulunmadığı, sadece cep telefonunda anılan programı ile ilgili iz niteliğinde verilere rastlandığının ifade edildiği, internet sitelerinde gezinirken bir reklamın dahi iz olarak kalabildiği, telefonuna bu programın indirilmesi ve kurulmasının da olanaksız olduğu, demokratik Anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine dair somut herhangi bir delil bulunmadığı, Dairece, meslekten çıkarma kararının “olağanüstü tedbir” olarak nitelendirilmesi ile bu nitelendirmenin sonucu olarak ortaya çıkan olgular arasındaki nedensellik bağının kurulmadığı, Dairenin aynı üyelerinin, aynı nitelikteki farklı iki davada, yaklaşık 6 ay ara ile aynı tanığın aynı olan iki ifadesinden birini lehe değerlendirerek davanın kabulüne, diğerini ise aleyhe değerlendirerek davanın reddine karar verdikleri, müdahalenin meşru amacı olarak gösterilen sebeplerin hukuki dayanağının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Daire kararında da belirtildiği üzere, davacı hakkında …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan açılan ceza davasında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, her ne kadar, temyize konu kararda, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Hakimler ve Savcılar Kurulunda etkin olduğu 2011-2014 yılları arasında …Ağır Ceza Mahkemesinde (CMK 250. madde ile yetkili) Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığının tespit edildiği, dolayısıyla davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Hakimler ve Savcılar Kurulunda etkin olduğu dönemde CMK 250. maddesi kapsamında Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görevlendirilmesinin, diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiş ve davacı tarafından da, anılan yıllar arasında görev yaptığı …Ağır Ceza Mahkemesinin hiçbir dönemde özel yetkili ağır ceza mahkemesi olarak belirlenmediği ileri sürülmüşse de, Hakimler ve Savcılar Kurulunun özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin kararlarının ve davacının şüpheli sıfatıyla …Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 19/07/2016 tarihli ifadesinin incelenmesinden, davacının görev yaptığı dönemde …Ağır Ceza Mahkemesinin özel yetkili bir ağır ceza mahkemesi olmadığı, ancak görevli ve yetkili olduğu davalar bakımından önemli bir görev yeri olduğu; diğer taraftan, Daire kararında, davacı hakkında …Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen … tarih ve İddianame No:…sayılı iddianamede, davacının üniversiteye hazırlık döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiğini beyan ettiğinin görüldüğü belirtilerek üniversiteye hazırlık döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiği yönünde değerlendirmeye yer verilmiş ve davacı tarafından, ceza davasında hiçbir aşamada örgütün dershanesine gittiğine yönelik bir beyanda bulunmadığı ileri sürülmüşse de, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının söz konusu iddianamede esas alınan beyanının “Üniversiteye hazırlık kursu için Konya’da bulunan ve o dönem itibarıyla en başarılı olan dershaneye gittim.” şeklinde olduğu ve FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir bir dershaneye gittiğine ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı anlaşılmış olup, anılan hususlar temyize konu kararda yer verilen davacı hakkındaki diğer hususlar ile birlikte dikkate alındığında, bozma nedeni olarak değerlendirilmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 23/05/2022 tarih ve E:2017/4774, K:2022/3335 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.